:: Sağlık Ansiklopedi >> Ar
Antropometrik noktalar
Antropologlar tarafından, insan vücudunda ve Özellikle iskelet üzerinde antropometrif*) ölçümlerinin yapılması için saptanmış noktalar. |
Aort darlığı
Sol ventrikül çıkış yolunda meydana gelen obstrüksiyon |
Aort koarktasyonu
Aortonun bir segmentinin doğuştan darlığı veya obliterasyonu |
Aparatus
Yapı, işlev ve köken bakımında farklılık taşımakla birlikte vücut genelinde belirli bir işlevi yerine getiren organlar bütünü. |
Alyuvar çökme hızı
. Sedimantasyon |
Alyuvar direnci
Alyuvarlann düşük yoğunluktaki (hipotonik) tuzlu su çözeltilerine konularak parçalanmaya karşı dirençlerini değerlendiren yöntem. |
Açık atardamar kanalı
(Patent Ductus Arteriosus) Doğmalık bir durumdur. Fetus'da var olan, akciğer atardamarıyla aort arasındaki geçit, doğumdan sonra kapanacağına, açık kalır. Normalde bu iki damar arası ilişki, doğumdan hemen sonra, bebek soluk alır almaz kapanır. Atardamar kanalının açok olduğu anlaşılır anlaşılmaz, düzeltilmesi gereklidir. Tedavisi, cerrahi olup, açık kanal kapatılır. Ancak bu tür cerrahi girişimlerde düzeltilecek açıklığın şekline ve büyüklüğüne göre başarı oranı değiştirmektedir. |
Alyuvar ozmotik direnci
Alyuvarlar giderek azalan yoğunluktaki tuzlu eriyiklere daldırıldıklarında, zarlarının parçalandığı görülür. |
Alyuvar yıkımı (hemokaterez)
Alyuvarlann fizyolojik yıkım süreci; ortalama yaşamları yaklaşık 120 gündür ve yaşam çevrimlerinin sonuna ulaşan daha az dirençli alyuvarlar kendiliklerinden parçalanırlar. |
Alyuvarlar (eritrositler)
Kanın çekirdeksiz hücreleri. |
Alyuvarlarda biçim çeşitliliği (poikilositoz)
Dolaşan kanda farklı biçimlerde alyuvar bulunmasıdır: |
Amanita mantarı
En zehirli mantar grubu. |
Amaroz
Göz dokularında hiçbir hastalık olmadan, görmenin bütünüyle kaybolmasıdır. |
Araknoidit
Beyin ve omuriliği saran üç zardan biri olan araknoit zann (Örümceksizar) iltihaplanması. |
Araknoit
Beynin üzerinin örten ince zar. |
Aralıklı topallama (claudicatio intermittens)
Yürümeyi engelleyen geçici bir topallamanın ortaya çıkmasıyla beliren bir yürüme bozukluğunu belirten terim. |
Areola
Meme başı etrafındaki renkli halka. |
Argının
Protein moleküllerinde büyük ölçüde bulunan bazik aminoasit. |
Arı sokması
Arı; bal ve balmumu yapan fakat, iğnesiyle sokan bir böcektir. Hassas bünyeli kimseleri soktukları zaman,onların şok geçirmelerine neden olabilirler. Eşek arıları ise; bal arılarına nazaran daha tehlikelidir.Arı sokmasında yapılacak ilk iş; arının iğnesini, ucu yakılmış bir iğne ile çıkarmaktır. Sonra arının soktuğu yerin alt ve üstünden sıkıca boğulur. Üzerine soğuk su dökülür. |
Arı sokması
Arı; bal ve balmumu yapan fakat, iğnesiyle sokan bir böcektir. Hassas bünyeli kimseleri soktukları zaman,onların şok geçirmelerine neden olabilirler. Eşek arıları ise; bal arılarına nazaran daha tehlikelidir.
Arı sokmasında yapılacak ilk iş; arının iğnesini, ucu yakılmış bir iğne ile çıkarmaktır. Sonra arının soktuğu yerin alt ve üstünden sıkıca boğulur. Üzerine soğuk su dökülür. |
Aritenoit
Gırtlak iskeletini oluşturan kıkırdak. |
Adenokarsinom
Gudde dokusundan kaynaklanan kötü huylu tümörlere verilen genel ad. |
Aritmi
Düzensiz kalp atımı. |
Arjinzm
Gümüş tuzlarıyla kronik zehirlenme. |
Arketip
Psikiyatr ve psikanalist C. G. Jung'un geliştirdiği kavram. |
Adenosarkom
Yapısında mikroskopik incelemeyle saptanabilen İki tür hücrenin bulunduğu kötü huylu tümör. |
Arkipallium
Evrimsel olarak beyin kabuğunun (korteks) en eski bölümü. |
Arkiserebellum
Evrimsel olarak beyinciğin en eski bölümü. |
Arnt
trahomda görülen skatrix hattı |
Aromaterapi
Bedensel rahatlama sağlamak için vücut bakımında temel yağların kullanılması. |
Arpacık
Halk arasında it dirseği de denir. Doktorların Hordoleum dedikleri hastalıktır. Göz kapağındaki herhangi bir kılın dibinde; içi dolu bir şişlik meydana gelir.
Acı ve zonklama vardır.
Arpacıkla, hiçbir şekilde oynamayın, onu sıkmayın! Beslenmenize önem gösterin, üzüntülerinizi bırakıp biraz daha mutlu olmaya bakın. |
Arpacık
Halk arasında it dirseği de denir. Doktorların Hordoleum dedikleri hastalıktır. Göz kapağındaki herhangi bir kılın dibinde; içi dolu bir şişlik meydana gelir. Acı ve zonklama vardır. Arpacıkla, hiçbir şekilde oynamayın, onu sıkmayın! Beslenmenize önem gösterin, üzüntülerinizi bırakıp biraz daha mutlu olmaya bakın. |
Arsenik zehirlenmesi
Arsenik elementi ve türevlerinin vücut dokuları üzerinde zararlı etkilere yol açması. |
Arter
Kanı, kalpten diğer dokulara taşıyan kan damarı, atardamar. |
Amniyon bantları
Amniyon boşluğu iç duvarında oluşan patolojik yapışıklıklar. |
Arterio skleroz
Damar duvarında bağdoku artışına yada kalsiyum birikmesine bağlı olarak bir atardamarın sertleşmesini tanımlar |
Arteriol
Büyük atardamarları kılcal damarlara bağlayan küçük atardamar. |
Arterioskleroz
Atardamar duvarlarının sertleştiği ve kalınlaştığı durum; bazen kan dolaşımının bozulmasına neden olur. |
Arterit
Arterlerin (atardamarların) inflamasyonu (iltihaplanması), örneğin, poliarteritis nodosa. Ayrıca bkz. Vaskülit. |
Arteriyel hipertansiyon (yüksek tansiyon)
Atardamarlardakİ kan basıncının sürekli biçimde ortalama değerlerin üstünde seyretmesi. |
Arteriyel hipotansiyon (düşük tansiyon)
Damar sisteminde bulunan kan basıncının azalması. Birçok hastalıktan kaynaklanabilir. |
Arteriyografi
Atardamara X ışınlarını geçirmeyen bir madde (kontrast madde) verilerek, bu damarın ve dallanma biçimsel özelliklerinin incelendiği radyolojik teknik. |
Arteriyoplasti
Travmatik bir lezyon (yara), bir aterom plağının çıkarılması ya da bir trombozun(*) neden olduğu tıkanma ya da doğumsal biçim bozukluğu nedeniyle bir atardamarın yok olan devamlılığının mikrocerrahi tekniğiyle yeniden sağlanması. |
Arteriyoskleroz (damar sertliği)
Damar duvarında skleroza, yani bağdoku artışına ya da kalsiyum tuzlarının birikmesine bağlı olarak bir atardamarın sertleşmesini tanımlayan genel terim. |
Arteriyovenöz anevrizma
Bir atardamarla toplardamar arasındaki patolojik bağlantı; bir travmadan sonra ortaya çıkabilir ya da nadiren doğumsal olabilir. |
Artiküler
Eklemlerle ilgili olan. |
Artiküler**
Eklemlerle ilgili olan. |
Artralji
Eklem ağrısı. Bu ağrı inflamatuvar (iltihabi) ya da noninflamatuvar (inflamatuvar olmayan) koşullardan kaynaklanabilir |
Anabolizanlar
Organizmada protein sentezini artırarak etki gösteren maddeler. |
Artralji**
Eklem ağrısı. Bu ağrı inflamatuvar (iltihabi) ya da noninflamatuvar (inflamatuvar olmayan) koşullardan kaynaklanabilir |
Artrit
Eklem inflamasyonu (iltihabı) anlamına gelen bir terim, fakat genellikle tüm eklem hastalıkları için kullanılır. Bazen eklemler artrit süreci ilerlerken hasar görürler. |
Artrit**
Eklem inflamasyonu (iltihabı) anlamına gelen bir terim, fakat genellikle tüm eklem hastalıkları için kullanılır. Bazen eklemler artrit süreci ilerlerken hasar görürler. |
Artritizm
Bazı kişilerin, organik yapılanndan kaynaklanan nedenlerle, değişik organ ve sistemleri (deri, kaslar, eklemler, solunum ve sindirim sistemleri) ilgilendiren metabolizma hastalıklarına yatkın olma durumu. |
Artrodez
Cerrahi girişim ile bir eklemin sabitleştirilmesi. |
Artrodi (düz yüzlü eklem)
îki kemik başı arasındaki düz yüzeyli eklem tipi. |
Artrografi
Eklem boşluğuna kontrast madde verilerek röntgen filmi çekilmesi. |
Artroloji
Eklemlerin yapısı, işlevi, özellikleri ve sınıflandırılmasını inceleyen anatomi dalı |
Artropati
Eklem hastalığı (hangi tipte olursa olsun). |
Artropati**
Eklem hastalığı (hangi tipte olursa olsun). |
Artroplasti
Kelime anlamı eklemi yeniden oluşturmak""tır, yani eklemin yerine tamamen ya da kısmen yapay bir eklem koymaktır. Bkz. Eklem replasmanı. |
Artroplasti**
Kelime anlamı eklemi yeniden oluşturmak""tır, yani eklemin yerine tamamen ya da kısmen yapay bir eklem koymaktır. Bkz. Eklem replasmanı. |
Artrosentez
Eklem boşluğuna özel bir iğne üe girilerek bu boşlukta bulunan sıvının (sinovya sıvısı) alınması. |
Artrosinovit
Sinovyanın, yani eklemlerin içini döşeyen zann iltihabı; eklemi oluşturan öteki dokular da etkilenir. |
Artroskopi
Eklem boşluğunun bir aygıt (artroskop) aracılığı ile gözle izlenmesi işlemi. |
Artroskopi**
Eklem boşluğunun bir aygıt (artroskop) aracılığı ile gözle izlenmesi işlemi. |
Artrostomi**
Eklemi kesip açma ameliyatı |
Artrotomi
Eklemi kesip açma ameliyatı. |
Artroz
Osteoartritin diğer bir adı. |
Anatoplardamar
Vücudun çeşitli bölgelerinden topladıkları kanı sağ kulakçığa ulaştıran büyük toplardamarlara verilen ad. |
Anazarka
Derialtı dokulannda aşın hücrelerarası sıvı birikimine bağlı, yaygın şişkinlik ile ortaya çıkan hastalık belirtisi; akciğer zarı, kalp dış zan ve karın zan boşluklarında da sıvı birikimi vardır. |
Androjen hormonlar
19 karbon atomlu steroit hormonlar. |
Ağarma
Bütün vücut kıllarının, özellikle de saçların giderek rengini yitirmesi. |
Ağız yaraları
Ağız yaraları, "basit" ve "derin" veya "sert kenarlı" yaralar olmak üzere iki grupta toplanabilir. Çoğunlukla, üşütme veya hazımsızlıktan kaynaklanır.
Yaraların etrafı, kırmızı bir çizgi ile çevrilidir. Başlangıçta, içi su dolu kabarcıklar halindedirler. Sonradan patlayarak etrafa yayılır ve sancılı ağrılara neden olurlar.
Çocuklarda; kızamık ve çiçek hastalıkları sırasında da aynı yaralar meydana gelebilir. |
Ağız yaraları
Ağız yaraları, "basit" ve "derin" veya "sert kenarlı" yaralar olmak üzere iki grupta toplanabilir. Çoğunlukla, üşütme veya hazımsızlıktan kaynaklanır. Yaraların etrafı, kırmızı bir çizgi ile çevrilidir. Başlangıçta, içi su dolu kabarcıklar halindedirler. Sonradan patlayarak etrafa yayılır ve sancılı ağrılara neden olurlar.Çocuklarda; kızamık ve çiçek hastalıkları sırasında da aynı yaralar meydana gelebilir. |
Askaris
Memelilerin asalak solucanları. İnsandaki türü Ascaris lumbricoides adını alır. |
Asterion
Artkafa kemiği, yankafa kemiği ve şakak kemiğin mas-toit bölümünün kavuşma noktası. |
Anjiyokardiyografi
Çevrel bir toplardamara (genellikle kol toplardamarına) iyot içeren, suda çözünen ve böbreklerden hızla atılan radyoopak bir kontrast madde verilmesinden sonra kalp boşluklarının ve büyük damarların radyolojik olarak incelenmesi. |
Akne Vulgaris
Akne vulgaris, kıl kökü ve yağ bezinin iltihabi bir hastalığıdır, 12–15 yaş arasında %85 sıklıktadır. 25 yaş dolayında kendiliğinden sonlanmakla birlikte, özellikle kadınlarda 40 yada kadar süren şiddetli bir seyir gösterebilir. Genetik yatkınlık, stres, yağlı kozmetik uygulamalar ve hiperandrojenizm denen hormon bozuklukları başlıca sebepleri arasındadır.
Belirtiler
Bu sık görülen hastalık hem fiziksel olarak görüntüyü bozmakta hem de bu görüntü bozukluğu psikolojik bozuklukların artmasına neden olmaktadır. Tedavi edilmediği takdirde uzun yıllar, hatta bir ömür boyunca devam edebilen bir hastalık haline dönüşmektir. Birincil yerleşim yeri yüzdür, sırt ve göğüste de görülebilir. İltihabi olan ve olmayan lezyonlardan oluşur. İltihabi olmayan lezyonlar, açık komedon (siyah nokta) ve kapalı komedondur İltihabi lezyonlar papül, püstül, kist ve nodüldür. En çok komedon, papül ve püstüllerle seyreder. Kistik ve nodüler lezyonlar iz bırakarak geriler.
Tanı
Tanı öykü ve klinik bulgularla konur.
Tedavi
Akne vulgaris, psiko sosyal sorunlara yol açması ve yara izi bırakabilmesi nedeniyle mutlaka tedavi edilmelidir.
Hastaya, tedavinin uzun süreli olacağı ve beklenen etkinin en erken 1-2 aydan sonra başlayacağı açıklanmalıdır. Tedavi seçiminde lezyonların şiddeti, yaygınlığı, hastanın yaşı önemlidir.
A. Lokal tedavi
1. Ilaçsız tedavi
Tedavide ilk basamaktır, hafif ve orta dereceli aknede uygulanır. Hafif (yalnızca komedon bulunan) aknede tek olarak yeterlidir. Temizleyiciler, sabunlar, tercihen anti bakteriyel ve pH'sı ayarlı olanlar, günde 2–3 kez kullanılmalıdır. Kozmetik uygulamalardan kaçınılmalıdır. Sivilceler sıkılmamalı ve koparılmamalıdır.
2. Ilaçlı tedavi
Doktorunuza danışınız.lokal irritasyon, sindirim sistemi yakınması, ilaç reaksiyonları geliştiğinde hekime gerekir. İlk üç ay ayda 1, sonra üç aylık aralarla en az bir yıl izlem gerekir. Tedavi sırasında başvurulması önerilmelidir.
Öneriler
• Akne sıkılmamalı, kurcalanmamalıdır. Bunun yapılması aknenin dağılmasına ve cildin diğer bölgelerine yayılmasına neden olur.
• Yüzün günde en az iki defa saf sabun ve suyla hafifçe temizlenmesi ve iyice kurutulması lazımdır. Ovuşturma cildinizi tahriş ederek aknenin daha kötü bir hal almasına neden olur. Akneye neden olmayacak kozmetik ürünler kullanılmalıdır.
• Kullanılan akne ürünlerinin cilde işlemesi için gerekli olan zaman unutulmamalıdır.
• Dermatolog veya eczacıya ürünün nasıl ve ne süreyle kullanılması gerektiği mutlaka sorulmalıdır.
• Bazı akne tedavi ürünleri cildin güneş ışığı ve ültraviyole ışınlarına karşı duyarlılığı artırabilir.
• Güneşten korunmalı ve tedavi boyunca solaryumlardan uzak durulmalıdır.
Unutmayın: bir dermatologun çözemeyeceği akne problemi hemen hemen yoktur. Probleminizden daha kısa sürede kurtulmak için mutlaka bir hekime başvurulmalıdır. |
Anjiyosarkom
Kan damarlarının endotel hücrelerinden kaynaklanan kötü huylu tümör. |
Aşın duyarlı kalınbağırsak
iritabl kolon |
Aşın ruhsal uyarılma
Psikiyatride karmaşık bir psikomotor sendrom. |
Akroparestezi
Kol ve bacakların uç bölümlerinde karıncalanma, yanma, sıkışma ve uyuşma. |
Antagonist kaslar
Vücudun belirli bir bölümüne bir kasın yaptırdığına karşıt hareketler (Örneğin bükme ve doğrultma, kaldırma ve indirme) yaptıran kaslar. |
Ataraksi
Bazı ruhsal hastalıklarda (şizofreni, frenginin yaygın felçle seyreden son evresi) görülen duygulanım yokluğu; belirgin bir duyarsızlık ve duyusal algılamada körel-me. |
Atardamar
Kalpten çıkan kanı vücuttaki bütün organ ve dokulara taşıyan boru biçiminde anatomik yapı. |
Anti-dna antikorlar
Üretildikleri organizmanın hücresel DNA'sına karşı tepki gösteren öz antikorlar. |
Antienflamatuar
İltihabi reaksiyonu önleyen madde, ilaç... |
Akut karın
Kann bölgesinde birden ortaya çıkan bütün şiddetli belirtiler için kullanılan terim. |
Akyuvarlar (lökositler)
Kanda bulunan ak hücreler |
Antihistaminik ilaçlar
Histamine karşı etki yaparak alerjiyi tedavi eden ilaçlar |
Antikardiyolipin antikorlar
Özel bir fosfolipid türü olan kardiyolipine karşı gelişen antikorlar. |
Ayak ağrıları
Ayak ağrıları; çoğunlukla yorgunluk, bağ yerlerinin burkulması, fazla kilo almak veya bazı hastalıklardan kaynaklanabilir. Önemli bir hastalıktan kaynaklanmayan ağrılarda yapılacak masaj ve dinlenme çok faydalı olur. |
Ayak ağrıları
Ayak ağrıları; çoğunlukla yorgunluk, bağ yerlerinin burkulması, fazla kilo almak veya bazı hastalıklardan kaynaklanabilir. Önemli bir hastalıktan kaynaklanmayan ağrılarda yapılacak masaj ve dinlenme çok faydalı olur. |
Alçılı sargı
Kullanım sırasında ıslatılan, alçı emdirilmiş sargı. |
Ayak başparmağı (hallus)
Ayağın ilk parmağına (ya da büyükparmağına) verilen ad. |
Antinükleer antikorlar
Üretildikleri organizma hücrelerinin çekirdeklerine karşı tepki gösteren özantikorlar. |
Ayak bileği (tars)
Kaval kemiği (tibia) ve kamış kemiğinin (fibula) alt ucuyla tarak kemikleri arasında yer alan kemiklerin oluşturduğu yapı. |
Antinükleer antikorlar (ana)
Lupus ve skleroderma gibi ağ dokusu hastalıkları""nda hastaların kanında sıklıkla bulunan antikorlar. Vücuttaki dokulara zarar verebilirler." |
Antinükleer antikorlar **
Lupus ve skleroderma gibi "bağ dokusu hastalıkları"nda hastaların kanında sıklıkla bulunan antikorlar. Vücuttaki dokulara zarar verebilirler. Arterit: Arterlerin (atardamarların) inflamasyonu (iltihaplanması), örneğin, poliarteritis nodosa |
Anti-rh antikorlar
Rh sistemi, her insanın kan grubunu oluşturan antijen yapısının bir bölümüdür. |
Anti-rozeol ıgm antikorları
Kandaki varlığı kızamıkçık enfeksiyonunun geçirilmekte olduğunu gösteren antikorlar. |
Antiseptiklerin tarihi
İnsanlar, mikrop kuramının"" bulunmasından yüzyıllarca önce neden ve nasıl etki yaptığını bilmeksizin antiseptikleri kullanıyorlardı. Örneğin çiğ etin bol tuz ve baharatla yoğrularak sucuk biçiminde saklanması, sebzelerin yoğun bir tuz ve limon ya da sirke çözeltisi içinde bekletilerek turşu yapılması, bakterileri büyük ölçüde yok ederek bu besinlerin bozulmasını önlüyordu. Bugünkü antiseptikler ise Louis Pasteur'ün değerli çalışmalarının ürünüdür." |
Azigos toplardamarı
Göğüs boşluğunda omurganın sağ yanı boyunca uzanan toplardamar. |
Antitiroit antikorlar
Tiroit hücrelerinin antijenlerine (mikrozom) ve tiroitİn ürettiği koloitin bazı bileşenlerine (tiroglobülin) karşı tepki gösteren özantikorlar (bak. özbağışıklık). |
Algohalüsinasyon (ağn varsamsı)
Belirli bir fiziksel nedene ya da hastalığa bağlı olmaksızın yoğun ağn duyma biçiminde ortaya çıkan varsam. |
Belirteç (marker)
Laboratuvar İncelemeleriyle kanda belirlenen ve hastalıkların tanısında yol gösterici olan bulgulara verilen ad. |
Bell paralizi
Yüz siniri felcidir. |
Boşaltım organları
Organizma tarafından kullanılmayan metabolizma artıklarının atıldığı organ ve sistemlere verilen genel ad; böbrekler, deri, bağırsak ve akciğerler birer boşaltım organıdır. |
Boyun artrozu
Artroz hastalığının omurganın boyun bölümüne yerleşmesi. |
Boyun toplardamarları
Baştan ve boyundan gelen kanın büyük bölümünü üst anatoplardamar sistemine boşaltan, sağda ve solda dörder tane olmak üzere boyunda yer alan toplardamarlar. |
Beparin
Karaciğer, akciğerler, timus ve kanda bulunan sülfürlü bir mukopolisakkarit |
Bertin kolonları
Böbreğin kabuk bölgesinin böbrek medullasına (orta bölüm) yaptığı uzantılar; genellikle böbrek sütunları olarak adlandırılırlar |
Bağırsak solucanları
Bağırsak solucanları, insan vücudunda asalak olarak yaşarlar. Bunlara bağırsak kurtları da denir. Genellikle 5 grupta toplanırlar.- Yuvarlak kurtlar- Kıl kurtları- Kamçı kurtları- Kancalı kurtlar- Şerit |
Bağırsak solucanları
Bağırsak solucanları, insan vücudunda asalak olarak yaşarlar. Bunlara bağırsak kurtları da denir. Genellikle 5 grupta toplanırlar.
- Yuvarlak kurtlar
- Kıl kurtları
- Kamçı kurtları
- Kancalı kurtlar
- Şerit |
Beta agonist ilaçlar
Beta sempatik sinirler gibi, bronş genişletici vb. etkisi olan ilaçlar. |
Betacaroten
Potansiyel iyi bir antioksidan |
Böbreküstü bezi hormonları
Böbreküstü bezinin kabuk ve iç bölümleri tarafından üretilen hormonlar. |
Beyin kıvrımları
Beyin yarıkürelerinin dış yüzlerinde bulunan uzun ve düzensiz kabartılar. |
Beyin sarsıntısı
Kafa travmasından hemen sonra geçici bilinç kaybıyla birlikte görülen ve beyinde bir lezyon olmaksızın beliren klinik tablo. |
Bradikardi
Kalbin dakikadaki atım sayısının azalması. |
Bezoar
Aşırı miktarda alınan hayvan kulan ya da bitkisel liflerin mide ve bağırsaklarda kümeleşip sertleşmesiyle oluşan kütle. |
Bifosfonatlar
Kemiklerin erimesini önleyici ilaçlar. Örneğin: Bonefos (klodronat), Aredia (pamidronat). |
Brakiyal atardamar (humeral atardamar)
Koltukaltı (aksüler) atardamarının devamı. |
Bilefarit
Göz kapaklarının, özellikle kenar bölümlerinin iltihabı. |
Balgamda mycobacterium ttıberculosis aranması
Lama yapılan balgam yaymasının uygun olarak boyan-masıyla akciğerde sürmekte olan verem hastalığı bulunup bulunmadığım kesin olarak ortaya koymayı sağlar. |
Bilgisayarlı eksenel tomografi
tomografi |
Balistokardiyografi
Kalbin çalışması sırasında her kasılmanın bütün vücutta yol açtığı titreşimlerin grafik olarak kaydedilmesine dayanan incelenme yöntemi, incelenecek kişi havada asılı duran bir masaya uzanır. |
Balistokardiyogram
Kalp kasılmaları sırasında vücutta oluşan sarsıntıların kaydedilmesiyle elde edilen eğri |
Bronkostenoz (bronş daralması)
Bir bronş lümeninin (boşluk) daralması. |
Barany testi
iç kulakta bulunan denge sisteminin incelenmesini sağlayan klinik muayene. |
Barbitüratlar
Sinir sistemini uyuşturucu etkileri olan maddelerdir. |
Barbitüratlar
Sinir sistemini uyuşturucu etkileri olan maddelerdir. |
Barestezi
Derin dokuların, vücudun çeşitli bölgelerine uygulanan baskıya karşı duyarlılığı. |
Barıum sulphate
Kozmetikte beyazlatcı bir ajan olarak kullanılan bir mineral. Cildi tahriş etme olasılığı vardır |
Baropati
Organizmanın atmosferdeki basınç değişikliklerine karşı duyarlı olmasına bağlı olarak gelişen klinik sendrom. |
Barr cisimciği
Dişi cins hücrelerine özgü ve çekirdek zannın yakınında bulunan kromatin kümesine verilen ad. |
Bipolar
İki uçlu veya iki kutuplu olma durumu |
Bartholin bezleri
Dölyolu kanalının her iki yanında bulunan ve hemen dö'lyolu yakınındaki küçük dudakların içine açılan bezler. |
Bartolinit
Bartholin bezlerinin sık rastlanan mikrop ya da belso-ğukluğu etkeni gonokok kökenli iltihabı. |
Birim zar
Elektron mikroskobunda arası açık renk iki koyu çizgi halinde görülen iki protein tabakası halinde bulunan lipit tabakasından oluştuğu varsayılan yapı |
Bartonella bacilliformis
Riketsiya grubunda yer alan ve Güney Amerika'ya özgü bartonelloz adlı bir hastalığın etkeni olan mikroorganizma türü. |
Baryolit
Baryum sülfatın radyolojik inceleme amacıyla ağızdan verilmesinden sonra vücutta kalan sülfat artıklarını belirtmek için kullanılan terim. |
Birleşik hareketler (sinkinezi)
Vücudun bazı bölümlerinin istemli hareketi sırasında, başka bölümlerde ortaya çıkan istemsiz hareketler. |
Baryum
X ışınlarına karşı az geçirgen olma özelliği nedeniyle radyolojide önem taşıyan kimyasal element. |
Baryum sülfat
Sindirim sisteminin incelenmesinde yaygın biçimde kullanılan kontrast madde. |
Baryum zehirlenmesi
Karbonat, hidrat ve klorürlü baryum bileşiklerinin emilmesine bağlı olarak ortaya çıkan zehirlenme. |
Bulaşıcı Hastalıklar
Bulaşıcı hastalık ya da Enfeksiyon hastalıkları, intaniye olarak da bilinir, hastalık yapıcı herhangi bir yolla insana geçme özelliğindeki mikropların veya parazitlerin vücuda girmesiyle ortaya çıkan hastalıklar.
Hastalığı yapan organizmalar, virüsler, bakteriler, riketsialar, mantarlar olabilir. Bütün bulaşıcı hastalıklar bir veya birkaç yolla insana geçebilme özelliğindedir. İnsandan insana, hayvandan insana olduğu gibi, topraktan insana da bulaşma husule gelebilir. Bulaşma şekillerinden başlıcaları şunlardır:
Aksırırken, öksürürken, konuşurken ağızdan çıkan damlacıkların başkası tarafından teneffüs edilmesiyle (verem, boğmaca ve çeşitli solunum yolu hastalıkları);
Doğrudan deri temasıyla ve cinsel temasla;
Hastanın kullandığı çamaşır, yatak eşyası ve yiyecek eşyaları gibi malzemeler vasıtasıyla;
Hayvanların insandan insana veya hayvanlardan insana hastalık taşımasıyla (Bunun en canlı örneği anofel cinsi sivrisineklerin taşıdığı sıtmadır. Yine aynı şekilde güvercinler "psittakoz" hastalığını taşırlar.);
Hastalandırıcı mikroplarla kirlenmiş yiyecekler ve içeceklerin alınmasıyla (Suyla bulaşan hastalıkların başlıcaları tifo, dizanteri, kolera, paratifo olarak sayılabilir. Yiyeceklerle de besin zehirlenmeleri ve gastroenteritler meydana gelebilir.);
Hastalıklı bir anneden hamilelik sırasında veya doğum esnasında bebeğe hastalık bulaşmasiyle (Frengi, kızamıkçık, gonore konjonktiviti, yani belsoğukluğu mikrobunun yaptığı göz iltihabı bu yolla bulaşabilir.).
Suni olarak meydana getirilen bağışıklıkta, kişiye zayıflatılmış, ölü mikroplar veya mikrop maddeleri verilir. Bunlara karşı hastalık belirtileri hasıl olmaksızın antikor teşekkül eder. Böylece kişinin hastalığa karşı korunması sağlanır. Birçok hastalığa karşı kullanılan aşılar böyledir. Aşılar her bulaşıcı hastalıkta tesirli olmayıp, ancak belli sayıda hastalıkta tesirlidir.
Hastalığa yakalanma açısından daha şanssız olanlar (daha çok yakalananlar) şunlardır:
Bulaşıcı hastalıklar salgın olduğu yerlere gidenler,
Üç aylıktan daha küçük bebekler,
Ailesinde bulaşıcı hastalık taşıyan kişi bulunanlar,
Yaşlı ve yatalak olanlar,
Kanser gibi bağışıklık sistemini felce uğratan bir hastalığı olanlar,
Bağışıklığı bastırıcı ilaçları kullananlar.
Bulaşıcı hastalıklarda bazı belirtiler vardır ki, hemen hemen bütün hastalarda bulunur. Bunlar; ateş, halsizlik, iştahsızlık, baş ağrısı, genel vücut ağrıları olarak sayılabilir. Bazı hastalıklarda döküntüler olabilir (kızıl, kızamık, çiçekte olduğu gibi). Hazım sistemini tutan hastalıklarda ise genellikle ishal vardır.
Her doğan çocuğa, zamanı geldiğinde aşı yaptırmalıdır. Vücudu devamlı kuvvetli tutmalı, yeme-içmeye çok dikkat etmelidir. Düzenli bir hayat sürmeli. Bulaşıcı hastalık salgını olan yerlere mecburen gitmek gerekiyorsa, alınacak tedbirler ve yapılacak aşılar konusunda bir hekime danışmalıdır. Temizlenmemiş kirli yiyecekler yememeli, vücut temizliğine gereken dikkati göstermelidir.
Bulaşıcı hastalıkların tedavisi çok çeşitli olup, hastalık yapıcı mikrobun cinsine göre değişir. Penisilin ve benzeri antibiyotikler bakterilere karşı tesirlidir. Sıtma gibi protozoon (tek hücreli canlı) cinsi mikroplarla meydana gelen hastalıklar da, çeşitli kimyevi maddelerden müteşekkil ilaçlarla iyileştirilir. Virüs hastalıkları ise antibiyotiklerden etkilenmezler.
Belli başlı bulaşıcı hastalıklar: Belsoğukluğu, Bruselloz, Çiçek hastalığı, Difteri, Dizanteri (amipli veya basilli), Grip, Hepatit, Kızamık, Kolera, Menenjit, Psittakoz, Sıtma, Suçiçeği, Tetanos, Tularemi, Tüberküloz, Uyku hastalığı, Zatürre, Tifo, Tifüs. |
Basit Yanıklar
Bunlar, deride hafif bir kızarıklık meydana getiren yanıklardır. Bir süre sonra, içi su dolu kabarcıklar ortaya çıkar. Bunları, kesinlikle patlatmamak gerekir. Yapılacak şey gerekli ilacı sürüp iyileşmesini baklemektir. |
Baş ağrıları
Baş ağrıları çeşitli nedenlerden kaynaklanır. Bunlar; şöyle sıralanabilir.
- Aşırı yemekten sonra görülen veya açlıktan kaynaklanan baş ağrıları.
- Göz, kulak veya burun hastalıklarından kaynaklanan baş ağrıları
- Ateşli hastalıkların neden olduğu baş ağrıları
- Alkol kullanmanın neden olduğu baş ağrıları
- Kafa bölgesinde meydana gelen, kırık, ezik, çatlak veya sarsıntılardan kaynaklanan baş ağrıları
- Beyin urlarının neden olduğu baş ağrıları
- Kahve tiryakilerinde kahvesizlikten doğan baş ağrıları
- Kabızlık çekenlerde görülen baş ağrıları
- Saralılarda görülen baş ağrıları
- Çikolata, sarımsak, lahana, yeşil biber, kuru yemiş yedikten sonra görülen, alerjik baş ağrıları
- Menenjit hastalığının neden olduğu baş ağrıları
- Fazla miktarda şekerli yiyecek yemekten doğan baş ağrıları
- Diş hastalıklarının neden olduğu baş ağrıları
- Fazla çalışma ve ruhi çöküntülerin neden olduğu baş ağrıları
Baş ağrılarının gerçek nedenini bulabilmek için mutlaka doktora başvurulmalıdır. |
Baş ağrıları
Baş ağrıları çeşitli nedenlerden kaynaklanır. Bunlar; şöyle sıralanabilir.- Aşırı yemekten sonra görülen veya açlıktan kaynaklanan baş ağrıları.- Göz, kulak veya burun hastalıklarından kaynaklanan baş ağrıları- Ateşli hastalıkların neden olduğu baş ağrıları- Alkol kullanmanın neden olduğu baş ağrıları- Kafa bölgesinde meydana gelen, kırık, ezik, çatlak veya sarsıntılardan kaynaklanan baş ağrıları- Beyin urlarının neden olduğu baş ağrıları- Kahve tiryakilerinde kahvesizlikten doğan baş ağrıları- Kabızlık çekenlerde görülen baş ağrıları- Saralılarda görülen baş ağrıları- Çikolata, sarımsak, lahana, yeşil biber, kuru yemiş yedikten sonra görülen, alerjik baş ağrıları- Menenjit hastalığının neden olduğu baş ağrıları- Fazla miktarda şekerli yiyecek yemekten doğan baş ağrıları- Diş hastalıklarının neden olduğu baş ağrıları- Fazla çalışma ve ruhi çöküntülerin neden olduğu baş ağrılarıBaş ağrılarının gerçek nedenini bulabilmek için mutlaka doktora başvurulmalıdır. |
Burkulmalar
El ve ayak bilekleri herhangi bir kaza sonucu burkulabilir. Bu gibi durumlarda, bilekte ağrı ve şişme görülür. Yapılacak ilk iş, burkulan yeri rahat bir duruma sokmaktır. |
Burkulmalar
El ve ayak bilekleri herhangi bir kaza sonucu burkulabilir. Bu gibi durumlarda, bilekte ağrı ve şişme görülür. Yapılacak ilk iş, burkulan yeri rahat bir duruma sokmaktır. |
Bayılmalar
Geçici olarak uyanıklık halinin kaybolmasına halk arasında bayılma tıp dilinde senkop denir. Bu durumda beyin hücrelerine giden oksijen azalmıştır.
Bayılmanın nedeni; yorgunluk, uzun süre ayakta kalmak, ani heyecanlar, tansiyon yüksekliği, gebelik, kansızlık, damar sertliği ve kalp hastalıklarıdır.
Bayılmadan önce baygınlık hissi gelir. Sonra yüz kül rengini alır. Arkasından da terleme, çarpıntı, göz kararması ve baş dönmesi görülür.
Bu gibi durumlarda yapılacak ilk iş hastayı hemen yatırmak, elbise ve çamaşırlarını gevşetmektir. Sonra yüzüne su serpilir ve amonyak koklatılır. |
Bayılmalar
Geçici olarak uyanıklık halinin kaybolmasına halk arasında bayılma tıp dilinde senkop denir. Bu durumda beyin hücrelerine giden oksijen azalmıştır. Bayılmanın nedeni; yorgunluk, uzun süre ayakta kalmak, ani heyecanlar, tansiyon yüksekliği, gebelik, kansızlık, damar sertliği ve kalp hastalıklarıdır.Bayılmadan önce baygınlık hissi gelir. Sonra yüz kül rengini alır. Arkasından da terleme, çarpıntı, göz kararması ve baş dönmesi görülür.Bu gibi durumlarda yapılacak ilk iş hastayı hemen yatırmak, elbise ve çamaşırlarını gevşetmektir. Sonra yüzüne su serpilir ve amonyak koklatılır. |
Blefarit
göz kapağının inflamasyonu |
Blefarofimoz
Alt ve üst gözkapağı arasındaki uzaklığın patolojik darlığı. |
Blefaroplasti
Travma, tümör çıkarılması gibi nedenlerle oluşan gözkapağı dokusu kaybının ya da biçim bozukluğunun vücudun başka bir bölgesinden alınan deri parçasıyla onarılarak yeniden biçimlendirilmesi. |
Blefaroptosis
üst göz kapağının yeteri kadar kaldırılamaması nedeniyle kapak kenarının anormal olarak düşük bulunması |
Blefaroptoz
Üst gözkapaklarının birinin ya da her ikisinin kalıcı düşüklüğü ve buna bağlı olarak gözkapakları arasının kısmi kapanması. |
Blefarospazm
göz kapağı spazmı |
Blefaroşalasis
nükseden gözkapağı ödemi ve bunun sonucunda kapak derisinin incelmesi, buruşması ve sarkmasıyla karakterize durum |
Bekâret
Cinsel deneyimi olmama durumu. |
Büyük tansiyon düşüklüğü
arteriyel hipotansiyon |
Büyük tansiyon yüksekliği
arteriyel hipertansiyon |
Corpus luteum (sarı cisim)
Yumurtalıkta yumurta folikülünün olgunlaşıp içindeki yumurtanın serbestleşmesinden sonra folikülün dönüştüğü yapı. |
Cıvık mantarlar
Hem bitkisel hemde hayvansal özellik gösteren, gövdeleri ya tek yada çok çekirdek içeren, uygun olmayan şartlarda Sklerotyum "" adı verilen bir kist oluşturan canlılar. |
Calcıum carbonate
Kozmetikte emici olarak kullanılır. Günlük kullanımda tebeşir olarak anılır. |
Cascara
?Cascara sagrada?, A.B.D. güneybölgelerinde bulunanve sapodilla familyasından bir cins ağacın kabuğudur. Sıvı veya katı şekilde, pürgatif (müshil) olarak kullanılır. İlacın aktif maddesi kanda eriyerek, yaklaşık on saat içinde kalınbarsağı etkiler. |
Cea (karsino-embriyonik-antijen)
Kısa adı İngilizce Carcino-Embryonic-Antigen sözcüklerinin başharflerinden oluşturulmuş akciğer, mide, kalınbağırsak gibi birçok değişik organın tümörlerinin ürettiği bir "belirteç" antijeni. |
Cinsiyet hormonları
Birincil ve ikincil cinsel özelliklerin gelişimini sağlayan, cinsel organların işlevlerini düzenleyen ve cinsiyetle ilgili davranışlarla ruhsal yönlenmenin tipini eril ya da di-şİI olarak belirleyen hormonlar. |
Cpr:kardio-pulmoner resüsitasyon
Kalp ve solunum durması halinde yapılan yeniden canlandırma işlemlerine verilen ad. |
Clarke kolonu (clarke çekirdeği)
Omuriliğin ön ve arka boynuzlan arasındaki bozmad-dede yer alan sinir hücreleri sütunu. |
Çıbanlar
Derideki kıl keseleri veya bezlerinin hastalanması sonucu ortaya çıkan sızıntılı, ıslak kabarcıklara çıban denir. Katiyetle sıkılmamaları gerekir |
Çarpıntı
Tıp dilinde palpitasyon denilen çarpıntının nedenleri çeşitlidir. Bir kalp hastalığı söz konusu değilse; fazla sigara içmek, alkol, yorgunluk, sinirlenmek, kansızlık, hazımsızlık, çay, kahve veya zehirlenmelerden kaynaklanabilir. |
Çıkıklar
Kemiklerden herhangi birinin oynak yerinden kısmen veya tamamen ayrılmasına çıkık denir. Bu durumda yapılacak ilk iş doktora gitmektir. |
Çocuklar Dagastroenterit
Sindirim yolunun enfeksiyonu veya irritasyonudur. Bazı durumlarda bulaşıcıdır. Mide, incebarsaklar ve kalınbarsaklar etkilenir. Her yaşta çocuğu etkileyebilir.
Belirtiler
Kusma, bulantı ve ishal tipik belirtilerdir. Ayrıca karın ağrısı, ateş, iştahsızlık ve halsizlik görülebilir. Ufak bebekler sıklıkla huzursuzdurlar.
Tanı
Çocukta kusma ve ishal başladığında mutlaka hekiminize haber verin. Belirtiler hakkında kendi gözlemleriniz önemlidir. Doktorunuzun alacağı tıbbi öykü ve fizik muayeneye ek olarak labaratuvarda yapılacak kan ve dışkı testleri gerekli olabilir.
Tedavi
Şikayetleri hafif olan çocuklar, evde bol bol istirahat ve belirtiler ortadan kaybolana kadar sıvı içirilerek tedavi edilebilirler.
Biberonla veya anne sütü ile beslenen bebeklerde doktorunuz ile bebeğin diyetini konuşun.
Daha büyük çocuklarda su, meyva suları, ayran bitkisel çaylar verin.
Doktorunuz size eczanelerden temin edebileceğiniz toz halinde hazırlanmış tuz ve şeker karışımını önerebilir. Bu karışım tarife göre sulandırılarak kullanılabilir. ?İshal sayısı azaldığında şu gıdalardan herhangi biri verilebilir; elma püresi, muz, ekmek, havuç püresi, haşlanmış patates, yağsız et, pirinç, makarna, şeftali. ?Katı gıda verilmesini izleyen iki saat içinde ishal tekrarlanmıyorsa yirmi dört saat daha bu gıdalara devam edin. Daha sonra normal diyete kademeli bir şekilde geçin
Öneriler
Günde bir veya iki kez makattan ateşi ölçün. Çocukta sıvı kaybı belirtilerini gözleyin. Çocuğunuzun bakımından sonra veya yiyecek hazırlanmadan once ellerinizi yıkayın. İyileşene kadar çocuğunuzun aktivitelerini kısıtlayın. Kusmanın durmasını izleyen yirmidört saatten sonra çocuk normal aktivitesini genellikle yeniden kazanacaktır. |
Çarpıntı
Tıp dilinde palpitasyon denilen çarpıntının nedenleri çeşitlidir. Bir kalp hastalığı söz konusu değilse; fazla sigara içmek, alkol, yorgunluk, sinirlenmek, kansızlık, hazımsızlık, çay, kahve veya zehirlenmelerden kaynaklanabilir. |
Çıkıklar
Kemiklerden herhangi birinin oynak yerinden kısmen veya tamamen ayrılmasına çıkık denir. Bu durumda yapılacak ilk iş doktora gitmektir |
Çocuklar Dagastroenterit
Sindirim yolunun enfeksiyonu veya irritasyonudur. Bazı durumlarda bulaşıcıdır. Mide, incebarsaklar ve kalınbarsaklar etkilenir. Her yaşta çocuğu etkileyebilir.
Belirtiler
Kusma, bulantı ve ishal tipik belirtilerdir. Ayrıca karın ağrısı, ateş, iştahsızlık ve halsizlik görülebilir. Ufak bebekler sıklıkla huzursuzdurlar.
Tanı
Çocukta kusma ve ishal başladığında mutlaka hekiminize haber verin. Belirtiler hakkında kendi gözlemleriniz önemlidir. Doktorunuzun alacağı tıbbi öykü ve fizik muayeneye ek olarak labaratuvarda yapılacak kan ve dışkı testleri gerekli olabilir.
Tedavi
Şikayetleri hafif olan çocuklar, evde bol bol istirahat ve belirtiler ortadan kaybolana kadar sıvı içirilerek tedavi edilebilirler.
Biberonla veya anne sütü ile beslenen bebeklerde doktorunuz ile bebeğin diyetini konuşun.
Daha büyük çocuklarda su, meyva suları, ayran bitkisel çaylar verin.
Doktorunuz size eczanelerden temin edebileceğiniz toz halinde hazırlanmış tuz ve şeker karışımını önerebilir. Bu karışım tarife göre sulandırılarak kullanılabilir. ?İshal sayısı azaldığında şu gıdalardan herhangi biri verilebilir; elma püresi, muz, ekmek, havuç püresi, haşlanmış patates, yağsız et, pirinç, makarna, şeftali. ?Katı gıda verilmesini izleyen iki saat içinde ishal tekrarlanmıyorsa yirmi dört saat daha bu gıdalara devam edin. Daha sonra normal diyete kademeli bir şekilde geçin
Öneriler
Günde bir veya iki kez makattan ateşi ölçün. Çocukta sıvı kaybı belirtilerini gözleyin. Çocuğunuzun bakımından sonra veya yiyecek hazırlanmadan once ellerinizi yıkayın. İyileşene kadar çocuğunuzun aktivitelerini kısıtlayın. Kusmanın durmasını izleyen yirmidört saatten sonra çocuk normal aktivitesini genellikle yeniden kazanacaktır. |
Çocuklarda gelişme bozuklukları
Çocuklarda görülen gelişme bozukluklarının çoğu kötü beslenmeden kaynaklanır. Bunun yanı sıra; geçirilen bir hastalıktan kaynaklanan veya irsi olarak da gelişme bozukluğu görülebilir. Nedeni test etmek için doktora başvurmak gerekir. |
Çocuklarda gelişme bozuklukları
Çocuklarda görülen gelişme bozukluklarının çoğu kötü beslenmeden kaynaklanır. Bunun yanı sıra; geçirilen bir hastalıktan kaynaklanan veya irsi olarak da gelişme bozukluğu görülebilir. Nedeni test etmek için doktora başvurmak gerekir. |
Çolyak arter (karın anaatardaman)
Aorttan birinci bel omuru hizasında ayrılan ve hemen sonra karaciğer atardamarı, dalak atardamarı, sol mide atardamarı olmak üzere üç ayn dala ayrılan atardamar gövdesi. |
Çolyak pleksus (karın sinir ağı)
Çolyak atardamar çevresinde bulunan ve sempatik ve parasempatik lifler içeren bölge. |
Çolyak refleksi (solar refleks)
Karnın üst kısımlarına hızlı ve derin bir biçimde basınç uygulanması sonucu (karına rastlayan darbelerde olduğu gibi) ortaya çıkan iç organlara İlişkin refleks. |
Çıbanlar
Derideki kıl keseleri veya bezlerinin hastalanması sonucu ortaya çıkan sızıntılı, ıslak kabarcıklara çıban denir. Katiyetle sıkılmamaları gerekir. |
Dakin-carrel çözeltisi
Dış kullanıma özgü ve yeterli bakteri öldürücü etkisi bulunan sodyum hipokloritin yüzde 0,45-0,50'lik sudaki çözeltisi. |
Diş taşı (tartar)
Diş boyuncuğu çevresinde ya da diş kökü üzerinde gri-sarı çökeltiler halinde biriken, kalsiyum tuzlarıyla organik parçacıkların karışımından oluşan ve tartar olarak da bilinen madde. |
Desensibilizasyon (duyarsızlaştırma)
Kişinin belirli maddelerle karşılaştığında gösterdiği aşırı duyarlılık durumunun azaltılması ya da zayıflatılmasma yönelik süreçlerin bütünü. |
Dalak hastalıkları
Karın boşluğunun solunda, midenin arka tarafında bulunan dalak; eskimiş kırmızı kan hücrelerini yok eder, gerektiği zaman da yeni kırmızı kan hücreleri imal eder. Sıtma ve tifo gibi bulaşıcı hastalıklar veya kansızlık sonucu dalak hastalanabilir. |
Dalak hastalıkları
Karın boşluğunun solunda, midenin arka tarafında bulunan dalak; eskimiş kırmızı kan hücrelerini yok eder, gerektiği zaman da yeni kırmızı kan hücreleri imal eder.
Sıtma ve tifo gibi bulaşıcı hastalıklar veya kansızlık sonucu dalak hastalanabilir. |
Dev hücreli arterit
temporal arterit. |
Damak yarığı
Damakta tek ya da çift yanlı bir yarık görülen doğumsal oluşum bozukluğu. |
Damar
îçinde kan ve lenf gibi vücut sıvılarının dolaştığı boru biçimindeki yapılar. |
Damar büzülmesi (vazokonstriksiyon)
Kan damarlan duvarında bulunan düz kasların kasılmasıyla damar boşluğunun daralması. |
Damar genişlemesi (vazodhatasyon)
Kan damarları duvarında bulunan düz kasların gevşemesi sonucu damar boşluğunun genişlemesi. |
Damar iltihaplanması
Kan damarlarını tutar. Kan damarı duvarlarında inflamatuvar hücre toplanması ve nekroza neden olan ve nadir rastlanan heterojen bir hastalıklar grubunu ifade eder. Dev hücreli arterit (polimiyalji romatikada görülür) bu grupta yer alır, poliarteritis nodosa da (PAN) bu hastalık grubunun daha nadir görülen bir üyesidir. Romatoid artrit ya da sistemik lupusta da vaskülit görülebilir. |
Damar sertliği
Vücuttaki kan damarlarının bir kısmının veya tamamının sertleşmesi sonucu, esnekliklerini keybetmesine; halk arasında damar kireçlenmesi tıp dilinde ise Arterio Skleroz veya Atheremo denir.
Nedeni, kan damarlarının iç kısımlardaki hücrelerin esnekliğini kaybedip, zayıflaması veya kandaki yağlı maddelerin birikinti yaparak, damarı darlaştırmasıdır.
Belirtileri baş dönmesi, baş ağrısı, titreme, yürürken sendeleme, düşünme ve öğrenme gücünde zayıflama, sinirlilik veya damarın sertleştiği bölgelerde ağrılar görülür.
İlk belirtiler görüldüğünde önlem alınacak olursa, korkulacak bir şey yoktur. Hastanın neşe ve cesaretini kaybetmemesi ve doktorun tavsiyelerini yerine getirmesi iyileşmede atılacak ilk önemli adımdır.
Damar sertliği teşhisi konan kimse, perhiz yapmalı, alkol ve sigara gibi keyif verici maddeleri bırakmalı, yumurta, tereyağı ve benzeri yiyecekleri terk etmeli, tuzu da azaltmalıdır.
Ayak damarlarında meydana gelebilecek herhangi bir hastalığı önlemek için de dar ayakkabı giymekten kaçınmalıdır. |
Damar sertliği
Vücuttaki kan damarlarının bir kısmının veya tamamının sertleşmesi sonucu, esnekliklerini keybetmesine; halk arasında damar kireçlenmesi tıp dilinde ise Arterio Skleroz veya Atheremo denir.Nedeni, kan damarlarının iç kısımlardaki hücrelerin esnekliğini kaybedip, zayıflaması veya kandaki yağlı maddelerin birikinti yaparak, damarı darlaştırmasıdır.Belirtileri baş dönmesi, baş ağrısı, titreme, yürürken sendeleme, düşünme ve öğrenme gücünde zayıflama, sinirlilik veya damarın sertleştiği bölgelerde ağrılar görülür.İlk belirtiler görüldüğünde önlem alınacak olursa, korkulacak bir şey yoktur. Hastanın neşe ve cesaretini kaybetmemesi ve doktorun tavsiyelerini yerine getirmesi iyileşmede atılacak ilk önemli adımdır.Damar sertliği teşhisi konan kimse, perhiz yapmalı, alkol ve sigara gibi keyif verici maddeleri bırakmalı, yumurta, tereyağı ve benzeri yiyecekleri terk etmeli, tuzu da azaltmalıdır. Ayak damarlarında meydana gelebilecek herhangi bir hastalığı önlemek için de dar ayakkabı giymekten kaçınmalıdır. |
Damarlarda balonlaşma
anevrizma |
Darlık (koarktasyon)
Doğumsal nedenlerle içi boş bir organın daralması. |
Dışkıda asalak aranması
Dışkıda yumurta, tenya parçası ya da erişkin solucan belirlemeye yönelik inceleme. |
Dbt aşısı (karma aşı)
Difteri, boğmaca ve tetanos aşısının birlikte bulunduğu karma aşı. |
Dışkıda oksiyür aranması
Genellikle çocukların bağırsaklarında bulunan oksiyür tanısı |
Dışkıda protozoon aranması
Mikroskop altında dışkının incelenmesi. |
Dizartikülasyod
iki kemiğin eklem uçlarının birbirinden ayrılması. |
Dizartri
Kelimelerin söylenmesi ve seslendirilmesi ile İlgili bozukluklar. |
Deferansiyel arter (ersuyu kanalı atardamarı)
Aortun bel kası (psoas kası) kenarından aşağıya inip kasık kanalına girmesi sırasında oluşan iç spermatik atardamannın bir dalı. |
Digoksin miktarının belirlenmesi
Kalp yetmezliğinin tedavisinde yaygın olarak kullanılan bir ilaç olan digoksinin kandaki miktarının belirlenmesi; "en uygun" tedavi dozunun saptanmasında yararlıdır. |
Doğum sancıları
Doğum sancıları; doğumun habercisidir. Başlangıçta 20 dakikada bir gelen doğum sancıları, daha sonra sıklaşır ve her seferinde döl yatağı kasılıp, sertleşir.Sancılar sırasında kanama görülmezse korkulacak bir şey yoktur. |
Doğum sancıları
Doğum sancıları; doğumun habercisidir. Başlangıçta 20 dakikada bir gelen doğum sancıları, daha sonra sıklaşır ve her seferinde döl yatağı kasılıp, sertleşir.
Sancılar sırasında kanama görülmezse korkulacak bir şey yoktur. |
Dejeneratif artrit
Osteoartrit. |
Dolaşım sistemi (kardiyovasküler sistem)
içinde kan ve lenfin dolaştığı anatomik yapıların bütünü; bu dolaşımın amacı, tüm dokulara oksijen ve metabolizma etkinlikleri İçin gerekli maddelerin ulaştırılması ve hücre metabolizması artıklarının dokulardan uzaklaştırılmasıdır. |
Dekstrokardi
Normalde göğüs boşluğunun sol yarısında yer alan kalbin sağ göğüs kafesinde bulunması. |
Donmalar
Üşümenin en ağır şekline donma denir. Donan kişiyi birdenbire ısıtmamak gerekir. Böyle durumlarda yapılacak ilk iş; vücuda bir battaniye sarıp, ılık bir yere taşımak; orada başı hafif geriye doğru olmak üzere sırtüstü yatırmak, kol ve bacaklarını soğuk su ile iyice ovmaktır. Limonsuyu ile masaj yapılabilir. |
Donmalar
Üşümenin en ağır şekline donma denir. Donan kişiyi birdenbire ısıtmamak gerekir. Böyle durumlarda yapılacak ilk iş; vücuda bir battaniye sarıp, ılık bir yere taşımak; orada başı hafif geriye doğru olmak üzere sırtüstü yatırmak, kol ve bacaklarını soğuk su ile iyice ovmaktır. Limonsuyu ile masaj yapılabilir. |
Disakkarit
İki mol monosakkaritin dehidrasyonu sonucu oluşan çift şeker. Maltoz, sakkaroz, laktoz gibi. |
Disakkaritler
Oksijen köprüsüyle bağlanmış iki monosakkarit molekülünden oluşan karbonhidrat ya da şekerler. |
Demir miktarının belirlenmesi
Normal bir kişinin vücudundaki toplam demir miktarı yaklaşık3-5 gr'dir. |
Disparöni
Cinsel birleşme sırasında kadında ortaya çıkan ve cinsel birleşmeyi olanaksızlaştıran ağrılı patolojik durum. |
Dura mater (sertzar)
Sıkı bir bağdokudan oluşan, merkez sinir sistemindeki yapılan (beyin ve omurilik) örten zar. |
Duyarhlaşma
Vücudun temas ettiği yabancı cisimlere karşı anormal tepki göstermesi. |
Derinlil sarhoşluğu
Sıkıştıılnıış basınçlı hava tüpleriyle derine dalan dalgıçlarda ortaya çıkan, alkol sarhoşluğuna benzer zihinsel bulamdık ve öfori (aşın keyifliük) durumu. |
Düz kas karşıtı antikorlar
Vücudun düz kas hücrelerindeki normal yapıtaşlanna karşı oluşan özantikorlar. |
Elektronarkoz
Beyne 200-250 mA şiddetinde elektrik akımı verilerek ani bilinç kaybı ve kaslarda yaygın sertleşmeye yol açmak yoluyla uygulanan psikiyatrik tedavi yöntemi. |
Eau de parfum
En yüksek konsantrasyonu olan koku. Bu nedenle diğerlerine göre daha pahalıdır. |
Ellsworth-howard testi
Yalancı hipoparatirioidizm ile hipoparatiroidizm arasında ayrımı yapmak için kullanılan test. |
Embriyokardi
Erişkinde kalp seslerinin, dölütteki kalp seslerine benzemesi. |
Embriyonal karsinom
Embriyon hücrelerinden kaynaklanan kötü huylu tümör. |
Epikard
Kalp kasını koruyan ince dış zar. |
Epikart
Kalbin dış yüzünü saran perikartın iç yüzünü oluşturan seröz zar. |
Enartroz
Yuvarlak başı bulunan bir kemiğin, bu başın girebileceği oyuğu olan başka bir kemikle yaptığı ekleme verilen ad. |
Endarterit
Atardamar duvarındaki iltihabı süreçleri ya da lezyo-nun damar iç gömleğinde (tonaca intima) bulunduğu arteritleri (atardamar iltihabı) belirtmek için kullanılan terim. |
Endoarteriyektomi
Damar duvarındaki lezyonlar nedeniyle iç boşluğu daralmış atardamarların devamlılığım sağlamak amacıyla uygulanan cerrahi girişim, |
Endokard
Kalbin içini örten bir sıra yassı epitel dokudan oluşan zar. |
Endokardit
Kalp iç zannın (endokart) iltihabı. Kulakçık ve karıncığın yüzeyini Örten endokartta görülebiürse de, daha çok kapaklann yüzeyini kaplayan endotelde ortaya çıkar (kapakçık endokarditi) |
Epstein-barr virüsü
Herpes virüsüne benzer bir DNA virüsü. |
Ekocardiyogram
Ekokardiyografide(*) ultrason tekniğini kullanarak elde edilen kalp görüntüsü. |
Ekokardiyogarfi
Kalp, damar sisteminin teşhisinde kullanılan ultrasonik bir yöntem. |
Ekokardiyografi
Ultrason dalgalarıyla kalp duvarlarının kalınlığını ve kapakçık parçalarının hareketlerini belirlemeyi sağlayan tanı yöntemi. |
Ekokardiyogram
Ekokardiyografi yoluyla elde edilen çizelge. |
Erifrofobî (kızarma korkusu)
Kızarma korkusu ile beliren saplantı. |
Erifropoez (alyuvar yapımı)
Kemik iliğinde gerçekleşen ve alyuvarların oluşumunu sağlayan hücrelerin farklılaşması ve çoğalması süreçlerinin bütünü. |
Eritropeııı (alyuvar azalması ya da yokluğu)
Alyuvarlann ya da henüz olgunlaşmamış alyuvar sayısının azalması ile beliren patolojik durum. |
Enfarkt
Dokuyu besleyen kan damarlarının tıkanması sonucu ölen doku bölgesi. |
Enfarktüs
Ergenlik yaşındakilerin yüz, omuz, sırt ve karınlarında görülürler. Siyah noktalar, beyaz benekler, kırmızı veya mor lekeler halindedirler.
İçleri cerahat dolu bu sivilcelere; akne de denir. nedeni; yağ bezlerinin tıkanmış olmasıdır.
Ergenlik sivilceleri kendiliğinden kaybolur. Sıkmamak, oynamamak gerekir.
Tedavinin ilk şartı sabırdır. Yüzü günde 3-4 kere kükürtlü sabunla yıkamakta fayda vardır. Bu arada baharatlı yiyecekleri ve çikolatayı terketmek gerekir. |
Enfarktüs
Kalbi besleyen büyük damarlardan birinin aniden tıkanması sonucu ortaya çıkan bir durumdur. Enfarktüs krizi geçiren hasta; kalp bölgesinde ani bir ağrı hisseder. Bütün benliğini ölüm korkusu sarar. Nefes almakta zorluk çeker. Yapılacak ilk iş, hastanın 45 derece bir meyille oturmasını sağlamaktır. Sonra; vakit geçirmeden doktor çağrılır. Enfarktüs krizini atlattıktan sonra kesin istirahat ve doktorun dediklerine uymak şarttır. |
Eritroz (alyuvar fazlalığı)
Derinin yüzeysel damarlarının genişlemesine bağlı olarak belirli bir deri bölgesinin (Örneğin yüz) geçici ya da kalıcı olarak kızarması. |
Ekstansör kaslar (doğrultucu kaslar)
Bir eklemi oluşturan kemikler arasındaki açıyı genişleten kaslar. |
Eskar
Deride ya da mukozada oluşan kuru, siyahımsı ölü doku kabuğu. |
Elektrik çarpması
Elektrik akımının insan vücudundan geçmesi sonucu oluşan ve çoğu kez ölüme yol açan tehlikeli durum. |
Etene hormonları
Etenede üretilen protein ve steroit yapısında hormonlar. |
Enteropatik artrit
İnflamatuvar barsak hastalığı ve romatizmal hastalığın bir arada bulunması, örneğin, ülseratif kolit ve Crohn hastalığı. Deformite ve kıkırdak yıkımı bu artrit tipinin özelliği değildir. |
Enteropatik artropati
İnflamatuvar barsak hastalığı ve romatizmal hastalığın bir arada bulunması, örneğin, ülseratif kolit ve Crohn hastalığı. Deformite ve kıkırdak yıkımı bu artrit tipinin özelliği değildir. |
Elektrokardiografi
Kalp adelesinin faaliyetlerinin grafik olarak gösterilmesi. |
Elektrokardiyografi
Kalp kasının kasılmasını sağlayan elektriksel akımların kaydedilmesi temeline dayanan, tanıya yönelik inceleme yöntemi. |
Elektrokardiyogram
Kalbin etkinliği sırasında oluşan elektriksel voltaj değişikliklerinin milimetrik kâğıda grafik biçiminde kaydı. |
Elektrokardiyoskop
Kalp kasılması sırasında oluşan elektrik potansiyellerini bir osiloskopun ekranında görüntüleyen alet. |
Fırsatçı eafefcsjyonlar
Dışarıdan gelen ya da vücutta saprofit (çürükçül) olarak bulunan ve bağışıklık sistemi hastalıkları, şeker gibi kronik hastalıklar, yorgunluk, yetersiz beslenme ya da iyileşme döneminde beden savunma |
Fleksör kaslar (bükücü kaslar)
Bir eklemi oluşturan kemikler arasındaki açıyı daraltan kaslar. |
Fallop boruları (salpenks)
Dölyatağı tepesinin İki yanında simetrik olarak yerleş- "mis ve dölyatağı iç boşluğunun, periton (kann zan) içi boşlukla ilişkisini sağlayan boru biçimindeki yapılar. |
Flüorokardiyografi
Kalbin ve büyük damarlann incelenmesinde kullanılan bir radyolojik inceleme yöntemi. |
Folikül uyarıcı hormon (fsh)
Hipofizden salgılanan hormon. |
Faradızasyon
Faraday akımıyla, yani 100-200 voltluk potansiyel farkının ürettiği ve saniyenin binde biri kadar süren elektriksel uyarılardan oluşmuş değişken akımla tedavi. |
Fibrosarkom
Kollajen lifleri üreten bağdoku hücrelerinin (fibroblastlann) çoğalmasıyla ortaya çıkan kötü huylu tümör. |
Fibro-sarkom
Bağ dokusunun kötü huylu tümörü. |
Fonokardıoğrafi
Kalp atımında çıkan seslerin gragik olarak kaydedilmesi. |
Faringoskopi
Klinikte yapılan bir yutak muayenesi yöntemi. |
Fonokardiyografî
Kalp atımında çıkan seslerin grafik olarak kaydedilmesi. |
Farinjektomi
Yutağın vücuttan çıkarıldığı cerrahi işlem. |
Farmakofili (farmakomani)
Tedavi açısından gerekli olmayan ilaçlan alma eğilimi. |
Farmakoloji
İlaçları ve ilaçların canlı organizmalar üzerinde etkilerinhi inceleyen bilim dalı. |
Farnesol
Bitkilerden elde edilen ve kozmetikte öncelikli olarak kokularda kullanılan bir öz. Hayvanlar üzerinde yapılan bazı araştırmaların sonucunda antibakteriyal özellikleri saptanmıştır |
Fasial paralizi
Yüz siniri felci, bu sinirin felcinde yüzün yarısı kısmen hareketsiz ve ifadesiz kalır. Santral ve Periferik olmak üzere iki türlü olur. |
Filaria
Omurgalı canlıların kanında ve dokularında yaşayan kıl kurdu cinsi parazit. Elefantiazis denilen rahatsızlığa neden olur. |
Filarya
Balıklar dışındaki bütün omurgalılarda asalak yaşayan Nemaîoda (ipliksolucanlar) sınıfının |
Fitobezoar
Midede ya da daha ender olarak bağırsakta bitkisel liflerin çevresinde oluşan ve kalsiyum tuzlarının çökmesiyle sertleşen kütle. |
Freiberg infarktüsü
Ayağın avasküler nekrozdan (kemiğin damar yetersizliği sonucu ölümü) ileri gelen ağrılı bir hastalığı. Çoğunlukla genç kızlarda gözlenir ve ağrı metatars başında lokalizedir |
Fiziksel harita
DNA'daki kalıtıma bağlı olmayan, yani her DNA'da bulunan tanımlanabilir nirengi noktalarını gösteren tablo. İnsan genleri için en ayrıntısız fiziksel harita 23 kromozomun eklemlenmelerini gösterir. En ayrıntılısıysa koromozomlardaki nükleotid dizilerini gösterir. |
Fenobarbital dozajı
Fenobarbitalle tedavi edilen hastaların kanında, bu ilacın ulaştığı düzeyin belirlenmesi; tedavi dozunun düzenlenmesinde önem taşır. Normal değerleri 5-30 mg/It'dir. |
Gonadotropin (gonadotropik hormonlar)
Eşey bezleri (gonat) üzerinde uyancı etki gösteren hormonlara verilen ad. |
Galaktofor kanallar (süt kanalları)
Memede salgı sisteminin son bölümü. |
Gonartroz
Artroz hastalığının dizde yerleşmesi (bak. artroz). |
Gonhidrartroz
Diz eklemi içine sıvı toplanması. |
Gırtlak (larinks)
Soluk borusunun baştaki bölümü. |
Görme kusurları
Gözün kırma gücünün kusurlu olmasından kaynaklanan görme bozuklukları. |
Gargara
Bir sıvıyı ağız boşluğu mukozası, özellikle de ağzın arkasındaki (yutak bölgesinde) mukoza ile temas haline getirebilmek için yapılan uygulama. |
Giardia
Tek hücreli organizmalardandır. Esas adı Giardia Lamblialis olup, sindirim sisteminde yerleşir. |
Giardiasis
Giardia İntestinalis adlı mikroorgnizmanın sebep olduğu hastalık. |
Göz Bozuklukları
Göz kameraya benzeyen optik bir sistemdir. Dışarıdan gelen ışık ve görüntüler kornea (gözün en dış saydam tabakası) ve lens tabakasında kırılarak retina üzerindeki görme noktasına ulaşırlar.
Normal bir gözde dışarıdan gelen ışınlar kornea ve lenste kırılarak görme merkezine düşerek net görüntü oluştururlar. bazı durumlarda ise kornea, lens ve gözün yapısına bağlı olarak, görüntüler retina üzerinde net olarak oluşmayabilir.
Miyopi :
Dışarıdan gelen ışınların görme noktasına ulaşmadan odaklaşması sonucu gelişir. Gözün ön-arka ekseninin uzun olmasına bağlı olarak veya kornea ve lensin kırıcılığının değiştiği durumlarda ortaya çıkar. Miyop gözlerde uyum gücü çok az olduğu için kişi uzağı görebilmek için gözlük kullanmak durumundadır.
Astigmatizma :
Korneanın kırma gücünün biribirine dik iki eksende farklı oması sonucunda görüntünün farklı düzlemlerde kırılmasıyla meydana gelir. Kornea ve lensin yapısına bağlı olarak değişkenlik gösterebilir. Astigmatizma, her mesafede yansıma ve bulanık görmeye neden olur.Astigmatik görme, sirklerdeki yamuk aynalarda oluşan görüntüye benzetilebilir.
Hipermetropi :
Dışarıdan gelen ışınların görme noktasının arkasında odaklanması sonucunda gelişir. Gözün ön-arka ekseninin kısa olmasına bağlı olarak veya kornea ve lensin kırıcılığının değiştiği durumlarda ortaya çıkar. Hipermetrop gözlerde uyum gücü yüksektir. Düşük dereceli hipermetrop kişiler uyum yaparak normal görebilirler, fakat göz çabuk yorulur. Yüksek hipermetropide ise hem uzak, hem de yakın görme bozuktur.
PRESBİYOPİ :
Yaşın ilerlemesine bağlı olarak lens tabakasının esnekliğini yitirmesi ve bunun sonucunda yakın görmenin bozulmasıdır. 35-40 yaşlarında başlar ve 60 yaşına dek sürekli ilerler.
KERATOKONÜS :
Kornea yüzeyinde bir bölümün incelerek öne doğru çıkmasıdır. Bu kişiler gözlükle net göremezler. Hastalığın derecesine göre özel olarak üretilen kontakt lensler kullanabilirler. Çok ileri derecelerde ise keratoplasti adı verilen kornea nakli ameliyatı gerekebilir.
UNUTMAYIN !
Miyopi, hipermetropi, astigmatizma ve presbiyopi gözün genel kırma kusurlarıdır. Bu kırma kusurları gözde tek tek meydana gelebileceği gibi, birden fazla kırma kusuru birarada görülebilir. Kırma kusuru bir gözde veya her ikisinde birden olabilir. Bunların dışında korneanın bozukluklarına bağlı özel kırma kusurları meydana gelebilir. Bir gözde, kırma kusuru ile birlikte korneada, görme tabakasında veya görme sinirinde bozukluklar olabilir.
Bu nedenle, kırma kusuru olan kişiler her yıl düzenli göz ve göz dibi muayenesinden geçmelidirler.
Çocuklarda gözde herhangi bir kayma ve görme bozukluğu şüphesi varsa en kısa sürede göz kontrolü yapılmalıdır. Herhangi bir problem olmasa da 4 yaş civarındaki çocukların göz muayenelerinin yapılması gereklidir.
Kırma kusurları olan kişilerin net görebilmeleri için çeşitli alternatifler vardır.
Gözlük kullanabilirler, Kontakt lens kullanabilirler, Excimer laser tedavisiyle kırma kusurlarının tümünden veya bir kısmından tamamıyla kurtulabilirler |
Giraldes organı (paradidim)
Embriyondaki Wolff kanalının alt bölümünün bir artığı; epididim yakınında tohum kordununa bağlı tüp biçiminde küçük bir organdır. |
Glikokortikoit hormonlar
Böbreküstü bezinde yapılan steroit hormonların üç grubundan biridir. |
Gastroentestinal hormonlar
Mide ve bağırsak mukozasında yaygın olarak bulunan iç salgı hücrelerinden salgılanan hormonlar. |
Globus belirtisi
Aralıklı ya da sürekü olarak boğazda bir baskı hissi. |
Gazlar
Midede veya bağırsaklarda gaz birikebilir. Nedeni; hava yutmak veya mide hastalıklarıdır |
Gazlar
Midede veya bağırsaklarda gaz birikebilir. Nedeni; hava yutmak veya mide hastalıklarıdır. |
Glossofaringeal sinir (dil-yutak siniri)
IX. kafa çifti. |
Granülomatöz arterit
Temporal arterit. |
Gen haritalaması
Bir DNA molekülündeki genlerin göreceli konumlarının belirlenmesi. Bu haritalamada hangi genin bir diğerine göre molekülün neresinde yar aldığı ve aralarında neler bulunduğu belirlenir. |
Genital organlar
Üreme organları |
Güneş çarpması
Uzun süre güneşte veya sıcakta kalmak sonucu; aşırı terleme, ağrılı kramplar ve kanın koyulaşması şeklinde kendini gösterir.Yapılacak ilk iş; hasta giyinikse, hemen elbiseleri gevşetilip, gölgeye taşınır. Yüzü, göğsü ve kolları soğuk su ile ıslatılır. Durumu ciddi ise, ıslak bir çarşafa sarılarak hastaneye götürülür. |
Güneş Çarpması
Uzun süre güneşte veya sıcakta kalmak sonucu; aşırı terleme, ağrılı kramplar ve kanın koyulaşması şeklinde kendini gösterir.
Yapılacak ilk iş; hasta giyinikse, hemen elbiseleri gevşetilip, gölgeye taşınır. Yüzü, göğsü ve kolları soğuk su ile ıslatılır. Durumu ciddi ise, ıslak bir çarşafa sarılarak hastaneye götürülür. |
Halber steedler provezarkii cisimciği
trahom ayırıcı tanısında önemlidir. giemsa ile boyanmış konjonktival epitel kazıntılarında ince bazofilik sitoplazma inklüzyon cisimcikleridir. görülmesi trohomu akut konjonktivitten ayırır. |
Hepatik sarılık
Bir virüsün neden olduğu karaciğer iltihabıdır. Karaciğer hücreleri şişer ve safra yolları tıkanır. Belirtileri, yavaş yavaş görülür. Hastada ateş, iştahsızlık, ishal ve kusma vardır. En çok görülen sarılık çeşidi budur. |
Halüsinozlar
Hastanın, algıladığı varsanı(*) uyanlarının gerçek olmadığının farkında olduğu patolojik durum; örneğin kronik alkoliklerde rastlanır. |
Hamarsi
Embriyonun gelişim döneminde beliren oluşum bozukluğu; en belirgin özelliği birkaç normal dışı dokunun bir araya gelmesidir |
Hamartom
Yeni oluşmuş kan damarlarında meydana gelen tümör. |
Hamartroz
Eklem boşluğuna kan dolması. |
Hepatizasyon (karaciğerleşme)
Akciğerlerin patolojik bîr süreç sonunda karaciğer dokusuna benzeyen bir görünüm kazanması. |
Hararet
Sıcak havada aşırı derecede veya ateşli hastalıklar sırasında vücut kaybettiği suyu karşılayamayacak olursa, hararet başlar. |
Hipobaropati
Basıncın ani ya da yavaş bir biçimde düşmesi sonucu gelişen patolojik tablo. |
Hararet
Sıcak havada aşırı derecede veya ateşli hastalıklar sırasında vücut kaybettiği suyu karşılayamayacak olursa, hararet başlar. |
Hareket sistemi
Hareketi sağlayan anatomik yapıların bütünü. |
Haricen kullanım
Hekim reçetelerinde kullanılan bir terim |
Hassas Barsak
İrritabl kelimesi; hassas, kolay rahatsız olan anlamına gelir. Sendrom kelimesi de; bir durumla ilişkili belirtilerin bir arada olması anlamına gelir. İrritabl Barsak Sendromunda (İBS)barsak denince genellikle kalın barsaklar kastedilir. İBS karın ağrısı, gaz, dışkılama alışkanlıklarında değişikliklerin oluştuğu, geçmeyen veya aralıklarla tekrar eden (kronik) bir durumdur.
Belirtiler
İBS belirtileri, barsağın faaliyetleriyle ilgili bir bozukluktur. Barsağın kas ve sinirlerinin anormal çalışmasına bağlı olarak ortaya çıkar; barsak yapısıyla ilgili bir hastalık olduğuna dair kanıt bulunamamıştır. Beyin, barsak ve merkezi sinir sistemi arasındaki bir şeyin barsakların irrite (huzursuz)? edilmesine yol açtığı düşünülmektedir. Sıradan olaylara verilen yanıtlar bile hastalık belirtilerini ortaya çıkarabilir. Stres ve üzüntü, hastalığın belirtilerini kötüleştirebilir, hastalığın belirtilerinin kötü olması da stres, üzüntü kaynağı olabilir.
Tanı
Tanı öykü ve klinik bulgularla ve tetkiklerle konur.
Tedavi
İBS ile birlikte ishal şikayeti olan hastalar için yararlı olabilecek tedavi seçenekleri: diyet değişikliği ilaç tedavisi stresin azaltılması davranış tedavisi bazı alternatif tedaviler Bu tedavi seçeneklerinden biri veya birkaçı birlikte denenebilir. İBS karmaşık bir durumdur. Tedavinin amacı tüm yakınmaların ortadan kaldırılmasına yöneliktir. Hangi kişi için hangi tedavinin uygun olduğuna hekim ve hasta beraberce karar vermelidir. Doktora danışmadan kendi kendinize tedavi yöntemleri denenmemelidir.
Öneriler
Rahatsızlığınızı Artırdığını Düşündüğünüz Yiyeceklerden Uzak Durun
IBS hastalarının kişiden kişiye değişmekle beraber bazı yiyeceklere hassasiyet gösterdiği gözlenmiştir. Bu nedenle rahatsızlığınızı arttırdığını düşündüğünüz yiyecekleri belirleyerek bu yiyeceklerden uzak durmaya çalışmak yarar getirecektir. Eğer henüz böyle bir tespitiniz yoksa rahatsızlığınızın başladığı zamanlarda hangi yiyecekleri tüketmiş olduğunuzu not ederek bir süre sonra, bu yiyecekleri belirleyebilirsiniz. Ancak doktorunuza danışmadan özellikle ana gıdaları kesmek vücudunuzu güçsüz bırakabileceğinden, elde ettiğiniz sonuçları doktorunuzla paylaşmakta fayda vardır.
Sık sık ama az yiyin
Sindirim sisteminizi büyük ana yemekler ile yormak yerine sık sık ama az yemeye gayret gösterebilirsiniz. Böylece 3 ana öğün ile çok yemek yerine, öğünleri bölerek tüm güne yayabilirsiniz. Bu öğünlerden sonuncusu olan akşam yemeği en hafif öğün olmalıdır. Ayrıca yemeği uyku saatinden birkaç saat önce yemek rahatlatıcı bir unsurdur.
Düzenli Yemek Yiyin
Yemek saatlerinin düzenlenmesi ve öğün atlamadan beslenmek barsakların düzenli çalışmasını sağlar. Özellikle kahvaltı, barsaklarınızı çalışmak üzere uyaran önemli bir öğündür. Bu nedenle bir meyva veya küçük bir sandviç ile bu öğünde mutlaka birşeyler yenmesi gerekir.
Bol Su İçin
Su, kabızlığı önlemede oldukça etkilidir. Ayrıca IBS’ li hastaların sık sık yaşadığı ishal de sıvı kaybını artırır. Bu nedenle günde en az 8-10 bardak su içerek sindirime yardımcı olabilirsiniz.
Bitki Çaylarını Tercih Edin
Özellikle papatya, nane ve rezene çayları şişkinlik ve gazı gidermede yardımcıdır. Bu nedenle gerek evde gerekse dışarıda siyah çay yerine bitki çaylarını tercih etmeniz sizi rahatlatacaktır.
Gaz Yapan Yiyecekleri Az Tüketin
Özellikle yoğun gaz şikayeti olan hastaların, baklagilleri, fasulye, bezelye, nohut, vb yiyecekleri daha az tüketmesi bu şikayetin azalmasını sağlayacaktır.
Daha Çok Egzersiz Yapın
Egzersiz yapmanın IBS belirtileri üzerinde etkili olduğu bilinmektedir. Bu nedenle mümkün olduğunca hareketi artırarak , yürüyüş, hafif koşular, yüzme gibi aktivitelere zaman ayırmanız hem belirtileri azaltacak hem de sağlıklı yaşam dengenizi korumanıza yardımcı olacaktır.
Sigarayı Bırakmaya Çalışın
Sigaranın, diğer pek çok zararları ile beraber sindirim sistemi üzerinde de olumsuz etkileri vardır. Bu nedenle eğer sigara kullanıyorsanız, en azından atak dönemlerinde azaltmak hayatınızı kolaylaştıracaktır.
Alkol alımında limitleri aşmamaya çalışın
Fazla alkol alımı barsakları olumsuz yönde etkiler. Bu nedenle hafif alkollü içecekleri tercih etmek ve aşırıya kaçmamak gerekir.
Stresten uzak durmaya çalışın
Stres, artık yoğun günlük hayatın bir parçası haline geldiyse de küçük önlemler ile hayatımızdan uzaklaştırmamız gereken bir unsur olduğu tartışılmaz bir gerçek. Özellikle IBS’nin önemli tetikleyicileri arasında bulunan stresten uzak durmak için deneyebileceğiniz birkaç yöntem olabilir:
• Yemeklerinizi sakin ortamlarda, yavaş yavaş yiyin
• Stres ile başa çıkmanızı kolaylaştıracak yöntemler kullanın: Meditasyon, yoga veya en azından sevdiğiniz bir müzik eşliğinde aktivitelerinizi gerçekleştirme gibi...
• Masaj: Mümkünse tüm vücudunuza uygulanacak bir masaj ile rahatlayabilirsiniz. Ancak IBS ile ilgili belirtiler sırasında da karnınızı dairesel hareketler ile ovarak kendi kendinize masaj yapabilirsiniz. Belirtilerin azalması stresinizi de azaltacaktır.
Özellikle Tercih Edebileceğiniz Yiyecekler
• Meyve ve sebzeler (Narenciye hariç)
• Kepekli pirinç, pirinç unu
• Tahıllar
• Su
• Bitkisel çaylar
• Tavuk
• Balık
• Patates, patates unu
• Doğal yoğurt
• Ayçiçeği çekirdeği ve balkabağı çekirdeği, keten tohumu, susam
• Bol su
Kaçınmanız Gereken Yiyecek ve İçecekler
• Peynir
• Süt
• Kafein içeren içecekler ( Çay, kahve, kola)
• Çikolata
• Aşırı şekerli, çok yağlı, aşırı baharatlı ve mayalı yiyecekler
• Kırmızı et
• Kuru meyve
• Alkollü içecekler
• Suni tatlandırıcılı, diyet yiyecek ve içecekler
• Buğday ve elenmemiş buğday unundan yapılmış yiyecekler(beyaz ekmek, beyaz makarna, bisküviler, kurabiyeler, kekler, börekler) |
Hipofiz hormonları
Hipofiz bezinin salgıladığı hormonlar. Ön, orta ve arka hipofiz hormonları olarak sınıflandırılır. |
Hipoovarizm
Yumurtalıkların iç salgı etkinliğinin azalmasıyla beliren patolojik durum. |
Hipoparatiroidizm
Paratiroit bezlerinin yetersiz hormon üretmesine bağlı hastalık tablosu. |
Hipopituitarizm
Hipofiz bezinin salgılama etkinliğindeki yetersizlik sonucu gelişen patolojik durum. |
Hidrartroz
Eklem boşluğunda sıvı birikmesiyle beliren patolojik durum |
Hemartroz
Eklem boşluğuna kan dolması. |
Hemartroz
Eklem boşluğuna kan dolması. |
Hidrolazlar
Bir kimyasal bileşiğin iki atomu arasındaki bağlan su molekülü yardımıyla çözen enzimler grubu. |
Hidroperikardiyum
Perikart (kalp zarı) boşluğu içine sıvı toplanması. |
Himen (kızlık zarı)
Cinsel ilişkide bulunmamış (bakire) kadınlarda dölyata-ğı ağzını büyük ölçüde kapatan deri-mukoza kıvrımı. |
Hemiparezi
Vücudun bir tarafının az hissetmesi |
Hemipleji (hemiparezi)
Vücudun bir yansında istemli hareket etkinliğinin tümüyle kaybolmasıyla beliren patolojik durum; yarım felç. |
Hemisfer (yarıküre)
Anatomide merkezi sinir sisteminin bölümlerini, özellikle beynin (beyin yarıküreleri) ve beyinciğin (beyincik yarıküreleri) simetrik parçalarım tanımlamak için kullanılan terim. |
Hiperbaroterapi
Hastanın atmosfer basıncından daha yüksek basınçlı bir odaya (yüksek basınç odası) yerleştirilmesiyle uygulanan tedavi yöntemi. |
Hemolitik sarılık
Kandaki alyuvarların tahrip olması sonucu safra, kana karışır. Hastanın idrar rengi normal, büyük tuvaleti ise koyudur. |
Hemolizanlar
Hangi yolla olursa olsun organizmaya girdiklerinde alyuvarların parçalanmasına, yani hemolize yol açan maddeler. |
Hormonlar
Belirli hücrelerde üretilerek salgılanan ve kan yoluyla organizmanın Öteki hücrelerine taşınarak bunların üzerinde özgül etkiler gösteren kimyasal maddeler. |
Hemoperikard
Kalp boşluğundan yada kalpten çıkan büyük damarların başlangıç noktasından kalp zarı boşluğuna kan geçmesi |
Hemoperikart
Kalp boşluğundan ya da kalpten çıkan büyük damarların başlangıç noktasından kalp zan boşluğuna kan geçmesi. |
Dolaşım sistemi (kardiyovasküler sistem)
içinde kan ve lenfin dolaştığı anatomik yapıların bütünü; bu dolaşımın amacı, tüm dokulara oksijen ve metabolizma etkinlikleri İçin gerekli maddelerin ulaştırılması ve hücre metabolizması artıklarının dokulardan uzaklaştırılmasıdır. |
Dekstrokardi
Normalde göğüs boşluğunun sol yarısında yer alan kalbin sağ göğüs kafesinde bulunması. |
Donmalar
Üşümenin en ağır şekline donma denir. Donan kişiyi birdenbire ısıtmamak gerekir. Böyle durumlarda yapılacak ilk iş; vücuda bir battaniye sarıp, ılık bir yere taşımak; orada başı hafif geriye doğru olmak üzere sırtüstü yatırmak, kol ve bacaklarını soğuk su ile iyice ovmaktır. Limonsuyu ile masaj yapılabilir. |
Donmalar
Üşümenin en ağır şekline donma denir. Donan kişiyi birdenbire ısıtmamak gerekir. Böyle durumlarda yapılacak ilk iş; vücuda bir battaniye sarıp, ılık bir yere taşımak; orada başı hafif geriye doğru olmak üzere sırtüstü yatırmak, kol ve bacaklarını soğuk su ile iyice ovmaktır. Limonsuyu ile masaj yapılabilir. |
Disakkarit
İki mol monosakkaritin dehidrasyonu sonucu oluşan çift şeker. Maltoz, sakkaroz, laktoz gibi. |
Disakkaritler
Oksijen köprüsüyle bağlanmış iki monosakkarit molekülünden oluşan karbonhidrat ya da şekerler. |
Demir miktarının belirlenmesi
Normal bir kişinin vücudundaki toplam demir miktarı yaklaşık3-5 gr'dir. |
Disparöni
Cinsel birleşme sırasında kadında ortaya çıkan ve cinsel birleşmeyi olanaksızlaştıran ağrılı patolojik durum. |
Dura mater (sertzar)
Sıkı bir bağdokudan oluşan, merkez sinir sistemindeki yapılan (beyin ve omurilik) örten zar. |
Duyarhlaşma
Vücudun temas ettiği yabancı cisimlere karşı anormal tepki göstermesi. |
Derinlil sarhoşluğu
Sıkıştıılnıış basınçlı hava tüpleriyle derine dalan dalgıçlarda ortaya çıkan, alkol sarhoşluğuna benzer zihinsel bulamdık ve öfori (aşın keyifliük) durumu. |
Düz kas karşıtı antikorlar
Vücudun düz kas hücrelerindeki normal yapıtaşlanna karşı oluşan özantikorlar. |
Elektronarkoz
Beyne 200-250 mA şiddetinde elektrik akımı verilerek ani bilinç kaybı ve kaslarda yaygın sertleşmeye yol açmak yoluyla uygulanan psikiyatrik tedavi yöntemi. |
Eau de parfum
En yüksek konsantrasyonu olan koku. Bu nedenle diğerlerine göre daha pahalıdır. |
Ellsworth-howard testi
Yalancı hipoparatirioidizm ile hipoparatiroidizm arasında ayrımı yapmak için kullanılan test. |
Embriyokardi
Erişkinde kalp seslerinin, dölütteki kalp seslerine benzemesi. |
Embriyonal karsinom
Embriyon hücrelerinden kaynaklanan kötü huylu tümör. |
Epikard
Kalp kasını koruyan ince dış zar. |
Epikart
Kalbin dış yüzünü saran perikartın iç yüzünü oluşturan seröz zar. |
Enartroz
Yuvarlak başı bulunan bir kemiğin, bu başın girebileceği oyuğu olan başka bir kemikle yaptığı ekleme verilen ad. |
Endarterit
Atardamar duvarındaki iltihabı süreçleri ya da lezyo-nun damar iç gömleğinde (tonaca intima) bulunduğu arteritleri (atardamar iltihabı) belirtmek için kullanılan terim. |
Endoarteriyektomi
Damar duvarındaki lezyonlar nedeniyle iç boşluğu daralmış atardamarların devamlılığım sağlamak amacıyla uygulanan cerrahi girişim, |
Endokard
Kalbin içini örten bir sıra yassı epitel dokudan oluşan zar. |
Endokardit
Kalp iç zannın (endokart) iltihabı. Kulakçık ve karıncığın yüzeyini Örten endokartta görülebiürse de, daha çok kapaklann yüzeyini kaplayan endotelde ortaya çıkar (kapakçık endokarditi) |
Epstein-barr virüsü
Herpes virüsüne benzer bir DNA virüsü. |
Ekocardiyogram
Ekokardiyografide(*) ultrason tekniğini kullanarak elde edilen kalp görüntüsü. |
Ekokardiyogarfi
Kalp, damar sisteminin teşhisinde kullanılan ultrasonik bir yöntem. |
Ekokardiyografi
Ultrason dalgalarıyla kalp duvarlarının kalınlığını ve kapakçık parçalarının hareketlerini belirlemeyi sağlayan tanı yöntemi. |
Ekokardiyogram
Ekokardiyografi yoluyla elde edilen çizelge. |
Erifrofobî (kızarma korkusu)
Kızarma korkusu ile beliren saplantı. |
Erifropoez (alyuvar yapımı)
Kemik iliğinde gerçekleşen ve alyuvarların oluşumunu sağlayan hücrelerin farklılaşması ve çoğalması süreçlerinin bütünü. |
Eritropeııı (alyuvar azalması ya da yokluğu)
Alyuvarlann ya da henüz olgunlaşmamış alyuvar sayısının azalması ile beliren patolojik durum. |
Enfarkt
Dokuyu besleyen kan damarlarının tıkanması sonucu ölen doku bölgesi. |
Enfarktüs
Ergenlik yaşındakilerin yüz, omuz, sırt ve karınlarında görülürler. Siyah noktalar, beyaz benekler, kırmızı veya mor lekeler halindedirler.
İçleri cerahat dolu bu sivilcelere; akne de denir. nedeni; yağ bezlerinin tıkanmış olmasıdır.
Ergenlik sivilceleri kendiliğinden kaybolur. Sıkmamak, oynamamak gerekir.
Tedavinin ilk şartı sabırdır. Yüzü günde 3-4 kere kükürtlü sabunla yıkamakta fayda vardır. Bu arada baharatlı yiyecekleri ve çikolatayı terketmek gerekir. |
Enfarktüs
Kalbi besleyen büyük damarlardan birinin aniden tıkanması sonucu ortaya çıkan bir durumdur. Enfarktüs krizi geçiren hasta; kalp bölgesinde ani bir ağrı hisseder. Bütün benliğini ölüm korkusu sarar. Nefes almakta zorluk çeker. Yapılacak ilk iş, hastanın 45 derece bir meyille oturmasını sağlamaktır. Sonra; vakit geçirmeden doktor çağrılır. Enfarktüs krizini atlattıktan sonra kesin istirahat ve doktorun dediklerine uymak şarttır. |
Eritroz (alyuvar fazlalığı)
Derinin yüzeysel damarlarının genişlemesine bağlı olarak belirli bir deri bölgesinin (Örneğin yüz) geçici ya da kalıcı olarak kızarması. |
Ekstansör kaslar (doğrultucu kaslar)
Bir eklemi oluşturan kemikler arasındaki açıyı genişleten kaslar. |
Eskar
Deride ya da mukozada oluşan kuru, siyahımsı ölü doku kabuğu. |
Elektrik çarpması
Elektrik akımının insan vücudundan geçmesi sonucu oluşan ve çoğu kez ölüme yol açan tehlikeli durum. |
Etene hormonları
Etenede üretilen protein ve steroit yapısında hormonlar. |
Enteropatik artrit
İnflamatuvar barsak hastalığı ve romatizmal hastalığın bir arada bulunması, örneğin, ülseratif kolit ve Crohn hastalığı. Deformite ve kıkırdak yıkımı bu artrit tipinin özelliği değildir. |
Enteropatik artropati
İnflamatuvar barsak hastalığı ve romatizmal hastalığın bir arada bulunması, örneğin, ülseratif kolit ve Crohn hastalığı. Deformite ve kıkırdak yıkımı bu artrit tipinin özelliği değildir. |
Elektrokardiografi
Kalp adelesinin faaliyetlerinin grafik olarak gösterilmesi. |
Elektrokardiyografi
Kalp kasının kasılmasını sağlayan elektriksel akımların kaydedilmesi temeline dayanan, tanıya yönelik inceleme yöntemi. |
Elektrokardiyogram
Kalbin etkinliği sırasında oluşan elektriksel voltaj değişikliklerinin milimetrik kâğıda grafik biçiminde kaydı. |
Elektrokardiyoskop
Kalp kasılması sırasında oluşan elektrik potansiyellerini bir osiloskopun ekranında görüntüleyen alet. |
Fırsatçı eafefcsjyonlar
Dışarıdan gelen ya da vücutta saprofit (çürükçül) olarak bulunan ve bağışıklık sistemi hastalıkları, şeker gibi kronik hastalıklar, yorgunluk, yetersiz beslenme ya da iyileşme döneminde beden savunma |
Fleksör kaslar (bükücü kaslar)
Bir eklemi oluşturan kemikler arasındaki açıyı daraltan kaslar. |
Fallop boruları (salpenks)
Dölyatağı tepesinin İki yanında simetrik olarak yerleş- "mis ve dölyatağı iç boşluğunun, periton (kann zan) içi boşlukla ilişkisini sağlayan boru biçimindeki yapılar. |
Flüorokardiyografi
Kalbin ve büyük damarlann incelenmesinde kullanılan bir radyolojik inceleme yöntemi. |
Folikül uyarıcı hormon (fsh)
Hipofizden salgılanan hormon. |
Faradızasyon
Faraday akımıyla, yani 100-200 voltluk potansiyel farkının ürettiği ve saniyenin binde biri kadar süren elektriksel uyarılardan oluşmuş değişken akımla tedavi. |
Fibrosarkom
Kollajen lifleri üreten bağdoku hücrelerinin (fibroblastlann) çoğalmasıyla ortaya çıkan kötü huylu tümör. |
Fibro-sarkom
Bağ dokusunun kötü huylu tümörü. |
Fonokardıoğrafi
Kalp atımında çıkan seslerin gragik olarak kaydedilmesi. |
Faringoskopi
Klinikte yapılan bir yutak muayenesi yöntemi. |
Fonokardiyografî
Kalp atımında çıkan seslerin grafik olarak kaydedilmesi. |
Farinjektomi
Yutağın vücuttan çıkarıldığı cerrahi işlem. |
Farmakofili (farmakomani)
Tedavi açısından gerekli olmayan ilaçlan alma eğilimi. |
Farmakoloji
İlaçları ve ilaçların canlı organizmalar üzerinde etkilerinhi inceleyen bilim dalı. |
Farnesol
Bitkilerden elde edilen ve kozmetikte öncelikli olarak kokularda kullanılan bir öz. Hayvanlar üzerinde yapılan bazı araştırmaların sonucunda antibakteriyal özellikleri saptanmıştır |
Fasial paralizi
Yüz siniri felci, bu sinirin felcinde yüzün yarısı kısmen hareketsiz ve ifadesiz kalır. Santral ve Periferik olmak üzere iki türlü olur. |
Filaria
Omurgalı canlıların kanında ve dokularında yaşayan kıl kurdu cinsi parazit. Elefantiazis denilen rahatsızlığa neden olur. |
Filarya
Balıklar dışındaki bütün omurgalılarda asalak yaşayan Nemaîoda (ipliksolucanlar) sınıfının |
Fitobezoar
Midede ya da daha ender olarak bağırsakta bitkisel liflerin çevresinde oluşan ve kalsiyum tuzlarının çökmesiyle sertleşen kütle. |
Freiberg infarktüsü
Ayağın avasküler nekrozdan (kemiğin damar yetersizliği sonucu ölümü) ileri gelen ağrılı bir hastalığı. Çoğunlukla genç kızlarda gözlenir ve ağrı metatars başında lokalizedir |
Fiziksel harita
DNA'daki kalıtıma bağlı olmayan, yani her DNA'da bulunan tanımlanabilir nirengi noktalarını gösteren tablo. İnsan genleri için en ayrıntısız fiziksel harita 23 kromozomun eklemlenmelerini gösterir. En ayrıntılısıysa koromozomlardaki nükleotid dizilerini gösterir. |
Fenobarbital dozajı
Fenobarbitalle tedavi edilen hastaların kanında, bu ilacın ulaştığı düzeyin belirlenmesi; tedavi dozunun düzenlenmesinde önem taşır. Normal değerleri 5-30 mg/It'dir. |
Gonadotropin (gonadotropik hormonlar)
Eşey bezleri (gonat) üzerinde uyancı etki gösteren hormonlara verilen ad. |
Galaktofor kanallar (süt kanalları)
Memede salgı sisteminin son bölümü. |
Gonartroz
Artroz hastalığının dizde yerleşmesi (bak. artroz). |
Gonhidrartroz
Diz eklemi içine sıvı toplanması. |
Gırtlak (larinks)
Soluk borusunun baştaki bölümü. |
Görme kusurları
Gözün kırma gücünün kusurlu olmasından kaynaklanan görme bozuklukları. |
Gargara
Bir sıvıyı ağız boşluğu mukozası, özellikle de ağzın arkasındaki (yutak bölgesinde) mukoza ile temas haline getirebilmek için yapılan uygulama. |
Giardia
Tek hücreli organizmalardandır. Esas adı Giardia Lamblialis olup, sindirim sisteminde yerleşir. |
Giardiasis
Giardia İntestinalis adlı mikroorgnizmanın sebep olduğu hastalık. |
Göz Bozuklukları
Göz kameraya benzeyen optik bir sistemdir. Dışarıdan gelen ışık ve görüntüler kornea (gözün en dış saydam tabakası) ve lens tabakasında kırılarak retina üzerindeki görme noktasına ulaşırlar.
Normal bir gözde dışarıdan gelen ışınlar kornea ve lenste kırılarak görme merkezine düşerek net görüntü oluştururlar. bazı durumlarda ise kornea, lens ve gözün yapısına bağlı olarak, görüntüler retina üzerinde net olarak oluşmayabilir.
Miyopi :
Dışarıdan gelen ışınların görme noktasına ulaşmadan odaklaşması sonucu gelişir. Gözün ön-arka ekseninin uzun olmasına bağlı olarak veya kornea ve lensin kırıcılığının değiştiği durumlarda ortaya çıkar. Miyop gözlerde uyum gücü çok az olduğu için kişi uzağı görebilmek için gözlük kullanmak durumundadır.
Astigmatizma :
Korneanın kırma gücünün biribirine dik iki eksende farklı oması sonucunda görüntünün farklı düzlemlerde kırılmasıyla meydana gelir. Kornea ve lensin yapısına bağlı olarak değişkenlik gösterebilir. Astigmatizma, her mesafede yansıma ve bulanık görmeye neden olur.Astigmatik görme, sirklerdeki yamuk aynalarda oluşan görüntüye benzetilebilir.
Hipermetropi :
Dışarıdan gelen ışınların görme noktasının arkasında odaklanması sonucunda gelişir. Gözün ön-arka ekseninin kısa olmasına bağlı olarak veya kornea ve lensin kırıcılığının değiştiği durumlarda ortaya çıkar. Hipermetrop gözlerde uyum gücü yüksektir. Düşük dereceli hipermetrop kişiler uyum yaparak normal görebilirler, fakat göz çabuk yorulur. Yüksek hipermetropide ise hem uzak, hem de yakın görme bozuktur.
PRESBİYOPİ :
Yaşın ilerlemesine bağlı olarak lens tabakasının esnekliğini yitirmesi ve bunun sonucunda yakın görmenin bozulmasıdır. 35-40 yaşlarında başlar ve 60 yaşına dek sürekli ilerler.
KERATOKONÜS :
Kornea yüzeyinde bir bölümün incelerek öne doğru çıkmasıdır. Bu kişiler gözlükle net göremezler. Hastalığın derecesine göre özel olarak üretilen kontakt lensler kullanabilirler. Çok ileri derecelerde ise keratoplasti adı verilen kornea nakli ameliyatı gerekebilir.
UNUTMAYIN !
Miyopi, hipermetropi, astigmatizma ve presbiyopi gözün genel kırma kusurlarıdır. Bu kırma kusurları gözde tek tek meydana gelebileceği gibi, birden fazla kırma kusuru birarada görülebilir. Kırma kusuru bir gözde veya her ikisinde birden olabilir. Bunların dışında korneanın bozukluklarına bağlı özel kırma kusurları meydana gelebilir. Bir gözde, kırma kusuru ile birlikte korneada, görme tabakasında veya görme sinirinde bozukluklar olabilir.
Bu nedenle, kırma kusuru olan kişiler her yıl düzenli göz ve göz dibi muayenesinden geçmelidirler.
Çocuklarda gözde herhangi bir kayma ve görme bozukluğu şüphesi varsa en kısa sürede göz kontrolü yapılmalıdır. Herhangi bir problem olmasa da 4 yaş civarındaki çocukların göz muayenelerinin yapılması gereklidir.
Kırma kusurları olan kişilerin net görebilmeleri için çeşitli alternatifler vardır.
Gözlük kullanabilirler, Kontakt lens kullanabilirler, Excimer laser tedavisiyle kırma kusurlarının tümünden veya bir kısmından tamamıyla kurtulabilirler |
Giraldes organı (paradidim)
Embriyondaki Wolff kanalının alt bölümünün bir artığı; epididim yakınında tohum kordununa bağlı tüp biçiminde küçük bir organdır. |
Glikokortikoit hormonlar
Böbreküstü bezinde yapılan steroit hormonların üç grubundan biridir. |
Gastroentestinal hormonlar
Mide ve bağırsak mukozasında yaygın olarak bulunan iç salgı hücrelerinden salgılanan hormonlar. |
Globus belirtisi
Aralıklı ya da sürekü olarak boğazda bir baskı hissi. |
Gazlar
Midede veya bağırsaklarda gaz birikebilir. Nedeni; hava yutmak veya mide hastalıklarıdır |
Gazlar
Midede veya bağırsaklarda gaz birikebilir. Nedeni; hava yutmak veya mide hastalıklarıdır. |
Enteropatik artrit
İnflamatuvar barsak hastalığı ve romatizmal hastalığın bir arada bulunması, örneğin, ülseratif kolit ve Crohn hastalığı. Deformite ve kıkırdak yıkımı bu artrit tipinin özelliği değildir. |
Enteropatik artropati
İnflamatuvar barsak hastalığı ve romatizmal hastalığın bir arada bulunması, örneğin, ülseratif kolit ve Crohn hastalığı. Deformite ve kıkırdak yıkımı bu artrit tipinin özelliği değildir. |
Elektrokardiografi
Kalp adelesinin faaliyetlerinin grafik olarak gösterilmesi. |
Elektrokardiyografi
Kalp kasının kasılmasını sağlayan elektriksel akımların kaydedilmesi temeline dayanan, tanıya yönelik inceleme yöntemi. |
Elektrokardiyogram
Kalbin etkinliği sırasında oluşan elektriksel voltaj değişikliklerinin milimetrik kâğıda grafik biçiminde kaydı. |
Elektrokardiyoskop
Kalp kasılması sırasında oluşan elektrik potansiyellerini bir osiloskopun ekranında görüntüleyen alet. |
Fırsatçı eafefcsjyonlar
Dışarıdan gelen ya da vücutta saprofit (çürükçül) olarak bulunan ve bağışıklık sistemi hastalıkları, şeker gibi kronik hastalıklar, yorgunluk, yetersiz beslenme ya da iyileşme döneminde beden savunma |
Fleksör kaslar (bükücü kaslar)
Bir eklemi oluşturan kemikler arasındaki açıyı daraltan kaslar. |
Fallop boruları (salpenks)
Dölyatağı tepesinin İki yanında simetrik olarak yerleş- "mis ve dölyatağı iç boşluğunun, periton (kann zan) içi boşlukla ilişkisini sağlayan boru biçimindeki yapılar. |
Flüorokardiyografi
Kalbin ve büyük damarlann incelenmesinde kullanılan bir radyolojik inceleme yöntemi. |
Folikül uyarıcı hormon (fsh)
Hipofizden salgılanan hormon. |
Faradızasyon
Faraday akımıyla, yani 100-200 voltluk potansiyel farkının ürettiği ve saniyenin binde biri kadar süren elektriksel uyarılardan oluşmuş değişken akımla tedavi. |
Fibrosarkom
Kollajen lifleri üreten bağdoku hücrelerinin (fibroblastlann) çoğalmasıyla ortaya çıkan kötü huylu tümör. |
Fibro-sarkom
Bağ dokusunun kötü huylu tümörü. |
Fonokardıoğrafi
Kalp atımında çıkan seslerin gragik olarak kaydedilmesi. |
Faringoskopi
Klinikte yapılan bir yutak muayenesi yöntemi. |
Fonokardiyografî
Kalp atımında çıkan seslerin grafik olarak kaydedilmesi. |
Farinjektomi
Yutağın vücuttan çıkarıldığı cerrahi işlem. |
Farmakofili (farmakomani)
Tedavi açısından gerekli olmayan ilaçlan alma eğilimi. |
Farmakoloji
İlaçları ve ilaçların canlı organizmalar üzerinde etkilerinhi inceleyen bilim dalı. |
Farnesol
Bitkilerden elde edilen ve kozmetikte öncelikli olarak kokularda kullanılan bir öz. Hayvanlar üzerinde yapılan bazı araştırmaların sonucunda antibakteriyal özellikleri saptanmıştır |
Fasial paralizi
Yüz siniri felci, bu sinirin felcinde yüzün yarısı kısmen hareketsiz ve ifadesiz kalır. Santral ve Periferik olmak üzere iki türlü olur. |
Filaria
Omurgalı canlıların kanında ve dokularında yaşayan kıl kurdu cinsi parazit. Elefantiazis denilen rahatsızlığa neden olur. |
Filarya
Balıklar dışındaki bütün omurgalılarda asalak yaşayan Nemaîoda (ipliksolucanlar) sınıfının |
Fitobezoar
Midede ya da daha ender olarak bağırsakta bitkisel liflerin çevresinde oluşan ve kalsiyum tuzlarının çökmesiyle sertleşen kütle. |
Freiberg infarktüsü
Ayağın avasküler nekrozdan (kemiğin damar yetersizliği sonucu ölümü) ileri gelen ağrılı bir hastalığı. Çoğunlukla genç kızlarda gözlenir ve ağrı metatars başında lokalizedir |
Fiziksel harita
DNA'daki kalıtıma bağlı olmayan, yani her DNA'da bulunan tanımlanabilir nirengi noktalarını gösteren tablo. İnsan genleri için en ayrıntısız fiziksel harita 23 kromozomun eklemlenmelerini gösterir. En ayrıntılısıysa koromozomlardaki nükleotid dizilerini gösterir. |
Fenobarbital dozajı
Fenobarbitalle tedavi edilen hastaların kanında, bu ilacın ulaştığı düzeyin belirlenmesi; tedavi dozunun düzenlenmesinde önem taşır. Normal değerleri 5-30 mg/It'dir. |
Gonadotropin (gonadotropik hormonlar)
Eşey bezleri (gonat) üzerinde uyancı etki gösteren hormonlara verilen ad. |
Galaktofor kanallar (süt kanalları)
Memede salgı sisteminin son bölümü. |
Gonartroz
Artroz hastalığının dizde yerleşmesi (bak. artroz). |
Gonhidrartroz
Diz eklemi içine sıvı toplanması. |
Gırtlak (larinks)
Soluk borusunun baştaki bölümü. |
Görme kusurları
Gözün kırma gücünün kusurlu olmasından kaynaklanan görme bozuklukları. |
Gargara
Bir sıvıyı ağız boşluğu mukozası, özellikle de ağzın arkasındaki (yutak bölgesinde) mukoza ile temas haline getirebilmek için yapılan uygulama. |
Giardia
Tek hücreli organizmalardandır. Esas adı Giardia Lamblialis olup, sindirim sisteminde yerleşir. |
Giardiasis
Giardia İntestinalis adlı mikroorgnizmanın sebep olduğu hastalık. |
Göz Bozuklukları
Göz kameraya benzeyen optik bir sistemdir. Dışarıdan gelen ışık ve görüntüler kornea (gözün en dış saydam tabakası) ve lens tabakasında kırılarak retina üzerindeki görme noktasına ulaşırlar.
Normal bir gözde dışarıdan gelen ışınlar kornea ve lenste kırılarak görme merkezine düşerek net görüntü oluştururlar. bazı durumlarda ise kornea, lens ve gözün yapısına bağlı olarak, görüntüler retina üzerinde net olarak oluşmayabilir.
Miyopi :
Dışarıdan gelen ışınların görme noktasına ulaşmadan odaklaşması sonucu gelişir. Gözün ön-arka ekseninin uzun olmasına bağlı olarak veya kornea ve lensin kırıcılığının değiştiği durumlarda ortaya çıkar. Miyop gözlerde uyum gücü çok az olduğu için kişi uzağı görebilmek için gözlük kullanmak durumundadır.
Astigmatizma :
Korneanın kırma gücünün biribirine dik iki eksende farklı oması sonucunda görüntünün farklı düzlemlerde kırılmasıyla meydana gelir. Kornea ve lensin yapısına bağlı olarak değişkenlik gösterebilir. Astigmatizma, her mesafede yansıma ve bulanık görmeye neden olur.Astigmatik görme, sirklerdeki yamuk aynalarda oluşan görüntüye benzetilebilir.
Hipermetropi :
Dışarıdan gelen ışınların görme noktasının arkasında odaklanması sonucunda gelişir. Gözün ön-arka ekseninin kısa olmasına bağlı olarak veya kornea ve lensin kırıcılığının değiştiği durumlarda ortaya çıkar. Hipermetrop gözlerde uyum gücü yüksektir. Düşük dereceli hipermetrop kişiler uyum yaparak normal görebilirler, fakat göz çabuk yorulur. Yüksek hipermetropide ise hem uzak, hem de yakın görme bozuktur.
PRESBİYOPİ :
Yaşın ilerlemesine bağlı olarak lens tabakasının esnekliğini yitirmesi ve bunun sonucunda yakın görmenin bozulmasıdır. 35-40 yaşlarında başlar ve 60 yaşına dek sürekli ilerler.
KERATOKONÜS :
Kornea yüzeyinde bir bölümün incelerek öne doğru çıkmasıdır. Bu kişiler gözlükle net göremezler. Hastalığın derecesine göre özel olarak üretilen kontakt lensler kullanabilirler. Çok ileri derecelerde ise keratoplasti adı verilen kornea nakli ameliyatı gerekebilir.
UNUTMAYIN !
Miyopi, hipermetropi, astigmatizma ve presbiyopi gözün genel kırma kusurlarıdır. Bu kırma kusurları gözde tek tek meydana gelebileceği gibi, birden fazla kırma kusuru birarada görülebilir. Kırma kusuru bir gözde veya her ikisinde birden olabilir. Bunların dışında korneanın bozukluklarına bağlı özel kırma kusurları meydana gelebilir. Bir gözde, kırma kusuru ile birlikte korneada, görme tabakasında veya görme sinirinde bozukluklar olabilir.
Bu nedenle, kırma kusuru olan kişiler her yıl düzenli göz ve göz dibi muayenesinden geçmelidirler.
Çocuklarda gözde herhangi bir kayma ve görme bozukluğu şüphesi varsa en kısa sürede göz kontrolü yapılmalıdır. Herhangi bir problem olmasa da 4 yaş civarındaki çocukların göz muayenelerinin yapılması gereklidir.
Kırma kusurları olan kişilerin net görebilmeleri için çeşitli alternatifler vardır.
Gözlük kullanabilirler, Kontakt lens kullanabilirler, Excimer laser tedavisiyle kırma kusurlarının tümünden veya bir kısmından tamamıyla kurtulabilirler |
Giraldes organı (paradidim)
Embriyondaki Wolff kanalının alt bölümünün bir artığı; epididim yakınında tohum kordununa bağlı tüp biçiminde küçük bir organdır. |
Glikokortikoit hormonlar
Böbreküstü bezinde yapılan steroit hormonların üç grubundan biridir. |
Gastroentestinal hormonlar
Mide ve bağırsak mukozasında yaygın olarak bulunan iç salgı hücrelerinden salgılanan hormonlar. |
Globus belirtisi
Aralıklı ya da sürekü olarak boğazda bir baskı hissi. |
Gazlar
Midede veya bağırsaklarda gaz birikebilir. Nedeni; hava yutmak veya mide hastalıklarıdır |
Gazlar
Midede veya bağırsaklarda gaz birikebilir. Nedeni; hava yutmak veya mide hastalıklarıdır. |
Glossofaringeal sinir (dil-yutak siniri)
IX. kafa çifti. |
Granülomatöz arterit
Temporal arterit. |
Gen haritalaması
Bir DNA molekülündeki genlerin göreceli konumlarının belirlenmesi. Bu haritalamada hangi genin bir diğerine göre molekülün neresinde yar aldığı ve aralarında neler bulunduğu belirlenir. |
Genital organlar
Üreme organları |
Güneş çarpması
Uzun süre güneşte veya sıcakta kalmak sonucu; aşırı terleme, ağrılı kramplar ve kanın koyulaşması şeklinde kendini gösterir.Yapılacak ilk iş; hasta giyinikse, hemen elbiseleri gevşetilip, gölgeye taşınır. Yüzü, göğsü ve kolları soğuk su ile ıslatılır. Durumu ciddi ise, ıslak bir çarşafa sarılarak hastaneye götürülür. |
Güneş Çarpması
Uzun süre güneşte veya sıcakta kalmak sonucu; aşırı terleme, ağrılı kramplar ve kanın koyulaşması şeklinde kendini gösterir.
Yapılacak ilk iş; hasta giyinikse, hemen elbiseleri gevşetilip, gölgeye taşınır. Yüzü, göğsü ve kolları soğuk su ile ıslatılır. Durumu ciddi ise, ıslak bir çarşafa sarılarak hastaneye götürülür. |
Halber steedler provezarkii cisimciği
trahom ayırıcı tanısında önemlidir. giemsa ile boyanmış konjonktival epitel kazıntılarında ince bazofilik sitoplazma inklüzyon cisimcikleridir. görülmesi trohomu akut konjonktivitten ayırır. |
Gen haritalaması
Bir DNA molekülündeki genlerin göreceli konumlarının belirlenmesi. Bu haritalamada hangi genin bir diğerine göre molekülün neresinde yar aldığı ve aralarında neler bulunduğu belirlenir. |
Genital organlar
Üreme organları |
Güneş çarpması
Uzun süre güneşte veya sıcakta kalmak sonucu; aşırı terleme, ağrılı kramplar ve kanın koyulaşması şeklinde kendini gösterir.Yapılacak ilk iş; hasta giyinikse, hemen elbiseleri gevşetilip, gölgeye taşınır. Yüzü, göğsü ve kolları soğuk su ile ıslatılır. Durumu ciddi ise, ıslak bir çarşafa sarılarak hastaneye götürülür. |
Güneş Çarpması
Uzun süre güneşte veya sıcakta kalmak sonucu; aşırı terleme, ağrılı kramplar ve kanın koyulaşması şeklinde kendini gösterir.
Yapılacak ilk iş; hasta giyinikse, hemen elbiseleri gevşetilip, gölgeye taşınır. Yüzü, göğsü ve kolları soğuk su ile ıslatılır. Durumu ciddi ise, ıslak bir çarşafa sarılarak hastaneye götürülür. |
Halber steedler provezarkii cisimciği
trahom ayırıcı tanısında önemlidir. giemsa ile boyanmış konjonktival epitel kazıntılarında ince bazofilik sitoplazma inklüzyon cisimcikleridir. görülmesi trohomu akut konjonktivitten ayırır. |
Hepatik sarılık
Bir virüsün neden olduğu karaciğer iltihabıdır. Karaciğer hücreleri şişer ve safra yolları tıkanır. Belirtileri, yavaş yavaş görülür. Hastada ateş, iştahsızlık, ishal ve kusma vardır. En çok görülen sarılık çeşidi budur. |
Halüsinozlar
Hastanın, algıladığı varsanı(*) uyanlarının gerçek olmadığının farkında olduğu patolojik durum; örneğin kronik alkoliklerde rastlanır. |
Hamarsi
Embriyonun gelişim döneminde beliren oluşum bozukluğu; en belirgin özelliği birkaç normal dışı dokunun bir araya gelmesidir |
Hamartom
Yeni oluşmuş kan damarlarında meydana gelen tümör. |
Hamartroz
Eklem boşluğuna kan dolması. |
Hepatizasyon (karaciğerleşme)
Akciğerlerin patolojik bîr süreç sonunda karaciğer dokusuna benzeyen bir görünüm kazanması. |
Hararet
Sıcak havada aşırı derecede veya ateşli hastalıklar sırasında vücut kaybettiği suyu karşılayamayacak olursa, hararet başlar. |
Hipobaropati
Basıncın ani ya da yavaş bir biçimde düşmesi sonucu gelişen patolojik tablo. |
Hararet
Sıcak havada aşırı derecede veya ateşli hastalıklar sırasında vücut kaybettiği suyu karşılayamayacak olursa, hararet başlar. |
Hareket sistemi
Hareketi sağlayan anatomik yapıların bütünü. |
Haricen kullanım
Hekim reçetelerinde kullanılan bir terim |
Hassas Barsak
İrritabl kelimesi; hassas, kolay rahatsız olan anlamına gelir. Sendrom kelimesi de; bir durumla ilişkili belirtilerin bir arada olması anlamına gelir. İrritabl Barsak Sendromunda (İBS)barsak denince genellikle kalın barsaklar kastedilir. İBS karın ağrısı, gaz, dışkılama alışkanlıklarında değişikliklerin oluştuğu, geçmeyen veya aralıklarla tekrar eden (kronik) bir durumdur.
Belirtiler
İBS belirtileri, barsağın faaliyetleriyle ilgili bir bozukluktur. Barsağın kas ve sinirlerinin anormal çalışmasına bağlı olarak ortaya çıkar; barsak yapısıyla ilgili bir hastalık olduğuna dair kanıt bulunamamıştır. Beyin, barsak ve merkezi sinir sistemi arasındaki bir şeyin barsakların irrite (huzursuz)? edilmesine yol açtığı düşünülmektedir. Sıradan olaylara verilen yanıtlar bile hastalık belirtilerini ortaya çıkarabilir. Stres ve üzüntü, hastalığın belirtilerini kötüleştirebilir, hastalığın belirtilerinin kötü olması da stres, üzüntü kaynağı olabilir.
Tanı
Tanı öykü ve klinik bulgularla ve tetkiklerle konur.
Tedavi
İBS ile birlikte ishal şikayeti olan hastalar için yararlı olabilecek tedavi seçenekleri: diyet değişikliği ilaç tedavisi stresin azaltılması davranış tedavisi bazı alternatif tedaviler Bu tedavi seçeneklerinden biri veya birkaçı birlikte denenebilir. İBS karmaşık bir durumdur. Tedavinin amacı tüm yakınmaların ortadan kaldırılmasına yöneliktir. Hangi kişi için hangi tedavinin uygun olduğuna hekim ve hasta beraberce karar vermelidir. Doktora danışmadan kendi kendinize tedavi yöntemleri denenmemelidir.
Öneriler
Rahatsızlığınızı Artırdığını Düşündüğünüz Yiyeceklerden Uzak Durun
IBS hastalarının kişiden kişiye değişmekle beraber bazı yiyeceklere hassasiyet gösterdiği gözlenmiştir. Bu nedenle rahatsızlığınızı arttırdığını düşündüğünüz yiyecekleri belirleyerek bu yiyeceklerden uzak durmaya çalışmak yarar getirecektir. Eğer henüz böyle bir tespitiniz yoksa rahatsızlığınızın başladığı zamanlarda hangi yiyecekleri tüketmiş olduğunuzu not ederek bir süre sonra, bu yiyecekleri belirleyebilirsiniz. Ancak doktorunuza danışmadan özellikle ana gıdaları kesmek vücudunuzu güçsüz bırakabileceğinden, elde ettiğiniz sonuçları doktorunuzla paylaşmakta fayda vardır.
Sık sık ama az yiyin
Sindirim sisteminizi büyük ana yemekler ile yormak yerine sık sık ama az yemeye gayret gösterebilirsiniz. Böylece 3 ana öğün ile çok yemek yerine, öğünleri bölerek tüm güne yayabilirsiniz. Bu öğünlerden sonuncusu olan akşam yemeği en hafif öğün olmalıdır. Ayrıca yemeği uyku saatinden birkaç saat önce yemek rahatlatıcı bir unsurdur.
Düzenli Yemek Yiyin
Yemek saatlerinin düzenlenmesi ve öğün atlamadan beslenmek barsakların düzenli çalışmasını sağlar. Özellikle kahvaltı, barsaklarınızı çalışmak üzere uyaran önemli bir öğündür. Bu nedenle bir meyva veya küçük bir sandviç ile bu öğünde mutlaka birşeyler yenmesi gerekir.
Bol Su İçin
Su, kabızlığı önlemede oldukça etkilidir. Ayrıca IBS’ li hastaların sık sık yaşadığı ishal de sıvı kaybını artırır. Bu nedenle günde en az 8-10 bardak su içerek sindirime yardımcı olabilirsiniz.
Bitki Çaylarını Tercih Edin
Özellikle papatya, nane ve rezene çayları şişkinlik ve gazı gidermede yardımcıdır. Bu nedenle gerek evde gerekse dışarıda siyah çay yerine bitki çaylarını tercih etmeniz sizi rahatlatacaktır.
Gaz Yapan Yiyecekleri Az Tüketin
Özellikle yoğun gaz şikayeti olan hastaların, baklagilleri, fasulye, bezelye, nohut, vb yiyecekleri daha az tüketmesi bu şikayetin azalmasını sağlayacaktır.
Daha Çok Egzersiz Yapın
Egzersiz yapmanın IBS belirtileri üzerinde etkili olduğu bilinmektedir. Bu nedenle mümkün olduğunca hareketi artırarak , yürüyüş, hafif koşular, yüzme gibi aktivitelere zaman ayırmanız hem belirtileri azaltacak hem de sağlıklı yaşam dengenizi korumanıza yardımcı olacaktır.
Sigarayı Bırakmaya Çalışın
Sigaranın, diğer pek çok zararları ile beraber sindirim sistemi üzerinde de olumsuz etkileri vardır. Bu nedenle eğer sigara kullanıyorsanız, en azından atak dönemlerinde azaltmak hayatınızı kolaylaştıracaktır.
Alkol alımında limitleri aşmamaya çalışın
Fazla alkol alımı barsakları olumsuz yönde etkiler. Bu nedenle hafif alkollü içecekleri tercih etmek ve aşırıya kaçmamak gerekir.
Stresten uzak durmaya çalışın
Stres, artık yoğun günlük hayatın bir parçası haline geldiyse de küçük önlemler ile hayatımızdan uzaklaştırmamız gereken bir unsur olduğu tartışılmaz bir gerçek. Özellikle IBS’nin önemli tetikleyicileri arasında bulunan stresten uzak durmak için deneyebileceğiniz birkaç yöntem olabilir:
• Yemeklerinizi sakin ortamlarda, yavaş yavaş yiyin
• Stres ile başa çıkmanızı kolaylaştıracak yöntemler kullanın: Meditasyon, yoga veya en azından sevdiğiniz bir müzik eşliğinde aktivitelerinizi gerçekleştirme gibi...
• Masaj: Mümkünse tüm vücudunuza uygulanacak bir masaj ile rahatlayabilirsiniz. Ancak IBS ile ilgili belirtiler sırasında da karnınızı dairesel hareketler ile ovarak kendi kendinize masaj yapabilirsiniz. Belirtilerin azalması stresinizi de azaltacaktır.
Özellikle Tercih Edebileceğiniz Yiyecekler
• Meyve ve sebzeler (Narenciye hariç)
• Kepekli pirinç, pirinç unu
• Tahıllar
• Su
• Bitkisel çaylar
• Tavuk
• Balık
• Patates, patates unu
• Doğal yoğurt
• Ayçiçeği çekirdeği ve balkabağı çekirdeği, keten tohumu, susam
• Bol su
Kaçınmanız Gereken Yiyecek ve İçecekler
• Peynir
• Süt
• Kafein içeren içecekler ( Çay, kahve, kola)
• Çikolata
• Aşırı şekerli, çok yağlı, aşırı baharatlı ve mayalı yiyecekler
• Kırmızı et
• Kuru meyve
• Alkollü içecekler
• Suni tatlandırıcılı, diyet yiyecek ve içecekler
• Buğday ve elenmemiş buğday unundan yapılmış yiyecekler(beyaz ekmek, beyaz makarna, bisküviler, kurabiyeler, kekler, börekler) |
Hipofiz hormonları
Hipofiz bezinin salgıladığı hormonlar. Ön, orta ve arka hipofiz hormonları olarak sınıflandırılır. |
Hipoovarizm
Yumurtalıkların iç salgı etkinliğinin azalmasıyla beliren patolojik durum. |
Hipoparatiroidizm
Paratiroit bezlerinin yetersiz hormon üretmesine bağlı hastalık tablosu. |
Hipopituitarizm
Hipofiz bezinin salgılama etkinliğindeki yetersizlik sonucu gelişen patolojik durum. |
Hidrartroz
Eklem boşluğunda sıvı birikmesiyle beliren patolojik durum |
Hemartroz
Eklem boşluğuna kan dolması. |
Hemartroz
Eklem boşluğuna kan dolması. |
Hidrolazlar
Bir kimyasal bileşiğin iki atomu arasındaki bağlan su molekülü yardımıyla çözen enzimler grubu. |
Hidroperikardiyum
Perikart (kalp zarı) boşluğu içine sıvı toplanması. |
Himen (kızlık zarı)
Cinsel ilişkide bulunmamış (bakire) kadınlarda dölyata-ğı ağzını büyük ölçüde kapatan deri-mukoza kıvrımı. |
Hemiparezi
Vücudun bir tarafının az hissetmesi |
Hemipleji (hemiparezi)
Vücudun bir yansında istemli hareket etkinliğinin tümüyle kaybolmasıyla beliren patolojik durum; yarım felç. |
Hemisfer (yarıküre)
Anatomide merkezi sinir sisteminin bölümlerini, özellikle beynin (beyin yarıküreleri) ve beyinciğin (beyincik yarıküreleri) simetrik parçalarım tanımlamak için kullanılan terim. |
Hiperbaroterapi
Hastanın atmosfer basıncından daha yüksek basınçlı bir odaya (yüksek basınç odası) yerleştirilmesiyle uygulanan tedavi yöntemi. |
Hemolitik sarılık
Kandaki alyuvarların tahrip olması sonucu safra, kana karışır. Hastanın idrar rengi normal, büyük tuvaleti ise koyudur. |
Hemolizanlar
Hangi yolla olursa olsun organizmaya girdiklerinde alyuvarların parçalanmasına, yani hemolize yol açan maddeler. |
Hormonlar
Belirli hücrelerde üretilerek salgılanan ve kan yoluyla organizmanın Öteki hücrelerine taşınarak bunların üzerinde özgül etkiler gösteren kimyasal maddeler. |
Hemoperikard
Kalp boşluğundan yada kalpten çıkan büyük damarların başlangıç noktasından kalp zarı boşluğuna kan geçmesi |
Hemoperikart
Kalp boşluğundan ya da kalpten çıkan büyük damarların başlangıç noktasından kalp zan boşluğuna kan geçmesi. |
Hemoroît atardamarları
Aralarında çok sık ağızlaşma gösteren ve düzbağırsağın ampulla bölgesini kanlandıran damarlar. |
Hiperparatiroidizm
Paratiroİt bezlerin aşın hormon (parathormon) salgılaması ile ayırt edilen patolojik durum. |
Hemoroit toplardamarları
Düzbağırsaktan gelen kanı toplayan damarlar. |
Hiperpituitarizm
Hipofizdeki bir ya da daha fazla hormon üretiminin aşt-rı artmasıyla ortaya çıkan patolojik durum. |
İntihar
İstemli olarak kendini öldürme davranışı. |
İdrar
Böbreklerin çalışmasıyla ortaya çıkan, idrar kesesinde toplandıktan sonra düzenli aralıklarla idrar yollarından dışan atılan sıvı. |
İdrar birikimi
İdrar çıkarmanın olanaksız hale gelmesi. |
İdrar çıkışının durması
anüri |
İdrar kesesi
Böbreklerden gelen idrann işeme yoluyla siyekten dışarıya atılmadan önce biriktiği organ. |
İdrar kültürü
idrarda bulunan mikropların besiyerinde çoğaltılarak tanınmasını sağlayan inceleme yöntemi. |
İdrar sedimenti (idrar çökeltisi)
İdrarda erimemiş halde bulunan maddeler. Normal koşullarda çok azdır. |
İdrar torbası iltihabı
İdrar torbasının (mesanenin) bakteri ve virüsler tarafından iltihaplandırılması sonucu ortaya çıkan bu hastalığa, tıp dilinde sistit denir. Hastanın karın bölgesinin alt kısmında ve bacak aralarında ağrı vardır. Sık sık idrar yapmak ihtiyacı hisseder. İdrar yaptıktan sonra da mesanede veya penisin ucunda şiddetli ağrı hissedilir. Bazı durumlarda idrar yollarında yanma ve kanlı idrar da görülür.Ağrıları dindirmek için, karına sıcak su torbası konur. |
İdrar Torbası İltihabı
İdrar torbasının (mesanenin) bakteri ve virüsler tarafından iltihaplandırılması sonucu ortaya çıkan bu hastalığa, tıp dilinde sistit denir. Hastanın karın bölgesinin alt kısmında ve bacak aralarında ağrı vardır.
Sık sık idrar yapmak ihtiyacı hisseder. İdrar yaptıktan sonra da mesanede veya penisin ucunda şiddetli ağrı hissedilir. Bazı durumlarda idrar yollarında yanma ve kanlı idrar da görülür. Ağrıları dindirmek için, karına sıcak su torbası konur. |
İdrar Tutamamak
Bazı kimseler, öksürme, aksırma, gülme, ağlama, hallerinde veya heyecanlandıkları zaman idrarlarını tutamayıp kaçırırlar. Bu durum bilhassa çok doğum yapmış kadınlarda sık görülür.
Nedeni ön ve arka boşaltım kanallarındaki kasların zayıflamış olmasıdır. Ayrıca böbrek veya idrar yollrındaki taş veya tümör, omuriliğin hastalanması da idrar tutamamaya neden olabilir. Küçük çocuklarda ise, bağırsak solucanları idrar kaçırmaya neden olabilir. |
İdrar tutamamak
Bazı kimseler, öksürme, aksırma, gülme, ağlama, hallerinde veya heyecanlandıkları zaman idrarlarını tutamayıp kaçırırlar. Bu durum bilhassa çok doğum yapmış kadınlarda sık görülür. Nedeni ön ve arka boşaltım kanallarındaki kasların zayıflamış olmasıdır. Ayrıca böbrek veya idrar yollrındaki taş veya tümör, omuriliğin hastalanması da idrar tutamamaya neden olabilir.Küçük çocuklarda ise, bağırsak solucanları idrar kaçırmaya neden olabilir. |
İdrar tutukluğu
Mesane (idrar torbası) dolu olduğu halde idrar yapılamaz. Karnın alt bölgesi gerginleşmiştir. Bastırılınca ağrı hissedilir. Tıp dilinde akut retansiyon adı verilen bu durumun nedenleri çeşitlidir. Örneğin, böbreklerde taş, prostat büyümesi, idrar yollarının doğuştan kusurlu olması, fazla miktarda alkol içmek, mesane felci, belsoğukluğu, sinir hastalıkları veya üşütmek idrar tutukluğuna neden olabilir.İlk tedbir olarak hastanın karnına içinde sıcak su olan bir şişe konur. Sıcak su ile banyo yapılırken, idrar çıkarmaya çalışılır. |
İdrar Tutukluğu
Mesane (idrar torbası) dolu olduğu halde idrar yapılamaz. Karnın alt bölgesi gerginleşmiştir. Bastırılınca ağrı hissedilir. Tıp dilinde akut retansiyon adı verilen bu durumun nedenleri çeşitlidir.
Örneğin, böbreklerde taş, prostat büyümesi, idrar yollarının doğuştan kusurlu olması, fazla miktarda alkol içmek, mesane felci, belsoğukluğu, sinir hastalıkları veya üşütmek idrar tutukluğuna neden olabilir.
İlk tedbir olarak hastanın karnına içinde sıcak su olan bir şişe konur. Sıcak su ile banyo yapılırken, idrar çıkarmaya çalışılır. |
İdrar Yolları İltihabı
İdrar torbası iltihabı; idrar yolları taşı, belsoğukluğu veya eklem hastalıklarının neden olduğu bir hastalıktır. Çok içki içenlerde görülür.
İdrar yollarında acıma hissedilir. Tedaviye yardımcı olmak için bol miktarda su içilir, sıcak banyolar yapılır. |
İdrar Yolları İltihabı
İdrar torbası iltihabı; idrar yolları taşı, belsoğukluğu veya eklem hastalıklarının neden olduğu bir hastalıktır. Çok içki içenlerde görülür.
İdrar yollarında acıma hissedilir. Tedaviye yardımcı olmak için bol miktarda su içilir, sıcak banyolar yapılır. |
İdrar Yolları Yanması
İdrar yollarında veya idrar yaparken yanma çeşitli nedenlerden kaynaklanır. Belsoğukluğu, ülser, mesane iltihabı, prostat iltihabı, mesane uru, yumurtalık iltihabı, apandisit düşünülebilir.
Bu nedenle tedaviye geçmeden önce, hastalığı doğuran nedeni tespit etmek gerekir. Tedavi, hastalığı doğuran nedene göre yapılır. |
İdrar yollarında yanma
İdrar yollarında veya idrar yaparken yanma çeşitli nedenlerden kaynaklanır. Belsoğukluğu, ülser, mesane iltihabı, prostat iltihabı, mesane uru, yumurtalık iltihabı, apandisit düşünülebilir. Bu nedenle tedaviye geçmeden önce, hastalığı doğuran nedeni tespit etmek gerekir. Tedavi, hastalığı doğuran nedene göre yapılır. |
İdrar zorluğu
Hastanın günlerce idrara çıkmaması şeklinde kendini gösteren bu hastalığa; tıp dilinde Anüri adı verilir. Mesane (idrar torbası) boştur. Hastada uyuklama, baş ağrısı, adalelerinde oynama ve kusma görülebilir. Nedeni böbrek hastalıkları, mesane, veya rahim hastalıkları, yaralanma ve idrar yollarında taş bulunmasıdır. Tedavi için doktora başvurmak gerekir. |
İdrar Zorluğu
Hastanın günlerce idrara çıkmaması şeklinde kendini gösteren bu hastalığa; tıp dilinde Anüri adı verilir. Mesane (idrar torbası) boştur. Hastada uyuklama, baş ağrısı, adalelerinde oynama ve kusma görülebilir.
Nedeni böbrek hastalıkları, mesane, veya rahim hastalıkları, yaralanma ve idrar yollarında taş bulunmasıdır. Tedavi için doktora başvurmak gerekir. |
İdrarda kan görülmesi
İdrarda kan görülmesine tıp dilinde hematuri denir. İdrar renginin kanlı olması; yenilen şeylerdeki boyalardan olabileceği gibi, herhangi bir hastalığın işareti de olabilir. Bu nedenle bir doktora gitmekte fayda vardır |
İdrarda kan görülmesi
İdrarda kan görülmesine tıp dilinde hematuri denir. İdrar renginin kanlı olması; yenilen şeylerdeki boyalardan olabileceği gibi, herhangi bir hastalığın işareti de olabilir. Bu nedenle bir doktora gitmekte fayda vardır. |
İdrarda verem basili aranması
|
İdraryolları iltihabı
İdrar torbası iltihabı; idrar yolları taşı, belsoğukluğu veya eklem hastalıklarının neden olduğu bir hastalıktır. Çok içki içenlerde görülür. İdrar yollarında acıma hissedilir.Tedaviye yardımcı olmak için bol miktarda su içilir, sıcak banyolar yapılır. |
İnfeksiyon (infeksiyon hastalıkları)
Çeşitli mikroplarla (bakteri, virüs, mantar, parazit) oluşan ateşli hastalıklar. |
İhtiyarlama
Vücutta gelişim tamamlandıktan sonra, yıllar geçtikçe ortaya çıkan olaylar ve değişimlerin bütünü. |
İktidarsız
Cinsel ilişkide bulunamama. Çoğu zaman ereksiyona ulaşılamamasından doğan bir durum. |
İnflamatuvar artrit
Bu hastalıklar grubunda, tamamen lokal (yerel) inflamatuvar hastalıkların (örneğin, septik artrit) yanısıra, eklemleri hedef alan sistemik hastalıklar da (diğer bir deyişle, vücudun belli bir bölgesiyle sınırlı kalmayan hastalıklar; örneğin romatoid artrit) bulunmaktadır. Bir çoğu çocukluk ya da gençlik çağında başlayan bazı çok şiddetli, ağrılı ve sakat bırakan hastalıklar da bu gruba dahildir. İnflamatuvar artropatide eklemi döşeyen doku inflamedir, bu durum eklem yüzeyine ve altındaki kemiğe hasar verebilir. |
İktidarsızlık
Erkeklik organının (penisin) yeteri kadar sertleşmemesi sonucu, cinsel ilişkide bulunamamaya; halk arasında iktidarsızlık, tıp dilinde ise empotans denir.
Kendine güvenememek, yorgunluk, tiksinti, sinir bozukluğu, alkolizm, şeker hastalığı, doğum kontrolü için uygulanan metotlar veya aşırı şişmanlıktan kaynaklanır. Ilık banyolar, açık havada dolaşmak ve dinlenmek başvurulacak ilk çarelerdir. |
İnflamatuvar artropati
Bu hastalıklar grubunda, tamamen lokal (yerel) inflamatuvar hastalıkların (örneğin, septik artrit) yanısıra, eklemleri hedef alan sistemik hastalıklar da (diğer bir deyişle, vücudun belli bir bölgesiyle sınırlı kalmayan hastalıklar; örneğin romatoid artrit) bulunmaktadır. Bir çoğu çocukluk ya da gençlik çağında başlayan bazı çok şiddetli, ağrılı ve sakat bırakan hastalıklar da bu gruba dahildir. İnflamatuvar artropatide eklemi döşeyen doku inflamedir, bu durum eklem yüzeyine ve altındaki kemiğe hasar verebilir. |
İktidarsızlık
Erkeklik organının (penisin) yeteri kadar sertleşmemesi sonucu, cinsel ilişkide bulunamamaya; halk arasında iktidarsızlık, tıp dilinde ise empotans denir. Kendine güvenememek, yorgunluk, tiksinti, sinir bozukluğu, alkolizm, şeker hastalığı, doğum kontrolü için uygulanan metotlar veya aşırı şişmanlıktan kaynaklanır.Ilık banyolar, açık havada dolaşmak ve dinlenmek başvurulacak ilk çarelerdir. |
İktidarsızlık (empotans)
Bİr kişinin ya da bir vücut bölümünün belirli bir hareketi ya da İşlevi yerine getirememesi. |
İşaretparmağı
Elin ikinci parmağıdır. |
İlaçlar
Canlının kimyasal, fiziksel ya da fizikofcimyasal özellikleri temelinde işlevsel değişiklikler yapabilen doğal ya da yapay maddeler. |
İşitme aygıtları
Sesleri güçlendirme ve bazen de seçme yoluyla İşitme güçlüğünü gideren aygıtlar. |
İlk Yardım
Hasta yada yaralı kişiye, hastalanması veya yaralanmasından hemen sonra doktor gelinceye kadar hayatını kurtarmak için zamanında ve yerinde yapılan yardıma denir.
Önemi : Yaşamı boyunca insan ilk yardımı gerektiren durumlarla her zaman karşılaşabilir. Zamanında yapılacak basit ve etkili bir ilk yardımla hasta veya yarılının hayatı kurtarılabilir.
Kaza ve ani hastalıklarda, hasta yada yaralının doktora veya hastaneye sağ olarak götürülebilmesi, bilinçli ilk yardımın anında yapılmış olmasına bağlıdır.
Bilinci kapalı olan kişiye ilk yardım
Altın Kural : Koma pozisyonu yapılabilmesi için kazazedenin ; NABIZI OLMALIDIR , SOLUNUMU OLMALIDIR .
Sesli ve ağrılı uyaranla bilincin kapalı olduğuna karar verilmeli
Kendi kendine solunum yaptığı gözlenmeli
Nabız kontrolu ile kalbin çalıştığı belirlenmeli
Ortam koşulları dikkate alınarak kazazedenin hangi tarafa döndürüleceğine karar verilmeli ve o tarafa geçerek diz çökülmeli
Kazazedenin karşı taraftaki kolu gövdesinin üzerine konulmalı
Kazazedenin yakın tarafındaki kolu gövdesinin altına yerleştirilmeli
Kazazedenin karşı taraftaki bacağı yakın taraftaki bacağının üzerine konulmalı
Bir el ile kazazedenin karşı omuzundan diğer el ile de karşı kalçasından kavrayarak yavaşça tek hareketle kendine doğru çevirmeli
Kazazede yan yatar pozisyonda iken üstteki bacağını kalça ve dizden bükerek öne doğru destek yapmalı
Üsteki kolu öne getirerek elini kazazedenin yanağının altına yerleştirmeli
Alttaki kol arkaya doğru çıkarılarak destek yapılmalı
Kazazedenin başı hafifçe aşağıya doğru eğilmeli
Tıbbi yardım gelinceye kadar yan pozisyonu korunmalı
Aralıklarla (3-5 dakika bir) solunum ve nabız kontrol edilmeli
Burun Kanamasının Durdurulması
Telaş ve endişe etmemesi söylenerek hasta sakinleştirilmeli
İki taraftan burun kanatlarına baskı yapılmalı ya da hastanın kendisinin yapması sağlanmalı
Hasta oturtulup öne doğru hafif eğilmiş pozisyonda tutulmalı
Beş dakika sonunda kanama durmamışsa tıbbi yardım istenmeli
Dış Kalp Masajı ve Suni Solunumu Birlikte Uygulama
Bu uygulamayı hem bir kişi , hem de iki kişi ile uygulayınız ;
Bir kişi ile uygulama ; 1 İLK YARDIMCI - 2 SOLUNUM - 15 KALP MASAJI
Solunum ve kalp atımı yoksa ilk önce iki defa arka arkaya nefes verilmeli ve kalp masajı ile devam edilmeli
2 solunum ve 15 kalp masajı uygulaması ile devam edilmeli
Özet olarak ; ilk yardımcı her seferinde 2 solunum vermeli, 15 dış kalp masajı yapmalıdır
İki kişi ile uygulama; 2 İLK YARDIMCI - 1 SOLUNUM - 5 KALP MASAJI
Solunum ve kalp atımı yoksa ilk önce iki defa arka arkaya nefes verilmeli
1 solunum 5 kalp masajı ile uygulama sürdürülmeli
Kalp masajını yapan kişinin yorulması halinde; işleme ara verilmeksizin suni solunum yapan kişi ile kalp masajını yapan kişi yer değiştirmeli
Özet olarak ; solunumu veren 1. ilk yardımcı her seferinde 1 solunum verirken, dış kalp masajını yapan 2. ilk yardımcı her seferinde 5 kalp masajı yapmalıdır
Dış Kanama Kontrolü (küçük kanama)
Kanayan yer üzerine (parmakla temiz bir bez kullanılarak) baskı yapılmalı
Kanama durmuyorsa el ayası kullanılarak baskı artırılmalı
Kanama duruncaya kadar baskı uygulamaya devam edilmeli
Birinci bez, kanla ıslanırsa üzerine ikinci bir bez koyarak ( Altın kural : ilk bezi kaldırmadan) baskı yapmaya devam edilmeli
Yaranın uç tarafındaki renk değişikliği ve nabız, kontrol edilmeli
Kaza Ortamını Değerlendirme
Kişi kazazedeler arasında ise öncelikle kendi durumunu gözden geçirmeli,
Kişi kendi can güvenliğini sağlamak için gerekli önlemleri almalı,
Kişi sakin olmalı, telaşa kapılmamalı,
Kaza yerinde sağlık personeli varsa onun talimatlarına uymalı ve ona yardımcı olmalı
Ortamda sağlık personeli yoksa etkinliği ele alıp çevredeki sağlıklı kişileri organize etmeli
Çevrede etkisini sürdüren bir tehlike kaynağı olup olmadığını değerlendirmeli,
Trafik kazası ortamında yol güvenliğini sağlayacak işaretlemelerin yapılmasını sağlamalı,
Sağlık kuruluşu, itfaiye ve polise haber verilmeli,
Kazazedeler ile sakin yumuşak bir şekilde konuşmalı, onları yatıştırmalı ve şikayetlerini sormalı,
Trafik kazası ortamında sigara içilmesini önlemeli,
Patlama ve zehirlenme tehlikesi olan kaza ortamından herkesin uzaklaşmasını sağlamalı
Patlama ve zehirlenme tehlikesi yoksa kazazedeyi yerinden kıpırdatmamalı
Kazazedelerin başındaki meraklı toplanmaları önlemeli
Kaza ortamındaki tüm kazazedelerin durumu hızla değerlendirilmeli ve kazazedeler için öncelik sıralaması belirlenmeli
Nakli gereken kazazedeler için nakil organizasyonu sağlanmalı
Kaza ve kazazedeler hakkındaki bilgileri kaydetmeli
Yardım ekibi gelene kadar olay yerini terk etmemeli ve gelen yardım ekiplerine olay ve kazazedeler hakkındaki bilgiler aktarılmalı.
Kazazedeyi Kaza Ortamından Çıkarma
Boyun tespiti yapılmalı
Sıkışmanın kaldırılması için araç gereç kullanılmalı
Kazazedenin arkasına geçmeli
Kollarını kazazedenin kollarının altından geçirmeli
Kazazedeyi kolundan tutarak çekmeli
Vücuda saplanmış cisim varsa çıkarılmamalı.
Kırıklarda İlk Yardım
GENEL PRENSİPLER
Eklem veya kırık bölgenin hareketini engellemek için TESPİT (sabitlenmeli) edilmeli
Kırık bölgeye soğuk uygulama yapılmalı (buz uygulaması)
Kol ve bacaklardaki kırıklar sabitlendikten sonra kalp seviyesinden yükseğe kaldırılmalı
BACAK
Diz ve ayak bileği eklemini içine alacak şekilde ve eşit uzunlukta iki atel seçilmeli (uzun bir tahta kullanılabilir)
Atel bacağın iki tarafına uygun şekilde yerleştirilmeli ve geniş sargı ile bağlanmalı.
UYLUK
Kalça ve diz eklemini içine alacak şekilde, biri koltuk altına uzanacak uzunlukta iki atel seçilmeli
Atel bacağın iki tarafına uygun şekilde yerleştirilmeli
İki atel gövde düzeyinde ve bacak hizasında iki veya üç geniş sargı kullanarak, diz seviyesinde geniş bir sargı, ayak bileğinde 8 şekli oluşturan bir sargı ile bağlanmalı
OMURGA TESPİTİ
Esnemeyecek kalınlıkta 1.8-2 m. uzunlukta ve en az 70 cm genişliğinde sert materyal seçilmeli (tahta, kapı veya merdiven)
Tahta, katlanmış bir battaniye ile kaplanmalı
Boyun, bel ve dizlerin arkası yumuşak materyalle desteklenmeli
Başı desteklemek için, baş altına bir kumaş halkası yerleştirilmeli
Baş bir bandajla tahtaya bağlanmalı
Vücut, yanlarda rulo haline getirilmiş battaniyelerle desteklenmeli
Ayak bileği, bacak, uyluk ve kalça sargılarla tahtaya bağlanmalı
Göğüs çapraz sargılarla tahtaya bağlanmalı
Şokta İlk Yardım
Kazazede sırt üstü yatırılmalı
Kanama ve şok ile ilgili bulgular kontrol edilmeli;
Görünür kanama
Soluk cilt
Uzuvlarda soğukluk
Hızlı nabız
Ayakların altına destek koyarak 20 -30 cm kadar kaldırılmalı
Yaralı (varsa pansuman ve turnike görülecek şekilde) battaniye ile sarılmalı
Tıbbi yardım gelene kadar bu pozisyon korunmalı
Solunum ve nabız 3-5 dakika aralıklarla kontrol edilmeli
Turnike (Boğucu Sargı) Uygulaması
Altın Kural : Ne zaman turnike uygulanmalıdır ?
4 koşulda uygulanmalıdır :
İlgilenecek başka yaralı varsa,
Engebeli uzun yol gidilecekse,
Uzak noktada basınç etkisizse
Ya da uzuv kopmuşsa turnike uygulanır.
Turnikeler bazen yaralı ekstremiteye yaralanmanın yaptığından fazla zarar verebileceğinden önerilmez . Altlarındaki dokuyu ezer, sinir ve damarlarda kalıcı hasara yol açabilir. Eğer uzun süre yerinde bırakılırsa, distaldeki (turnikenin altındaki) bütün dokular ölür.
Vücutta, dirsek ve dizin altındaki yaralarda asla turnike kullanılmaz,
8-10 cm genişliğindeki sargı yaralı uzvun kalbe yakın tarafına, fakat uzvun mümkün olduğu kadar ucuna 2 kez dolanır.
Bir düğüm atılır ve üzerine bir çubuk veya kalem konup tekrar düğümlenir, çubuk veya kalem kanama duruncaya kadar döndürülür, kanama durduktan sonra çubuk sargının bir yerine sıkıştırılarak sabitlenir.
Turnike görülebilir durumda olmalı
Yaralının elbisesine üzerinde yaralının adı ve turnikenin uygulandığı zaman (saat ve dakika) yazılı bir kart iğnelenmeli
Çok sayıda yaralı olduğunda, yaralının alnına rujla veya sabit kalemle Turnike veya T harfi yazılmalı
Yaralı pansuman ve turnike görülecek şekilde battaniye ile sarılmalı
Uygulamanın uzun sürmesi durumunda, turnike 30 dakika aralıklarla gevşetilmeli, sonra tekrar sıkılmalı
Uzuv Kopması Durumunda İlk Yardım
Kazazede sırt üstü yatırılmalı
Kazazedenin bacakları 20-30 cm kadar yükseltilmeli
Turnike uygulamalı (kopan uzvun 3-4 parmak üzerine)
Kopan parça temiz, su geçirmez ağzı kapalı plastik bir torbaya yerleştirilmeli
Altın kural : Kopan parçanın konduğu torba, buz içeren ikinci bir torbanın içine konmalı (kopan parça direkt buz veya su içine konmaz)
Torba temiz bir bez ile sarılıp yaralı ile aynı vasıtaya konmalı, üzerine hastanın ad ve soyadı yazılmalı
Tıbbi birimler müdahalenin hızlandırılması için transport esnasında haberdar edilmeli
Yanık Durumunda Yapılacaklar
Yanan bölge üzerine bol su dökülmeli
Yanan bölge üzerindeki elbiseler (giysiler) keserek, sıyırmadan çıkarılmalı
Yanan bölge üzerindeki içi su dolu kabarcıklar patlatılmamalı
Yanan bölge üzerine, su dışında (salça, diş macunu, yoğurt, patates vb. ) herhangi madde sürülmemeli |
İzlenme hezeyanları (düşmanlık hezeyanları)
Kişinin düşmanca amaçlarla izlendiğini sandığı düşünce bozukluğu. |
İntermedier
Arada oluşan, meydana gelen. |
Jargon
Kelimeleri yerinde kullanamama ile karekterize anlamsız ve anlaşılmaz konuşma. |
Juvenil kronik artrit
Her 1,000 çocuktan birinde görülen nadir bir iltihaplı romatizmal hastalık. Juvenil romatoid artrit olarak da adlandırılır. Eklemlerde kişinin alışık olduğundan (zorlayıcı egzersizler, stes, viral rahatsızlıklar ve hatta soğuğun neden olduğu) daha fazla bir ağrı ve acı vardır. Eklemlerden herhangi biri aylarca inflame kaldığı ve başka bir neden bulunamadığı zaman, kronik artritten şüphe edilebilir. |
Kadınlarda Kısırlık
Cinsi münasebetlerin, hamile kalma ihtimalinin çok az olduğu zamanlarda yapılması, fallop borularının tıkalı olması, döl yatağında görülen hastalıklar, hormon salgılarının yetersiz olması, rahim veya dış üretim organlarında görülen şekil bozuklukları, şeker hastalığı veya tiroid bozuklukları, beden yorgunluğu, sinir bozukluğu en başta gelen nedenlerdendir.Çocuk sahibi olmayan eşlerin, tepeden tırnağa kadar muayene olup, gerçek nedenleri, tespit ettirmeleri gerekir. |
Kafaiçi basınç artışı (kiba)
Kafaiçi boşluğunda bulunan sıvı içeriğinin basıncında artış. |
Kondrosarkom
iskelette, çok ender olarak da iskelet dışındaki yumuşak dokularda gelişebilen kötü huylu tümör. |
Kalça eklemi kireçlenmesi (koksartroz)
Kalça eklemini tümüyle işlevsiz kılan yıkıcı (dejenera-tif) süreçler sonucunda gelişen hastalık. |
Konnektif doku hastalıkları
Vücudun bir çok bölgesini etkileyebilen daha nadir hastalıklardır. Sistemik lupus eritematosus (SLE), skleroderma, polimiyozit ve mikst konnektif doku hastalığı (MCTD) gibi tipleri vardır. Bazı yazarlar Sjogren sendromunu, hatta romatoid artriti de bu gruba katarlar. |
Kalp Hastalıkları
Düzensiz bir hayat, yorgunluk, sinir bozuluğu, şiddetli romatizma veya doğuştan meydana gelen kalp hastalıklarında; daha geniş bir ifadeyle bütün kalp hastalıklarında aşağıdaki maddelere dikkat etmek gerekir.
- Sinirlenmeyin
- Sigarayı bırakın
- Şişmanlamamaya ve kilonuzu muhafaza etmeye çalışın
- Fazla yorucu işler yapmayın
- Uyku ve dinlenmenizi ihmal etmeyin
- Koşmayın, acele etmeyin.
- Her gün bir öncekinden daha iyi olduğunuza inanın
- Kabız olmamaya dikkat edin
- Çürük dişleriniz varsa, tedavi ettirin
- Fazla miktarda yağlı sığır veya koyun eti, sütlü şeyler yemeyin. Konserve, pastırma, salam, peynir, turşu, balık ve çikolata gibi şeyleri mümkün olduğunca azaltın
- Yemeklere tuz koymayın. Yemeklerinizi mısırözü, ayçiçeği veya haşhaşyağı ile hazırlayın
- Bol bol taze sebze ve meyve yiyin
- Bol bol yoğurt yiyin |
Kalp hastalıkları
Düzensiz bir hayat, yorgunluk, sinir bozuluğu, şiddetli romatizma veya doğuştan meydana gelen kalp hastalıklarında; daha geniş bir ifadeyle bütün kalp hastalıklarında aşağıdaki maddelere dikkat etmek gerekir.- Sinirlenmeyin- Sigarayı bırakın- Şişmanlamamaya ve kilonuzu muhafaza etmeye çalışın- Fazla yorucu işler yapmayın- Uyku ve dinlenmenizi ihmal etmeyin- Koşmayın, acele etmeyin.- Her gün bir öncekinden daha iyi olduğunuza inanın- Kabız olmamaya dikkat edin- Çürük dişleriniz varsa, tedavi ettirin- Fazla miktarda yağlı sığır veya koyun eti, sütlü şeyler yemeyin. Konserve, pastırma, salam, peynir, turşu, balık ve çikolata gibi şeyleri mümkün olduğunca azaltın- Yemeklere tuz koymayın. Yemeklerinizi mısırözü, ayçiçeği veya haşhaşyağı ile hazırlayın- Bol bol taze sebze ve meyve yiyin - Bol bol yoğurt yiyin |
Kıkırdak (kartilaj)
Kıkırdak dokusundan oluşan çeşitli anatomik oluşumların ortak adı. |
Kılcal damar
Kan ya da lenf damarlarında görülen ince dallanmalara |
Kırıklar
Çarpma, vurma, düşme veya bunlara benzer bir kaza sonucu meydana gelen kırıklar, kapalı ve açık kırıklar olmak üzere ikiye ayrılır. Kemikler ya bir yerinden basit bir şekilde ya da birkaç yerinden kırılıp, parçalanırlar. Kemik kırılan yerde, şiddetli ve şişkinlik meydana gelir.Kırılan yer, elle yoklandığı zaman birtakım tıkırtılar duyulur. Bazen de, kırılan kemikler, kasları, etleri ve deriyi delerek dışarı fırlayabilir.Kemik kırıklarında yapılacak ilk iş, kemik uçlarını karşı karşıya getirerek, kıpırdamayacak şekilde sıkıca sarmaktır. |
Kırıklar
Çarpma, vurma, düşme veya bunlara benzer bir kaza sonucu meydana gelen kırıklar, kapalı ve açık kırıklar olmak üzere ikiye ayrılır.
Kemikler ya bir yerinden basit bir şekilde ya da birkaç yerinden kırılıp, parçalanırlar. Kemik kırılan yerde, şiddetli ve şişkinlik meydana gelir.
Kırılan yer, elle yoklandığı zaman birtakım tıkırtılar duyulur. Bazen de, kırılan kemikler, kasları, etleri ve deriyi delerek dışarı fırlayabilir.
Kemik kırıklarında yapılacak ilk iş, kemik uçlarını karşı karşıya getirerek, kıpırdamayacak şekilde sıkıca sarmaktır |
Kırıklar
Çarpma, vurma, düşme veya bunlara benzer bir kaza sonucu meydana gelen kırıklar, kapalı ve açık kırıklar olmak üzere ikiye ayrılır.
Kemikler ya bir yerinden basit bir şekilde ya da birkaç yerinden kırılıp, parçalanırlar. Kemik kırılan yerde, şiddetli ve şişkinlik meydana gelir.
Kırılan yer, elle yoklandığı zaman birtakım tıkırtılar duyulur. Bazen de, kırılan kemikler, kasları, etleri ve deriyi delerek dışarı fırlayabilir.
Kemik kırıklarında yapılacak ilk iş, kemik uçlarını karşı karşıya getirerek, kıpırdamayacak şekilde sıkıca sarmaktır |
Koroit (damartabaka)
Gözyuvanmn orta katmanı olan uveanın arka bölümü. |
Koroner atardamarlar
Miyokarta gerekli kanı götüren damarlar. |
Koroner damarlar
Kalbi besleyen ince atardamarlar. |
Kan gazları
Kan gazları ölçümü, yenidoğan yoğun bakım ünitesinde yatmakta olan bebekler için vazgeçilmez bir tanı yöntemidir. Kan gazları ölçümü ile arteryel kandaki oksijen basıncı (PAO2), kandaki karbondioksit basıncı (PaCo2), Ph, hemoglobin, bikarbonat (HCO3) ve baz fazlası (BE) gibi temel parametreler hakkında bilgi sahibi olunur. |
Koroner toplardamar
Miyokarttan çıkan toplardamar kanını taşıyan damarlar. |
Kızılötesi ışınlar
Dalga uzunluğu 8.000 Â'nın üzerinde olan, insan gözünün göremediği elektromagnetik ışınlar. |
Kortikosteroid ilaçlar
Adrenal bezlerinin yaptığı doğal kortikosteroid hormonlara benzer sentetik, iltihap karşıtı (anti-erıflamatuar) ilaçlar. Prednisone, dexamethasone, betamethasone, triamcinolone vb. |
Kortikosürrenal hormonlar
Böbreküstü bezinin korteksinden salgılanan, 19 ve 21 karbon atomlu, steroit yapısındaki hormonlar. |
Kirişsî uzantılar (chordae tendineae)
Kalp karıncıklannın içindeki papiller kasların kirişleri ve birincil etsi sütunlann uzantısı olan lifsi oluşumlar. |
Kortizon türü ilaçlar
Prednizon türevleri (örneğin Prednol), deksametazon (örneğin Dekort). |
Koryoamniyotik zar
Dolütü Örten, amniyonf*) ve koryon(*) zarlarının birleşmesinden oluşan zar. |
Koryokarsinotn (koryonepitelyom)
Etenenin dölütle ilgili bölümünü oluşturan yapılar olan koryon villüslerinin epitel hücrelerinden kaynaklanan kötü huylu tümör. |
Kapı toplardamarı (portal toplardamar)
Karın organlanndan gelen kanı toplayan önemli bir toplardamar. |
Klinik izleme kartı
Hastanın sağlığıyla İlgili özgeçmişinin, hastanede yattığı sürece yapılan inceleme sonuçlarının ve uygulanan tıbbi ve cerrahi girişimlere ait bilgilerin kaydedildiği belge. |
Karaciğer
Hayatın devamı için gerekli birçok karmaşık işi yapan (sindirim, kan proteinleri yapımı, artıkların yok edilmesi) bir karın içi organıdır. |
Karaciğer Hastalıkları
Karaciğer, diyaframın hemen altında, sağ tarafta, yaklaşık olarak 2 kilogram ağırlığında koyu kırmızı renkte yumuşak bir organdır. Yaşamak için gerekli olan bir çok kimyasal olay burada meydana gelir. |
Karaciğer hastalıkları
Karaciğer, diyaframın hemen altında, sağ tarafta, yaklaşık olarak 2 kilogram ağırlığında koyu kırmızı renkte yumuşak bir organdır. Yaşamak için gerekli olan bir çok kimyasal olay burada meydana gelir. |
Karaciğer şişmesi
Herhangi bir karaciğer hastalığı sırasında, karaciğer hücrelerinin şişip, safra yollarını tıkanması sonucu ortaya çıkan bir hastalıkktır. Tıp dilinde hepatit sarılık denir.Hastanın bütün dokuları, hatta gözlerinin akı bile sarıya boyanır. İdrarı esmerleşir. Deride kaşıntılar görülür. |
Karaciğer şişmesi
Herhangi bir karaciğer hastalığı sırasında, karaciğer hücrelerinin şişip, safra yollarını tıkanması sonucu ortaya çıkan bir hastalıkktır. Tıp dilinde hepatit sarılık denir.
Hastanın bütün dokuları, hatta gözlerinin akı bile sarıya boyanır. İdrarı esmerleşir. Deride kaşıntılar görülür. |
Karaciğer Yetersizliği
Karaciğerin görevini yeterince yapmaması sonucu görülen bir hastalıktır. Belirtileri bağırsaklarda gaz, karın şişliği, sağ böğürde ağrı, burun kızarması, solgun renk, yüz ve elde çil gibi lekeler, paslı dil, ağızda acılık, mide bulantısı, kabızlık, çarpıntı, el ve ayak şişleri, görme ve işitmede azalma görülür.
İdrar rengi, sabahları koyu, gündüz ise açık ve durudur. İdrara çok çıkılır. Hastanın çukulata, baharatlı yiyecekler, turşu, kızartmalar, ve yağlı şeyler yememesi gerekir |
Karaciğer yetersizliği
Karaciğerin görevini yeterince yapmaması sonucu görülen bir hastalıktır. Belirtileri bağırsaklarda gaz, karın şişliği, sağ böğürde ağrı, burun kızarması, solgun renk, yüz ve elde çil gibi lekeler, paslı dil, ağızda acılık, mide bulantısı, kabızlık, çarpıntı, el ve ayak şişleri, görme ve işitmede azalma görülür. İdrar rengi, sabahları koyu, gündüz ise açık ve durudur. İdrara çok çıkılır.Hastanın çukulata, baharatlı yiyecekler, turşu, kızartmalar, ve yağlı şeyler yememesi gerekir. |
Karaciğerin görevi
- Günde yaklaşık olarak 4 su bardağı (1 litre) safra salgılar.- Yağ, protein ve şeker metabolizmasını düzenler.- Vücudun ısısını ayarlar.- Vücudun ihtiyacı olan su ve vitaminleri yapar.- Yağ, protein, şeker ve kan yapımı için gerekli olan maddeleri depolar. Kan miktarını ayarlar.- Hormonların görevleri üzerinde etkili olur.Karaciğer yukarıda belirtilen görevlerinden herhangi birini yapamaz hale gelecek olursa, çeşitli hastalıklar ortaya çıkar. Bunların en önemlileri, karaciğer yetersizliği, karaciğer iltihaplanması, karaciğer sirozu, safra kesesi iltihabı ve safra kesesi taşıdır.Karaciğer Hastalıklarının Ortak Belirtileri :Hasta, sağ böğründe ağrı hisseder. Bağırsaklarında fazla miktarda gaz vardır. Karnı şişer, anüsten çıkan gaz pis kokar. Cilt rengi ve bazen de göz akı sararır. Yüzünde ve ellerinde çil gibi lekeler görülür. Hazımsızlıktan şikayet eder. Sabahları dilinde pas ve ağzında acılık hisseder. Nefesi de kokar. Sabah saatlerinde ensede ağrı hisseder. Çarpıntı, iştahsızlık vardır. İdrarın rengi sabahları sarı ve koyu, daha sonraki saatlerde ise, duru ve açıktır. Sık sık idrara gider. Baldır kasları ağrır. El ve ayaklarında şişlik görülür. Geceleri uyumak istemez. Görme ve işitme duyguları da zayıflar. |
Karaciğerin Görevi
Günde yaklaşık olarak 4 su bardağı (1 litre) safra salgılar.
- Yağ, protein ve şeker metabolizmasını düzenler.
- Vücudun ısısını ayarlar.
- Vücudun ihtiyacı olan su ve vitaminleri yapar.
- Yağ, protein, şeker ve kan yapımı için gerekli olan maddeleri depolar. Kan miktarını ayarlar.
- Hormonların görevleri üzerinde etkili olur.
Karaciğer yukarıda belirtilen görevlerinden herhangi birini yapamaz hale gelecek olursa, çeşitli hastalıklar ortaya çıkar.
Bunların en önemlileri, karaciğer yetersizliği, karaciğer iltihaplanması, karaciğer sirozu, safra kesesi iltihabı ve safra kesesi taşıdır.
Karaciğer Hastalıklarının Ortak Belirtileri
Hasta, sağ böğründe ağrı hisseder.
Bağırsaklarında fazla miktarda gaz vardır. Karnı şişer, anüsten çıkan gaz pis kokar. Cilt rengi ve bazen de göz akı sararır. Yüzünde ve ellerinde çil gibi lekeler görülür. Hazımsızlıktan şikayet eder.
Sabahları dilinde pas ve ağzında acılık hisseder. Nefesi de kokar. Sabah saatlerinde ensede ağrı hisseder. Çarpıntı, iştahsızlık vardır. İdrarın rengi sabahları sarı ve koyu, daha sonraki saatlerde ise, duru ve açıktır.
Sık sık idrara gider. Baldır kasları ağrır. El ve ayaklarında şişlik görülür. Geceleri uyumak istemez. Görme ve işitme duyguları da zayıflar.
|
Klon bankası (genom arşivi)
Bir canlının tüm genomunu temsil eden DNA parçacıklarının klonları. |
Karakter
Genetikte, bir kişinin belirgin ya da belirlenebilen her türlü özelliğini ifade eden terim. |
Karakteroloji
Belirlenmiş karakter tipleriyle ilişkili olarak insanların sınıflandırılmasını, karakter kuramını ve bazı özel ölçütlere göre sıralanmış farklı karakter tiplerinin betimsel analizini konu alan psikoloji dalı. |
Karantina
Ağır ve bulaşıcı bir enfeksiyon hastalığına yakalanmış bir kişinin ya da grubun belirli bir süre toplumdan yalıtılmasına dayanan bir hijyen önlemi. |
Kranyometrik noktalar
Kafatası üzerinde nesnel olarak saptanabilen noktalar. |
Karbamazepin dozajı
Karbamazepin sarada kullanılan bir ilaçtır. |
Klordan arındırma
Suyun klor ve klorlu bileşiklerden arındırılması işlemi. |
Karboksihemoglobin (hbco)
Karbon monoksit ile hemoglobinin birleşmesi sonucunda oluşan toksik (zehirli) ürün. |
Karbon
Oksijen, hidrojen ve azotla birlikte vücut için temel önem taşıyan dört biyoelementten biri. |
Karbon ucu
Polipeptid zincirinin (protein)serbest COO (-) grubunu kapsayan ucu. |
Karbonhidrat
Karbonhidrat vücudun glikoza dönüştürebildiği her türlü maddedir. Glikoz hücrelerin enerji olarak kullandığı en önemli maddelerden biridir. Karbonhidratlar glikoza yıkılma özeliklerine göre basit ya da karmaşık olabilirler. Saf buğday ekmeği, şeker ve alkol kalori fazlalığı olduğunda kolaylıkla yağa dönüşebilen basit karbonhidratlara örnek olarak verilebilir. Yapraklı sebzeler, patates ve hububat ürünleri karmaşık karbonhidratlara örnektir. Bu grup yiyecekler sağlıklı olmanız için gereken bütün besinlere sahiptir ve beslenme programınızın temelini oluşturmalıdır. |
Karbonhidratlar
Karbon, hidrojen ve oksijen içeren organik bileşikleri tanımlayan terim. |
Karbonik anhidraz
Alyuvar, böbrek borusu hücresi ve mide mukozasındaki hidroklorik asit salgılayan hücrelerde bulunan enzim. |
Kardiya (mide ağzı)
Yemek borusunun mideyle ilişkisini sağlayan bölüm. |
Kardiyak atım
Kalbin iki karıncığından birinin bir dakika içinde attığı kan miktan. |
Kardiyak impuls
Ayakta ya da yatar durumda çıplak göğüs kafesinin muayenesi sırasında, kalp atışlarının ya da çarpıntılarının yol açtığı mekanik vuruların gözle görülmesi. |
Kardiyak ponksiyon
Bir iğnenin yardımıyla dışarıdan kalbin boşluklarına girilmesine dayanan cerrahi teknik. |
Kardiyoanjiyografi
İyot bazında suda eriyebilen bir kontrast maddenin doğrudan kalp boşluklarına verilmesinin ardından, kalbin ve büyük damarların radyolojik olarak incelenmesi. |
Kardiyografi
Göğüs duvarına uygulanan bir iletici aracılığıyla kalp hareketlerinin kaydedilmesine ve bunlann bazı yöntemlerle kâğıda aktarılmasına dayanan inceleme yöntemi. |
Kardiyoloji
Kalbi inceleyen tıp dalı. |
Kardiyomegali
Kalp hacminin artması. |
Kristal artropatisi
Psödogut (yalancı gut) ya da pirofosfat birikimi hastalığı olarak da bilinir. Bkz. Psödogut. |
Kardiyomiyotomi
Mide ağzı (kardiya) hastalıklarının (bak. kardiyo-spazm) tedavisinde uygulanan cerrahi girişim. |
Kardiyopati
Genel olarak kalp hastalıklarını belirten terim. |
Kardiyoptoz
Büyük damarların gerginliğinin azalmasına bağlı olarak desteksiz kalan kalbin aşağıya doğru yer değiştirmesi. |
Kardiyopulmoner
Kalp ve akciğerle ilgili. |
Kardiyorafi
Kalbin kas katmanının dikilmesi. |
Kardiyosfigmograf
ön göğüs duvan ile en yakın kalp bölümlerinde oluşan hacim değişikliklerinin grafik olarak kaydedilmesine olanak veren aygıt. |
Kardiyospazm
Yemek borusunun son bölümündeki işlevsel bir bozukluk |
Kardiyoşirürji
Başka bir yöntemle tedavisi olanaksız kalp ve büyük damar hastalıklannın cenahi olarak tedavi edilmesiyle uğraşan tıp dalı. |
Kardîyotîreoz
Hipertiroidizm(*) sırasında ortaya çıkan kalp-dolaşım sistemi hastalıkları. |
Kardiyotonikler
Kalp kasının kasılma gücünü ve verimini artıran ilaçlar. |
Kardiyovasküler
Kalp ve kan damarlarıyla ilgili. |
Kardiyoversiyon
Kalp ritmindekî çeşitli bozuklukların tedavisinde kullanılan bir yöntem. |
Karfoloji
Ellerin ve parmakların sürekli ve kendiliğinden hareketi. |
Karın (abdomen)
Göğüs kafesi ve leğen bölgesi arasında kalan vücut bölümü; ön, yan ve arka duvarları kaslardan oluşan geniş bir boşluktur. |
Kromozom bozuklukları
Kromozomlardaki nitel ya da nicel değişikliklere bağlı bozukluklar. |
Karın Ağrısı
Karın boşluğunda bulunan mide, bağırsaklar, karaciğer, safra kesesi, pankreas, dalak, böbrekler, idrar torbası ve kadınlarda yumurtalık veya rahimde görülen herhangi bir rahatsızlık, karnın çeşitli yerlerinde ağrılara yol açar.
Bu nedenle karın ağrılarının nedenleri pek çoktur. Karın ağrıları, hastalığın yerine ve özelliğine göre ya aniden ya da yavaş yavaş başlar. Ağrı ile birlikte bulantı, kusma, ishal, ve ateş de görülebilir.
Kısa sürede geçmeyen karın ağrılarında, mutlaka bir doktora başvurmak gerekir. Doktora danışmadan ilaç, müshil almak çok tehlikeli sonuçlar doğurabilir. |
Karın ağrısı
Karın boşluğunda bulunan mide, bağırsaklar, karaciğer, safra kesesi, pankreas, dalak, böbrekler, idrar torbası ve kadınlarda yumurtalık veya rahimde görülen herhangi bir rahatsızlık, karnın çeşitli yerlerinde ağrılara yol açar. Bu nedenle karın ağrılarının nedenleri pek çoktur.Karın ağrıları, hastalığın yerine ve özelliğine göre ya aniden ya da yavaş yavaş başlar. Ağrı ile birlikte bulantı, kusma, ishal, ve ateş de görülebilir.Kısa sürede geçmeyen karın ağrılarında, mutlaka bir doktora başvurmak gerekir. Doktora danışmadan ilaç, müshil almak çok tehlikeli sonuçlar doğurabilir. |
Karın zan boşluğunda sıvı toplanması
assit |
Karıncık
Anatomide bir organın İçinde bulunan boşluk ya da oyuk. |
Karina
Trakeanın (nefes borusu), sağ ve sol akciğerlere girmeden önce ikiye ayrıldığı kısıma verilen ad. |
Karminatifler
Mide ve bağırsaklardan gaz çıkışım kolaylaştıran ilaçlar. |
Karnifîkasyon
Akciğerin bazı bölümlerinde havanın azalması sonucu buranın bir et parçası gibi görünmesi ve yoğunluğunun artması |
Kol-baş atardamarı
Aorttan çıkan bir atardamar kolu. |
Karotidografi
Şahdaman içine kontrast madde vererek bu atardamar ile dallarının görüntülenmesi. |
Kol-baş toplardamarı
Göğsün en Üst ve ön bölümünde bulunan, sağda ve solda yerleşmiş, büyük toplardamar gövdeleri. |
Karp (el bileği kemikleri)
El iskeletinin metakarp (el tarağı kemikleri) ile el bileği arasında bulunan bölümü. |
Karpal tünel sendromu
Karpal"" bilek anlamına gelmektedir, ""karpal tünel"", bilekte bulunur ve içinden parmakları hareket ettirmekle görevli önkol kaslarının tendonları geçer. Bu tendonların arasında mediyan sinir adı verilen önemli bir sinir vardır. Karpal tünel sendromunda mediyan sinir sıkışır, bunun nedeni sıklıkla tendonların şişmesi ve tünelde yer kalmamasıdır. Elde ağrı, karıncalanma, uyuşma gibi çeşitli bulgular oluşur. |
Karsinoit
Mikroskopik görünümü karsinoma, yani epitel dokusundan gelişen kansere benzeyen tümör. |
Karsinojen
Kansere neden olan madde |
Karsinom
Salgı epiteli ya da deri dışı bir örtü epitelinden gelişen kötü huylu tümör. |
Karsinoz
Kötü huylu bir tümörün vücuda yayılması. |
Karünkül
Ufak et şeklinde büyümeler gösteren anatomik oluşumları tanımlayan terim. |
Karyogram (kromozom haritası)
Bir hücrenin ve dolayısıyla da bir bireyin kromozom düzenin grafik gösterimi. |
Karyotip
Canlı türlerinden her birinin taşıdığı kendine özgü sayı ve yapıdaki kromozom kümesi. |
Karyotip*
Canlı türlerinden her birinin taşıdığı kendine özgü sayı ve yapıdaki kromozom kümesi. |
Kuartan sıtma
Plasmodium malariae ile oluşan ve 72 saatte bir gelen ateş nöbetlerinin görüldüğü sıtma türü. |
Kulak Arkasındaki Kemiğin İltihabı
Nedeni, genellikle ortakulaktaki iltihabın, kulak arkasındaki kemiğe doğru yayılmış olmasıdır. Hastada ateş, kulak ağrısı, koyu kulak akıntısı, halsizlik görülür. İşitme azalır. Çaresi ameliyattır. |
Katar
Akut ya da kronik iltihaplarda mukozaların üstünde oluşan ağdalı sıvı. |
Kollajenozlar (kollajen doku hastalıktan)
Birbirinden çok farklı belirtilerle ortaya çıkmasına karşın tümünde lifsi bağdoku lezyonları görülen hastalıkların ortak adı. |
Katarakt
Katarakt gözün şeffaf lensinin buğulanmış cam misali saydamlığını kaybetmesidir
Sebep
En çok katarakta gözün yaşlanması neden olur
Aile hikayesi.
Şeker hastalığı gibi hastalıklar.
Gözün travmaya maruz kalması.
Steroidler gibi ilaçlar.
Güneş ışığına uzun süre korumasız şekilde maruz kalma.
Daha önce göz ameliyatı geçirmiş olma.
Tanı
Göz doktorunuzun yapacağı muayene sonunda tanı konabilmektedir. Görmedeki bozulmaya neden olabilecek diğer hastalıklarda ayırt edilebilir. Retina yada optik sinirde olabilecek diğer bozukluklarda katarakt ile beraber görmeyi azaltabilmektedir. Eğer böyle hastalıklar varsa katarakt ameliyatı sonrası görmede istenen iyileşme sağlanamayacaktır.
Tedavi
Kataraktın tek tedavisi cerrahidir. Ancak katarakt hafif derecede ise sadece gözlüğünüzün değişmesi de yeterli olabilmektedir. Herhangi bir ilaçla, diyetle, egzersizle, çeşitli cihazlarla katarakt tedavi edilememektedir. Güneş ışığından korunmak için ültraviyole fitreli gözlük kullanılmasının faydası vardır.
Katarakt cerrahisi görme bulanıklığının artık günlük aktiviteleri engellemeye başladığı zamanda yapılmaktadır. Güvenli bir şekilde araba kullanabildiğinizden, okurken, televizyon seyrederken zorluk çektiğinizden emin olmalısınızdır. Katarakt tanısı konulduysa göz doktorunuz tarafından düzenli aralıklarla kontrole gitmeniz gerekmektedir.
Katarakt ameliyatı için hastanede yatmanıza gerek yoktur Ameliyat lokal anestezi ile mikroskop altında yapılmaktadır. Fakoemülsifikasyon tekniği halk arasında dikişsiz yöntem , lazer olarak bilinmektedir.Yanlış bir inanış olmasına rağmen ameliyat lazer ile yapılmamaktadır. Aletler yüksek frekanstaki ses dalgalarını kullanmaktadır. Klasik yöntem ve fakoemülsifikasyon arasındaki tercih hastanın durumuna göre göz doktorunuz tarafından yapılmaktadır.
Ameliyattan sonra günlük aktivitelerinizin çoğunu yapabilmektesinizdir. Bazı damlaların kullanılması ve çeşitli kontrol vizitelerinin yapılması gerekmektedir. % 90 vakada görme tatmin edici bir şekilde artacaktır. Her ameliyatta olduğu gibi düşük bir oranda olsa da komplikasyon gelişme ihtimali vardır. |
Kollar ve bacaklar
Gövde iskeletine bağlanan vücut uzantıları. |
Kum Sancıları
Böbrek kumlarını dökmek ve onların neden olduğu sancıları gidermek için, perhiz yapmak ve bol bol su içmek çok faydalıdır. |
Kum sancıları
Böbrek kumlarını dökmek ve onların neden olduğu sancıları gidermek için, perhiz yapmak ve bol bol su içmek çok faydalıdır. |
Koloni
Aralarında işbölümü yapan tek hücreli organizmaların bir araya gelerek topluluk oluşturmaları. |
Kusturucular (emetikler)
Organizmaya zarar vermeden kusmayı uyaran ilaçlara verilen ad. |
Liposarkom
Az ya da çok farklılaşmış ve atipik yağ dokusu hücrelerinden oluşan kötü huylu tümör. |
Laboratuvar analizleri
Biyokimya, hücrebilim, histoloji, bakteriyoloji alanında serumla ilgili olarak yapılan incelemeler. |
Lenfosarkom
Az farklılaşmış ve atİpik hücrelerden oluşmuş tümörleri tanımlayan, ama günümüzde pek kullanılmayan terim (bak. lenfom). |
Lenfositlere karşı serum
antilenfositer serum |
Laparatomi
Teşhis amaçlı veya ameliyat için karın boşluğunun açılması. |
Laparoplasti
Karın duvarının çeşitli hastalıkları sonucunda (fıtık, karnın boydan boya kesilmesi, yaralanmalar, iltihaplanma, tümör vb) yıkıma uğraması durumunda kann duvarının anatomik bütünlüğünün yeniden sağlanması amacıyla uygulanan cerrahi girişim. |
Laparoskopi
Ucunda kamera olan, laparoskop denilen aletle karın boşluğunun endoskopik incelenmesi. |
Laparotomi
Kann içinde yer alan organlara ulaşmak amacıyla karnın cerrahi olarak açılması. |
Larengoskop
Bogazın muayenesine yarayan aynalı ışıklı alet. |
Larengoskopi
Gırtlağın içinin larengoskop ile muayenesi. |
Larenjektomi
Gırtlağın bütünüyle çıkanldığı cerrahi girişim. |
Letarji
Kaslarda tam gevşeme ve duyunun ortadan kalkması ile ortaya çıkan derin uyuşukluk durumu. |
Larenjit
Larenks iltihabı. |
Laringeal stridor (gırtlak hırıltısı)
özellikle soluk alma sırasında gürültülü (hırıltılı) solunumla nitelenen, Özel gırtlak hastalığı. |
Leyomiyosarkom
Kötü huylu düz kas tümörü. |
Laringofissür
Gırtlak boşluğuna girişi sağlayan cerrahi girişim. |
Laringomalazi
Gırtlağın yumuşamasına yol açan kıkırdak dokusu bozukluğu. |
Laringopleji (gırtlak felci)
Gırtlak kaslarının felci. |
Laringosel
Gırtlak mukozasının iç ya da boynun yan dokulanna doğru kıvnlarak içi hava dolu bir cep oluşturması. |
Laringoskopi
Gırtlak boşluğunun gözlenmesini sağlayan tanıya yönelik araştırma yöntemi. |
Laringospazm
Gırtlak kaslannda çoğalan kasılmanın görüldüğü gırtlak hareketleri bozukluğu. |
Laringostenoz
Ses ve solunum bozukluğuyla birlikte, gırtlağın daralması. |
Larinks
Gırtlar, ses telleri, bunları çevreleyen kıkırdak yapılar ve sesin oluşumuna yardımcı olan kas ve bağlardan oluyan bölge. |
Lumbartroz
Omurganın bel-sağrı bölgesinde görülen artroza(*) verilen ad. |
Mimik kasları
Yüz ya da boyun bölgesinde derinin hemen altında yer alan kaslar. |
Mitoz (karyokinez)
Hücrenin iki yavru hücreye dönüştüğü bölünme süreci. |
Menarş
Ergenlikte kadın üreme organlarının tam olarak gelişmesiyle ortaya çıkan ilk âdet kanaması. |
Mendel yasaları
Avusturyalı rahip ve botanik bilgini Gregor Mendel'in. (1822-84) ortaya attığı kalıtım ilkeleri. |
Meraljia parestetika
Kalçanın dış yüzünde duyarlılık bozukluğuyla ortaya çıkan ve görece sık görülen bir rahatsızlık. |
Miyokardit
Kalp kası iltihabı. |
Miyokardiyopati
Genel olarak kalp kası hastalığını tanımlayan terim. |
Miyokardiyoz
Kas hücresi liflerinde azalmanın öne çıktığı miyokart hastalıklarını belirtmek için kullanılan terim. |
Miyokart
Kalbin kas katmanı. |
Meslek hastalıkları
Sanayide ve tarımda bazı özel mesleklerde çalışanlarda ortaya çıkan hastalıklar. |
Metakarp (el tarağı kemikleri)
Elde, üst uçları el bileği kemikleriyle, alt uçlan el parmak kemikleriyle eklemleşen beş kemiğe verilen ortak ad |
Mantar
Tüm vücutta infeksiyon yapabilecek bir çeşit hastalık erkeni. |
Metatars (ayak tarağı kemikleri)
Ayakta, üst uçları ayak bileği kemikleriyle, alt uçlan ayak parmak kemikleriyle (falanks) eklemleşen beş kemiğe verilen ortak ad. |
Metatarsalji
Ayağın tarak kemiklerinden kaynaklanan ve genelde söz konusu kemiklerin doku yıkımı tipindeki değişikliklerine bağlı hastalık süreçleri sırasında ortaya çıkan ağrı. |
Marasmus
Çocuklukta, genellikle yetersiz enerji alınması sonucu ortaya çıkan ağır beslenme bozukluğu belirtileri. |
Marfan sendromu
Sebebi bilinmeyen herediter genetik bir hastalık. |
Marfan sendromu
Sebebi bilinmeyen herediter genetik bir hastalık. |
Markoniterapi (mikrodalga tedavisi)
insan vücudunun bir bölümüne yüksek frekanslı ve çok kısa dalgalı elektromagnetik akım uygulanan tedavi yöntemi. |
Monoartrit
Tek bir eklemi etkileyen artrit. |
Markus gunn fenomeni
çiğneme kaslarıyla m. orbicularis oculi arasındaki anormal bağlantı sebebiyle çiğneme olayı sırasında gözde ptozis oluşması |
Martin-pettit tepkimesi
Leptospiroz (bak. leptospira) tanısı koymak için kullanılan bir hemoaglütinasyon(*) testi. |
Monoklonal antikorlar
Doku kültüründe yapay olarak oluşturulan antikorlar, hastalıkla savaşmak için çok özgün olabilirler. |
Monosakkarit
Karbonhidrat(*) sınıfından basit şeker. |
Mezokardiyak
Kalbin bulunduğu bölgenin orta bölümü. |
Morarma (siyanoz)
Kılcal damarlarda oksijensiz hemoglobin (indirgenmiş hemoglobin) ya da hemoglobin türevleri (methemoglo-bin ya da sulfhemoglobin) yoğunluğunun artmasına bağlı olarak derinin, mukozaların ve bazen iç organların mavimsi ya da morumsu bir renk alması. |
Morötesi ışınlar (nltraviyole ışınlan)
Dalga uzunluğu 0,40-0,18 mikron arasında değişen ve gözle görülebilir mor ışık sınırından başlayan elektro-magnetik ışınlar. |
Mukopolisakkaridoz
Kalıtsal nitelikli ve ender görülen bir hastalık grubu. |
Mukopolisakkarit
Özel bir polisakkarit türü. |
Migren (yarım baş ağrısı)
Damarsal bozukluklara (damar genişlemesini izleyen damar büzülmesi) bağlı olarak başın belirli bir bölgesinde aniden ve şiddetli bir biçimde ortaya çıkan ve belirli bir süre sonra bütünüyle ortadan kalkan ağrılı belirti. |
Megakaryosit
Kemik iliğinde, ender olarak da kanın yapıldığı öbür organlarda bulunan dev hücre. |
Megakaryositoz
Kanda megakaryositlerin bulunması. |
Myokard enfarktüsü
Kalp kirizi |
Narkoanaliz
Psikanalize yardımcı olmak amacıyla, bir narkotik ilacın kullanılmasıdır. |
Narkolepsi
Önüne geçilemiyecek kadar şiddetli uyuma eğilimi. |
Narkomani
Hipnotik etkili ilaçların, gerçek bir gereksinme dışında uzun süreli alımına bağlı hafif toksikomani(*) tablosu. |
Narkotik
Uyutucu, uyuşturucu. |
Narkoz
Ameliyat yapmak için duyu, hareket ve bilincin damar yolu veya solunum yolu ile narkotik madde verilerek uyuşturulmasıdır. |
Narsisizm
Psikanalizde, bir kişinin cinsel isteğinin (libido) kendine yönelmesi; kişinin kendini aşın ölçüde sevmesi. |
Narsizm
Kendi kendini sevmek anlamına gelir.Aslında gelişimin normal bir safhasını teşkil eder,ancak hayatın ileri devrelerinde varlığı anormal sayılır. |
Nöroartritizm
Sinir ve eklem sistemlerine ilişkin belirtilerin bir arada görüldüğü hastalıkları tanımlayan terim. |
Nazofarinks
Burnun arka kısmı ile yutağın komşuluk yaptığı bölge. |
Nefes darlığı
Tıp dilinde dispne denilen nefes darlığı önemli bir hastalığın belirtisi olabilir. Spor yaptıktan, koştuktan veya yorucu bir iş yaptıktan sonra nefes darlığı normal sayılabilir.
Ancak ortada neden yokken nefes darlığından şikayet etmek mutlaka üzerinde durulması gereken bir konudur. Çünkü kansızlık, kalp hastalıkları, mide hastalıkları, bronşit, tiroid bezinin büyümesi, akciğer hastalıkları, zatürree, astım, zehirlenme, şişmanlık, nefes darlığına neden olabilir.
Nefes darlığından şikayet edenlerin sigarayı kesinlikle bırakmaları, ağır yemekleri de terk etmeleri gerekir. |
Nefes darlığı
Tıp dilinde dispne denilen nefes darlığı önemli bir hastalığın belirtisi olabilir. Spor yaptıktan, koştuktan veya yorucu bir iş yaptıktan sonra nefes darlığı normal sayılabilir. Ancak ortada neden yokken nefes darlığından şikayet etmek mutlaka üzerinde durulması gereken bir konudur. Çünkü kansızlık, kalp hastalıkları, mide hastalıkları, bronşit, tiroid bezinin büyümesi, akciğer hastalıkları, zatürree, astım, zehirlenme, şişmanlık, nefes darlığına neden olabilir.Nefes darlığından şikayet edenlerin sigarayı kesinlikle bırakmaları, ağır yemekleri de terk etmeleri gerekir. |
Nodal osteoartrit
Ailelerde görülen bir osteoartrit tipi, parmaklarda yumrular oluşur (Heberden nodülleri) ve çeşitli bölgelerde (özellikle dizler ve ayak başparmakları) osteoartrit gelişmesine eğilim vardır. |
Nonartiküler romatizma
Eklemleri doğrudan etkilemeyen bir romatizmal hastalık tipi (artiküler = eklemle ilgili). |
Nonsteroid antienflamatuar ilaçlar
İltihabı azaltmak için kullanılan, kortizon kökenli olmayan ilaçlar. |
Nülliparite
Daha önce doğum yapmamış kadının durumu. |
Osteoartrit
Osteoartrit (OA) en sık rastlanan eklem hastalığı formudur, eklem yüzeyinde hasar ve alttaki kemikte anormal bir reaksiyon vardır. Osteo"" kemik ve ""artrit"" eklem hasarı ve inflamasyonu anlamına gelmektedir. |
Osteoartroz
Osteoartritin diğer bir adı. |
Omurlar arası disk
Alt alta yer alan iki omur gövdesi arasındaki kıkırdaksı bağdoku yapısı. |
Obstetrik paraliz (doğumsal felç)
|
Obstrüktif sarılık
Nedeni, safra kanallarının tıkanmış olmasıdır.Ortak belirtileri ise şunlardır. Hastalığın neden olduğu sarı renk, önce göz aklarında görülür. Sonra yüz, boyun, gövde, kol ve bacaklara kadar yayılır. İdrarın rengi sarı ile koyu kahverengi arasında değişir. Ciltte de kaşıntı vardır. Büyük abdest, kil renginde ve fena kokuludur.Tedavinin ilk şartı, yatak istirahatidir. Sıkı bir perhiz uygulanır. |
On damar spazmı
anjiyospazm |
Oct (ornitin-karbaınil-transferaz)
Karaciğer hücrelerinin içinde yer alan ve enzim etkinliği olan protein yapısındaki madde. |
Onikiparmak bağırsağı ülseri
İncebağırsağın 25 santimetre kadar olan ilk bölümüne onikiparmak bağırsağı denir. C harfi görünümündedir. Onikiparmak bağırsağında meydana gelen ülsere tıp dilinde duodenum ülseri denir.
Tedavi eidlmeyen gastrit, fazla asit, sinir bozukluğu, düzensiz hayat, gürültü, fazla miktarda sigara, çay, kahve ve alkol kullanmak, safra kesesi veya karaciğer yetersizliği, kalp hastalıkları, hormon dengesizliği, dengeli bir şekilde beslenememe, çok sıcak veya çok soğuk yiyecekler, haddinden fazla et, hamur işleri veya baharatlı yiyecekler ve bazı ilaçlar; onikiparmak bağırsağında ülserin meydana gelmesine yardımcı olur.
Hasta, mide ekşimesi ve ağzına ekşi su gelmesinden şikayet eder. Ayrıca dili paslı, rengi solgundur, baş dönmesi ve fazla terleme de görülür. Midesinin üstüne basılınca, ağrı hisseder. Yemeklerden sonra da göğse doğru yayılan bir ağrı belirir.
Bu belirtiler, ilk bahar ve sonbahar aylarında daha da artar. Tedavi için yapılacak ilk iş, hastalığı doğuran nedenleri ortadan kaldırmak, yemekleri az, fakat sık sık yemek, istirahat etmek ve üzüntüden uzak yaşamaya gayret etmektir. |
Onikiparmak bağırsağı ülseri
İncebağırsağın 25 santimetre kadar olan ilk bölümüne onikiparmak bağırsağı denir. C harfi görünümündedir. Onikiparmak bağırsağında meydana gelen ülsere tıp dilinde duodenum ülseri denir.Tedavi eidlmeyen gastrit, fazla asit, sinir bozukluğu, düzensiz hayat, gürültü, fazla miktarda sigara, çay, kahve ve alkol kullanmak, safra kesesi veya karaciğer yetersizliği, kalp hastalıkları, hormon dengesizliği, dengeli bir şekilde beslenememe, çok sıcak veya çok soğuk yiyecekler, haddinden fazla et, hamur işleri veya baharatlı yiyecekler ve bazı ilaçlar; onikiparmak bağırsağında ülserin meydana gelmesine yardımcı olur.Hasta, mide ekşimesi ve ağzına ekşi su gelmesinden şikayet eder. Ayrıca dili paslı, rengi solgundur, baş dönmesi ve fazla terleme de görülür. Midesinin üstüne basılınca, ağrı hisseder. Yemeklerden sonra da göğse doğru yayılan bir ağrı belirir. Bu belirtiler, ilk bahar ve sonbahar aylarında daha da artar.Tedavi için yapılacak ilk iş, hastalığı doğuran nedenleri ortadan kaldırmak, yemekleri az, fakat sık sık yemek, istirahat etmek ve üzüntüden uzak yaşamaya gayret etmektir. |
Onikiparmakbağırsağı (duodenum)
Sindirim borusunun mideyi izleyen bölümü. |
Osteosarkom
Genellikle 10-20 yaş arasında görülen kötü huylu birincil kemik tümörü. |
Ostoartrit
Vücuttaki tüm kemikler birbirlerine eklemlerle bağlıdır. Sayısı 327'yi bulan eklemlerde meydana gelen birtakım hastalıklar vardır.Osteoartrit süregen bir eklem hastalığı olup, eklem kıkırdağı ve komşu kemik dokularda bozulma ile karakterize eklem ağrısına ve tutukluğuna neden olan bir hastalıktır.
Belirtiler
Romatoid artrit (RA) geleneksel biçimde, bağışıklık sisteminin eklemlere saldırmasına yol açan kronik, enflamatuvar bir otoimmün bozukluk olarak tanımlanmıştır. Engelleyici ve ağrılı bir enflamatuvar durumdur, ağrı ve eklem aşınması sebebiyle önemli oranda hareket kaybına yol açabilir. Hastalık sıklıkla vücuttaki deri, kan damarları, kalp, akciğer ve kaslar gibi birçok eklem dışı dokuyu da etkilediği için sistemiktir. Multifaktöryel bir mekanizmayla ortaya çıktığı düşünülse de kesin nedeni ortaya konamamıştır.
Hastalık ilerledikçe; Kemik ağrıları belirginleşir. Eklem hareketleri kısıtlanır. Krepitasyon denilen eklem hareketi sırasında tıkırtı sesi gelir ve giderek eklem açılmaz olur. Parmaklarda en uç eklemlerde çıkıntılar oluşabilir. Bazı eklemlerde ise eklem bağları gevşeyerek eklem stabilitesi bozulur. Sırt ağrısı Bazen boyun ya da alt omurgada tutulum Osteofitlerin (kemik çıkıntıları) sinirlere baskısı sonucu uyuşma Kol ve bacaklarda güçsüzlük ve benzeri nörolojik sorunlara da yol açabilir.
Romatoid artrit hastalığının belirtileri eklemlerde iltihaplanma, şişme, harekette zorluk ve ağrıdır. Hastalık sürecinde gözlenen diğer belirtiler ise:
İştah kaybı
Ateş
Güç kaybı, yorgunluk
Kansızlık
Elleri kullanmada zorluk
Bazen deri altında doku yumruları
Hastaların 70inde hastalığın ilerleyişi yavaş olurken 10-15inde daha hızlı bir gidiş söz konusudur. En fazla etkilenen eklemlerse eller, ayaklar, dizler, omuzlar ve dirseklerdir.
Tanı
Doktorlar hastalığın teşhisini, belirtilere, hastaların tıbbi geçmişine, muayene sonuçlarına ve yapılan tahlillerin neticelerine göre koyar. Romatoid artrit teşhisi koymada dikkat edilen yedi nokta vardır:
1. Sabah sertliğinin olması; hastalar uyandıktan sonraki en az bir saat boyunca ellerini rahatça kullanamazlar. Hastalara sabahları avuçlarını yumruk yapıp yapamadıkları sorulur.
2. Üç ya da daha fazla eklem bölgesinde aynı zamanlı artrit eklem iltihabı
3. El eklemlerinde artrit
4. Artritin görüldüğü eklemlerin vücudun her iki tarafında da simetrik olması
Bu dört kriterin en az 6 hafta boyunca devam etmesi gerekmektedir.
Ayrıca
5. Doku yumruları
6. Kan tahlillerinde RF romatid faktör bulunması
7. Röntgende eklemlerde değişikliklerin gözlenmesi
Bu yedi kriterden en az dört tanesinin var olması durumunda romatoid artrit teşhisi konabilir.
Tedavi
Hastalığın oluşma biçimi yeterince aydınlanamadığından nedene yönelik bir tedavisi yoktur. Ancak gidiş romatoid artrit kadar alevli değildir. Hastalara egzersiz, parafin banyoları, fizyoterapi, destek araçlar, ilaç tedavileri ve gerekirse cerrahi girişim gibi tedaviler uygulanır.
Öneriler
Aşırı kilolarınızdan kurtulunuz
Fazla ayakta kalmayınız
Bağdaş kurmayınız
Çömelmeyiniz
Risk taşıyorsanız ortopedik ayakkabı tercih ediniz |
Otoantikorlar
Mikroplar ya da virüsler yerine vücudun kendi hücrelerine karşı gelişen antikorlar. |
Oksipital bölge (artkafa bölgesi)
Kafatasının arka kısmında, artkafa kemiğinin üzerindeki anatomik bölge. |
Oksipital kemik (artkafa kemiği)
Kafatası boşluğunu arkadan kapatan, orta çizgide yer alan yassı kemik. |
Orbiküler kas (yuvarlak kas)
Gözleri ve ağzı çevreleyen kas demetlerinin ortak adı. |
Okülomotor kaslar
Gözçukurunda yer alan ve gözküresini hareket ettiren kas kümesi. |
Ovarit (ooforit)
Yumurtalık iltihabı. |
Ovariyektomi
Tek ya da her iki yumurtalığın çıkarıldığı cerrahi girişim. |
Ovariyojenez
Embriyonun gelişimi sırasında yumurtalığın oluşumuyla sonuçlanan tüm hücre çoğalması ve farklılaşması süreçleri. |
Ovariyotomi
Yumurtalıkların tek ya da çift yanlı olarak kısmen çıkarıldığı cerrahi girişim. |
Ovaryum
yumurtalık, yumurtaların meydana geldiği yer. |
Ovaryum (yumurtalık)
Kadın üreme organlarındandır. İki tanedir. Östrojen ve progesteron hormonu oluşumunu ve yumurtanın gelişimini sağlamaktadır. |
Ökaryot hücre
Zarla çevrili organelleri ve gerçek çekirdeği olan hücre. |
Östrojen hormonlar
Yumurtalıklardan, eteneden, böbreküstü bezlerinden ve erkeklerde erbezlerinden salgılanan steroit yapılı cinsiyet hormonları. |
Önemli Yanıklar
Yanık alanı büyük ve derinliği de fazla ise, önemli bir yanık var demektir. Bu gibi durumlarda mutlaka hastaneye başvurmak gerekir. |
Poliartralji
Bir çok eklemde ağrı olması (Poli = bir çok). |
Poliartrit
Çok kısa aralıklarla ya da aynı anda birden çok eklemde ortaya çıkan iltihabi süreç (bak. artrit). |
Pektoral kaslar
Göğüs kafesinin ön duvarında yer alan göğüs kasları. |
Pelvik İnflamatuar Hastalık
Pelvis, leğen kemiklerinin arasında kalan kısma verilen addır. Bu bölgede genital iç genital organlar, idrar torbası, kalın bağırsak ve barsağın diğer kısımları bulunur. Pelvik İnflamatuar Hastalık, yumurtalık, rahim ve rahim boynu iltihaplarına verilen addır.
Belirtiler
Karnın alt kısmında şiddetli ağrı ve hassasiyet, ateş ve kusma da olabilir (akut hastalık);
Karnın alt kısmında durup tekrar gelen hafif ağrı, sırt ağrısı, düzensiz adet görme, kısırlık (kronik hastalık);
Cinsel ilişki sırasında ağrı;
Erken gelen veya ağır kanamalı adet;
Miktarı fazla , kötü kokulu vajinal akıntı
Karnın alt kısmında şiddetli sancı, bulantı, kusma, bayılma gibi şok belirtileri (Acil Durum Belirtisi)
Diyafram kullanan veya eşleri prezervatif kullanan kadınlar pelvis iltihabı hastalığından korunmaktadırlar. Rahim içi doğum kontrol aracı kullananlarda ise bu hastalığa yakalanma ihtimali daha fazladır. Adet kanaması sırasında vücut enfeksiyona karşı daha zayıf olur. Pelvis iltihabı olan kadının eşinin de enfeksiyona karşı tedavi edilmesi gerekir. Aksi takdirde hastalığın yeniden bulaşma tehlikesi vardır.
Tanı
Pelvis muayenesi sırasında doktorunuz ucuna pamuk sarılmış bir çubukla hafifçe kazıyarak vajina ve rahim boynundan örnek alır. Bunlar laboratuvara gönderilerek hastalığa neden olan organizma belirlenir. Teşhisle ilgili bir şüphe olursa veya enfeksiyonun ne kadar yayıldığı öğrenilmek istenirse; doktor laparoskopi yapar. Ucunda ışık olan ince bir alet karında küçük bir kesi yapılarak içeri sokulur ve pelvis organları incelenir. Bu işlem genellikle lokal veya genel anestezi uygulanarak hastanede (gece yatmanıza gerek olmaksızın) yapılır.
Tedavi edilmezse pelvis iltihabı hastalığı tehlikeli olabilir. Fallopian tüplerde veya yumurtalıklarda meydana gelebilecek bir apse patlayıp acil bir ameliyatı gerektirebilir. Fallopian tüpleri veya yumurtalıklar zarar görür ya da örselenirse, hamile kalmak mümkün olmayabilir. Pelvis iltihabı hastalığı, karın boşluğunu çevreleyen zarın iltihaplanması anlamına gelen, peritonit'e de yol açabilir. Peritonit her zaman tehlikelidir ve yoğun bir antibiyotik tedavisini gerektirir. Nadiren, bakteri kana karışırsa, pelvis iltihabı hastalığı kan zehirlenmesine (septisemi) ve eklem iltihabına da sebep olabilir.
Pelvis iltihabının uzun süreli sonuçları çok ciddi olabilir. Yapışıklıklar nedeniyle kronik ağrı, geçmeyen enfeksiyon ve dış gebelik (bebeğin rahim dışında, genellikle fallopian tüplerinden birinin içinde büyümesi) bunlardan birkaçıdır.
Tedavi
Doktor ilaç vermek için laboratuar sonuçlarını bile beklemeden hemen bir grup antibiyotikle tedaviye başlar. Laboratuar sonuçlarını alınca ilaçları değiştirebilir. Ayrıca bir de ağrı kesici verir. Yatak istirahatı tavsiye edilir, hatta şiddetli bir vakaysa veya ilaçlara hemen cevap vermediyse birkaç gün hastanede yatmak gerekebilir. Hastaların yüzde 15-25'inde hastalık tekrarlar. Ameliyat çok nadiren gerekir. Ancak, bir apse patlarsa ya da patlama tehlikesi varsa, ameliyatla boşaltılabilir veya çıkartılabilir. |
Palindromik romatizma
Aralıklı olarak tekrarlayan artrit atakları. |
Polisakkarit
Çok sayıda monosakkarit ya da şeker molekülünün birleşmesiyle oluşan yüksek molekül ağırlıklı bir madde. |
Panaris
Tırnak yatağı iltihabı, dolama. |
Panarterit
Bütün arterleri kapsayan iltihabi durum. |
Panhipopituitarizm
Ön hipofizin, hormon yapıcı etkinliklerinin yetersiz olmasıyla ortaya çıkan hastalık. |
Periartrit
Bir eklemi çevreleyen yumuşak dokuda ortaya çıkan iltihap. |
Perikard
Kalbin çevresindeki zar kesesi"" (Perikardite bkz.) |
Poplitea (dizardı) bölgesi
Uyluk ile bacak arasında yer alan, dizin arka bölümündeki baklava dilimi biçimindeki anatomik bölge. |
Perikardit
Kalbi çevreleyen zarların inflamasyonu. Daha akut (kısa süreli) şekli ateş ve göğüs ağrısına neden olabilir ve zarlar arasında sıvı toplanabilir, bu da nefes darlığına yol açar; lupusta bu durum görülebilir. |
Pankardit
Kalbin bütün zarlarının iltihabı. |
Perikardiyosentez
Perikart kesesinin cerrahi girişimle delinmesi. |
Perikardiyoskleroz
Perikartın fibrinli kalmlaşmasıyla ortaya çıkan hastalık. |
Perikart
Kalbi bir kese gibi sararak örten zar. |
Postpartum
Doğumdan sonraki dönemli ilgili. |
Papillokarsinom
Kötü huylu papillom. |
Pressoseptör (basınç alıcıları)
Atar ya da toplar damar içindeki kan basıncında meydana gelen değişikliklere duyarlı olan sinirsel alıcılar. |
Para tiroitler
Tiroiti örten bağdoku kılıfı içinde ikisi üstte, ikisi altta yer alan dört safgıbezi. |
Parafazi
Anlatım güçlüğü çekilmesinden ötürü uygun bir sözcük yerine başka bir sözcüğün kullanıldığı konuşma bozukluğu (sözel parafazi). |
Paraganglîyom
Paraganglİyonlardan, başka bir deyişle kanun sempatik sinir gangliyonlanyla ilişkili küçük boyutlu oluşumlardan çıkan tümör. |
Paragangliyon
Üst mezenterf*) gangliyonu, böbrek ve böbreküstü gangliyonu gibi karnın sempatik sinir gangliyonlanyla ve sinir ağıyla ilişkili küçük hücre gruplan. |
Paragramatîzm
Cümleye dilbilgisi kurallarına uygun bir yapı verememeye bağlı rahatsızlık. |
Paraguzi
Tat duyusunda yanılsama biçiminde ortaya çıkan bozukluk. |
Parakardiak
Kalbin yanında, kalbe komşu. |
Parakeratoz
Epidermis (üstderi) hücrelerinin olgunlaşma ve farklılaşma sürecinde ortaya çıkan bozukluk. |
Parakolpos
Dölyolunun iki kenarında, küçük leğende yer alan anatomik yapılar bütünü. |
Pia mater (incezar)
Merkez sinir sistemini örten, kan damarları bakımından zengin, ince, bağ dokusu yapısındaki zar. |
Parakuzi
Yanlış işitme duyumlannın alındığı işitme bozukluğu. |
Paraleksi
Yüksek sesle doğru okuyamama. |
Paralerji
Bağışıklık sisteminde duyarlılığa yol açan antijenlerden farklı antijenlere karşı alerjik tepki oluşması. |
Paralitik
Felç olan, felçli kişi. |
Prokaryot hücre
Zarla çevrilmiş özel organelleri ve gerçek çekirdeği olmayan hücreler. Bakteriler ve mavi-yeşil algleri içine alan monera alemindeki canlılar. |
Paramedian
Orta hattın yanında, orta hatta yakın. |
Paramedikal
Bir dereceye kadar tıpla ilgili, hekimliği kısmen ilgilendiren. |
Parametrit
Parametriyumda, daha çok lenf dolaşmasıyla dölyata-ğından ya da tüplerden gelen irin yapıcı mikroplara bağlı iltihaplanma. |
Parametriyum
Dölyatağmm iki yanında, dölyatağı gövdesini leğen duvarına tutturan karın zarı (periton) kıvrımlarının oluşturduğu iki geniş bağ arasında bulunan anatomik yapıların tümü. |
Paramnezi
Geçmişle şimdiki zamanın karıştırılması biçiminde ortaya çıkan bellek bozukluğu. Bak. dismnezi. |
Paramorfizm
Vücudun tümünün ya da bazı bölümlerinin duruşunda anatomik bir bozukluğa değil, yalnızca işlevsel bir bozukluğa bağlı herhangi bir anormallik. |
Paranazal
Burun boşluğunun yanında, buruna komşu. |
Paranefrit
Karın zan arkasında, böbreğin yakınında bulunan bağ dokusunun akut ya da kronik iltihabı. |
Paraneoplastiksendrom
Kanserli hastalarda tümör dokusundaki metabolizma sürecine ve bu dokudan salgılanan etken maddelere bağlı belirtiler. |
Parankim
Bir organ yada bezin görev gören dokusudur. Örneğin, karaciğer parankimi denildiği zaman, karaciğerin bütünü anlaşılır. |
Paranoit
Psikiyatride genellikle paranoya ile paranoit şizofreni arasında kalan durumları belirtmek için kullanılan terim. |
Paranoya
Yetersiz kuruntu ve kuşkularla karakterize ruhsal bozukluk |
Piramit (kayamsı parça, pars petroza)
Şakak kemiğinin önden arkaya ve içten dışa doğru uzanan dörtgen piramit biçimli parçası. |
Paraozefageal
Özefagusun ( yemek borusu ) yanında yer alan. |
Paraparezi
Belden aşağı her iki bacağın kısmi felci, örn. hareket olup, yardımsız yürüyecek kadar güç olmaması. |
Parapleji
Belden aşağı her, iki bacağın tutmaması, felç hali. |
Paraproteinemi
Kan dolaşımında antikor proteinlerine (immünglobü-linler) benzeyen, ama onlar gibi etki göstermeyen özel-proteinlerin yüksek düzeyde bulunması. |
Parasempatik
Organların çalışmasına yavaşlatıcı etki yapan otonom sinir sisteminin bölümü. |
Pirofosfat artropatisi
Vücutta çok fazla miktarda ürik asit birikmesinden ileri gelen kalıtsal bir hastalık. Tüm romatizma ya da artrit türlerinin en ağrılı olanlarından biri olmakla birlikte, aynı zamanda en kolay tedavi edilebilen şeklidir. Bu hastalık kadınlarda çok nadir görülür. Bir başka hastalık olan psödogut, başka bir kristal hastalığı tipidir. |
Parasempatik sinir sistemi
Kolinerjik sistem de denir. İstem dışı iç organ sinirlerine, hareket ve duyu sinirlerinderı ayn bir sinir sistemi oluşturur. Vejetatif sinirler de denen bu sinirler göze, tükürük bezlerine, bronşlara, mide ve bağırsaklara, mesaneye, penise, damarlara vb. giderler Birbirine karşıt etki yapan iki bölüme ayrılırlar: Sempatik ve parasempatik sinir sistemleri. Örneğin, sempatik beta sinirleri bronşları açar, parasempatik sinirlerse daraltır; sempatik sistem kalbi hızlandırır, parasempatik yavaşlatır vb. Sempatik sistem de iki bölüme aynlır: Alfa ve beta. Alfa sinirleri gibi etki yapan ilaçlara alfa agonist, beta gibi olanlara beta agonist, parasempatik etki yapanlara kolinerjik denir. Bunların karşıt etki yapanlarına alfa veya beta bloker ve antikolinerjik denmektedir. Sempatik sinirlere adrenerjik de denir. |
Parasempatik sistem
Otonom sinir sisteminin birbirine karşıt etki yaratan iki bölümünden biri. |
Parasentez
İçinde su veya cerahat toplanmış bir vücut boşluğundaki sıvıyı çıkarmak için yapılan delme ameliyatı. |
Parasistol
Sinüs-kulakçık düğümünden başka bir yerde uyanların ortaya çıkmasına bağlı kalp ritmi bozukluğu. |
Parathonnon (pıtı)
Paratiroitlerden salgılanan, kalsitonin ve D vitaminiyle birlikte kalsiyum metabolizmasını düzenleyen hormon. |
Paratifo
Tifoya benzeyen, mikrobik ve bulaşıcı bir hastalıktır. Paratifo mikropları paratifolu hastanın idrar, büyük abdest veya kanında bulunur. Lağım sularının karıştığı içme suları ve bu sularla yetiştirilen yiyeceklerle bulaşır. Hastalığın yaygınlaşmasında kara sinekler de önemli rol oynar. |
Paratifo
Tifoya benzeyen, mikrobik ve bulaşıcı bir hastalıktır. Paratifo mikropları paratifolu hastanın idrar, büyük abdest veya kanında bulunur.
Lağım sularının karıştığı içme suları ve bu sularla yetiştirilen yiyeceklerle bulaşır. Hastalığın yaygınlaşmasında kara sinekler de önemli rol oynar. |
Paratiroid
Tiroid bezi arkasında bulunan dört adet küçük beze verilen isim. |
Paratiroidektomi
Paratiroidlerin ameliyatla çıkartılması. |
Piyartroz
Eklem boşluğunda irin toplanmasıyla beliren eklem iltihabı. |
Paratrakeal
Nefes borusunun yanında yer alan. |
Paratroit hormon
Paratroit bezinden salgılanan, kalsiyumun bağırsaktan emilimini, böbreklerden atılmasını, kemiklerden serbest hale geçirilmesini ve hücreler arasındaki kalsiyum iyon konsantrasyonunu kontrol eden hormon. |
Paravertebral
Omurganın ( Vertebral Kolon ) yanında yer alan. |
Parazitemi
Kanda parazit bulunması. |
Parazitoloji
Başta protozoonlar ve yuvarlaksolucanlar olmak üzere asalaklarla ilgilenen bilim dalı. |
Parazitoz (asalak hastalığı)
Asalağın bulaşması sonucu ortaya çıkan hastalık. |
Parenkim
Organın kendine özel doku yapısı. |
Parenkima
Organlann kendilerine özgü işlevleri yerine getirecek biçimde özelleşmiş hücrelerini içeren doku- Organdan organa değişen bu özgül dokuya organlara destek sağlayan ve stroma denen bağdoku eşlik eder. |
Parenteral
İlaç veya serumların ağız yolu ile değil damar yolu, adele içi gibi yollarla verilmesi. |
Piyoperikardiyum
irinli perikardit sırasında perikart boşluğunda oluşan iltihap birikimi. |
Parenteral beslenme
Çeşitli patolojik nedenlerle doğal biçimde beslenmenin engellendiği ya da zorlaştığı durumlarda besleyici maddelerin başka yollardan verilmesi. |
Parestezi
Uyuşma, karıncalanma veya yanma hissi gibi duyusal bozukluklar. |
Parezi
Belirli bir kas grubunda istemli hareketin azalması. |
Parietal kemik
Kafatasının her iki yan tarafındaki kemiklere verilen isim. |
Parmak
El ve ayak uçlarım oluşturan boğumlu uzantı. |
Parmakpulpası
Yağ dokusu ve deri kıvrımlarından oluşan, parmak uçlarının alt yüzünde bulunan küçük çıkıntı. |
Parodontit
Diş çevresi dokulannda iltihaplanma. |
Plantar fasiit
Topuğun plantar (ayak tabanına ait) ve mediyal (merkezi bölgeye ait) yüzlerinde sık olarak ağrıya neden olan bir durum, erkeklerde daha sık görülür. Ayrıca bkz. Aşil tendiniti. |
Parodontopati
Paradontumun yapı ve işlevini bozan, korumasız bıraktığı dişin düşmesine yol açan hastalık. |
Parodontoz
Diş çevresi dokularının iltihaba bağlı olmayan yozlaş-masıyla ayırt edilen hastalık. |
Parodontum
Diş kökünün çevresini saran diş çevresi bağı. |
Paroksismal
Ani ve geçici krizler halinde gelen. |
Parosmi
Yanlış algılama biçiminde ortaya çıkan koku alma bozukluğu |
Parotidektomi
Parotis bezinin alındığı cerrahi girişim. |
Parotis (kulakaltı tükürük bezi)
Dışkulak yolunun altında, altçene köşesinin gerisindeki büyük tükürük bezi. |
Parotis bezi
Kulak altı tükrük bezi. |
Parsiyd tromboplastîn zamanı
Sodyum sitratlı kana, kalsiyum iyonu ve fosfolipit gibi etken maddenin eklenmesinden sonra pıhtı oluşumu için geçen zaman. |
Parsiyel
Bütününü kapsamayan, tam olmayan, kısmi. |
Partenogenez
Yumurtanın döllenme olmaksızın gelişerek yeni canlı meydana getirmesi. |
Psikosomatik hastalıklar
Vücudun çeşitli organ ya da sistemlerinde ruhsal etkilere bağlı olarak ortaya çıkan hastalıklar. |
Paryetal bölge (yankafa bölgesi)
Kafatasının tavanında simetrik olarak çift yanlı ara bölümü oluşturan anatomik bölge. |
Paryetal kemik (yankafa kemiği)
Kafatasının yan ve üstünün büyük bölümünü oluşturan, dörtgen biçimli kemik. |
Psöriyatik artrit
Bazen psöriyazisli hastaları etkileyen (%10'dan az hastada görülür) özel bir artrit tipi. Sıklıkla küçük eklemleri tutar ve ağrılı olabilir. |
Pulmoner arter
Akciğerin büyük besleyici arteri. |
Pnömoperikardiyum
Kalp dış zan (perikart) boşluğunda gaz bulunması. |
Poliarteritis nodoza (pan)
Nedeni bilinmeyen nadir bir vaskülit şekli, özellikle orta boy ve küçük arterlerin inflamasyonu söz konusudur ve bu arterlerin kan taşıdığı dokularda dolaşım bozulur. |
Retroperiton
Arka karın zarının iç yaprağı ile arka karın boşluğu arasındaki boşluk. |
Rabdomiyosarkom
Az ya da çok farklılaşmış ya da bütünüyle atipik çizgili kas hücrelerinden kaynaklanan ve ender rastlanan kötü huylu bir tümör. |
Radarterapi (kısadalga tedavisi)
Radar aygıtında kullanılanlara benzer 2GHz frekanslı çok kısa elektrik dalgalarının uygulanmasına dayanan elektrik tedavisi tekniği. |
Revaskülarizasyon
Yeniden damarlanma. |
Radyoaktif sular
Litrede en az 50 ünite Mache düzeyinde uranyum, radyum, radon, toryum, aktinyum gibi eser radyoaktif maddeler içeren madensuları. |
Panhipopituitarizm
Ön hipofizin, hormon yapıcı etkinliklerinin yetersiz olmasıyla ortaya çıkan hastalık. |
Periartrit
Bir eklemi çevreleyen yumuşak dokuda ortaya çıkan iltihap. |
Perikard
Kalbin çevresindeki zar kesesi"" (Perikardite bkz.) |
Poplitea (dizardı) bölgesi
Uyluk ile bacak arasında yer alan, dizin arka bölümündeki baklava dilimi biçimindeki anatomik bölge. |
Perikardit
Kalbi çevreleyen zarların inflamasyonu. Daha akut (kısa süreli) şekli ateş ve göğüs ağrısına neden olabilir ve zarlar arasında sıvı toplanabilir, bu da nefes darlığına yol açar; lupusta bu durum görülebilir. |
Pankardit
Kalbin bütün zarlarının iltihabı. |
Perikardiyosentez
Perikart kesesinin cerrahi girişimle delinmesi. |
Perikardiyoskleroz
Perikartın fibrinli kalmlaşmasıyla ortaya çıkan hastalık. |
Perikart
Kalbi bir kese gibi sararak örten zar. |
Postpartum
Doğumdan sonraki dönemli ilgili. |
Papillokarsinom
Kötü huylu papillom. |
Pressoseptör (basınç alıcıları)
Atar ya da toplar damar içindeki kan basıncında meydana gelen değişikliklere duyarlı olan sinirsel alıcılar. |
Para tiroitler
Tiroiti örten bağdoku kılıfı içinde ikisi üstte, ikisi altta yer alan dört safgıbezi. |
Parafazi
Anlatım güçlüğü çekilmesinden ötürü uygun bir sözcük yerine başka bir sözcüğün kullanıldığı konuşma bozukluğu (sözel parafazi). |
Paraganglîyom
Paraganglİyonlardan, başka bir deyişle kanun sempatik sinir gangliyonlanyla ilişkili küçük boyutlu oluşumlardan çıkan tümör. |
Paragangliyon
Üst mezenterf*) gangliyonu, böbrek ve böbreküstü gangliyonu gibi karnın sempatik sinir gangliyonlanyla ve sinir ağıyla ilişkili küçük hücre gruplan. |
Paragramatîzm
Cümleye dilbilgisi kurallarına uygun bir yapı verememeye bağlı rahatsızlık. |
Paraguzi
Tat duyusunda yanılsama biçiminde ortaya çıkan bozukluk. |
Parakardiak
Kalbin yanında, kalbe komşu. |
Parakeratoz
Epidermis (üstderi) hücrelerinin olgunlaşma ve farklılaşma sürecinde ortaya çıkan bozukluk. |
Parakolpos
Dölyolunun iki kenarında, küçük leğende yer alan anatomik yapılar bütünü. |
Pia mater (incezar)
Merkez sinir sistemini örten, kan damarları bakımından zengin, ince, bağ dokusu yapısındaki zar. |
Parakuzi
Yanlış işitme duyumlannın alındığı işitme bozukluğu. |
Paraleksi
Yüksek sesle doğru okuyamama. |
Paralerji
Bağışıklık sisteminde duyarlılığa yol açan antijenlerden farklı antijenlere karşı alerjik tepki oluşması. |
Paralitik
Felç olan, felçli kişi. |
Prokaryot hücre
Zarla çevrilmiş özel organelleri ve gerçek çekirdeği olmayan hücreler. Bakteriler ve mavi-yeşil algleri içine alan monera alemindeki canlılar. |
Paramedian
Orta hattın yanında, orta hatta yakın. |
Paramedikal
Bir dereceye kadar tıpla ilgili, hekimliği kısmen ilgilendiren. |
Parametrit
Parametriyumda, daha çok lenf dolaşmasıyla dölyata-ğından ya da tüplerden gelen irin yapıcı mikroplara bağlı iltihaplanma. |
Parametriyum
Dölyatağmm iki yanında, dölyatağı gövdesini leğen duvarına tutturan karın zarı (periton) kıvrımlarının oluşturduğu iki geniş bağ arasında bulunan anatomik yapıların tümü. |
Paramnezi
Geçmişle şimdiki zamanın karıştırılması biçiminde ortaya çıkan bellek bozukluğu. Bak. dismnezi. |
Paramorfizm
Vücudun tümünün ya da bazı bölümlerinin duruşunda anatomik bir bozukluğa değil, yalnızca işlevsel bir bozukluğa bağlı herhangi bir anormallik. |
Paranazal
Burun boşluğunun yanında, buruna komşu. |
Paranefrit
Karın zan arkasında, böbreğin yakınında bulunan bağ dokusunun akut ya da kronik iltihabı. |
Paraneoplastiksendrom
Kanserli hastalarda tümör dokusundaki metabolizma sürecine ve bu dokudan salgılanan etken maddelere bağlı belirtiler. |
Parankim
Bir organ yada bezin görev gören dokusudur. Örneğin, karaciğer parankimi denildiği zaman, karaciğerin bütünü anlaşılır. |
Paranoit
Psikiyatride genellikle paranoya ile paranoit şizofreni arasında kalan durumları belirtmek için kullanılan terim. |
Paranoya
Yetersiz kuruntu ve kuşkularla karakterize ruhsal bozukluk |
Piramit (kayamsı parça, pars petroza)
Şakak kemiğinin önden arkaya ve içten dışa doğru uzanan dörtgen piramit biçimli parçası. |
Paraozefageal
Özefagusun ( yemek borusu ) yanında yer alan. |
Paraparezi
Belden aşağı her iki bacağın kısmi felci, örn. hareket olup, yardımsız yürüyecek kadar güç olmaması. |
Parapleji
Belden aşağı her, iki bacağın tutmaması, felç hali. |
Paraproteinemi
Kan dolaşımında antikor proteinlerine (immünglobü-linler) benzeyen, ama onlar gibi etki göstermeyen özel-proteinlerin yüksek düzeyde bulunması. |
Parasempatik
Organların çalışmasına yavaşlatıcı etki yapan otonom sinir sisteminin bölümü. |
Pirofosfat artropatisi
Vücutta çok fazla miktarda ürik asit birikmesinden ileri gelen kalıtsal bir hastalık. Tüm romatizma ya da artrit türlerinin en ağrılı olanlarından biri olmakla birlikte, aynı zamanda en kolay tedavi edilebilen şeklidir. Bu hastalık kadınlarda çok nadir görülür. Bir başka hastalık olan psödogut, başka bir kristal hastalığı tipidir. |
Parasempatik sinir sistemi
Kolinerjik sistem de denir. İstem dışı iç organ sinirlerine, hareket ve duyu sinirlerinderı ayn bir sinir sistemi oluşturur. Vejetatif sinirler de denen bu sinirler göze, tükürük bezlerine, bronşlara, mide ve bağırsaklara, mesaneye, penise, damarlara vb. giderler Birbirine karşıt etki yapan iki bölüme ayrılırlar: Sempatik ve parasempatik sinir sistemleri. Örneğin, sempatik beta sinirleri bronşları açar, parasempatik sinirlerse daraltır; sempatik sistem kalbi hızlandırır, parasempatik yavaşlatır vb. Sempatik sistem de iki bölüme aynlır: Alfa ve beta. Alfa sinirleri gibi etki yapan ilaçlara alfa agonist, beta gibi olanlara beta agonist, parasempatik etki yapanlara kolinerjik denir. Bunların karşıt etki yapanlarına alfa veya beta bloker ve antikolinerjik denmektedir. Sempatik sinirlere adrenerjik de denir. |
Parasempatik sistem
Otonom sinir sisteminin birbirine karşıt etki yaratan iki bölümünden biri. |
Parasentez
İçinde su veya cerahat toplanmış bir vücut boşluğundaki sıvıyı çıkarmak için yapılan delme ameliyatı. |
Parasistol
Sinüs-kulakçık düğümünden başka bir yerde uyanların ortaya çıkmasına bağlı kalp ritmi bozukluğu. |
Parathonnon (pıtı)
Paratiroitlerden salgılanan, kalsitonin ve D vitaminiyle birlikte kalsiyum metabolizmasını düzenleyen hormon. |
Paratifo
Tifoya benzeyen, mikrobik ve bulaşıcı bir hastalıktır. Paratifo mikropları paratifolu hastanın idrar, büyük abdest veya kanında bulunur. Lağım sularının karıştığı içme suları ve bu sularla yetiştirilen yiyeceklerle bulaşır. Hastalığın yaygınlaşmasında kara sinekler de önemli rol oynar. |
Paratifo
Tifoya benzeyen, mikrobik ve bulaşıcı bir hastalıktır. Paratifo mikropları paratifolu hastanın idrar, büyük abdest veya kanında bulunur.
Lağım sularının karıştığı içme suları ve bu sularla yetiştirilen yiyeceklerle bulaşır. Hastalığın yaygınlaşmasında kara sinekler de önemli rol oynar. |
Paratiroid
Tiroid bezi arkasında bulunan dört adet küçük beze verilen isim. |
Paratiroidektomi
Paratiroidlerin ameliyatla çıkartılması. |
Piyartroz
Eklem boşluğunda irin toplanmasıyla beliren eklem iltihabı. |
Paratrakeal
Nefes borusunun yanında yer alan. |
Paratroit hormon
Paratroit bezinden salgılanan, kalsiyumun bağırsaktan emilimini, böbreklerden atılmasını, kemiklerden serbest hale geçirilmesini ve hücreler arasındaki kalsiyum iyon konsantrasyonunu kontrol eden hormon. |
Paravertebral
Omurganın ( Vertebral Kolon ) yanında yer alan. |
Parazitemi
Kanda parazit bulunması. |
Parazitoloji
Başta protozoonlar ve yuvarlaksolucanlar olmak üzere asalaklarla ilgilenen bilim dalı. |
Parazitoz (asalak hastalığı)
Asalağın bulaşması sonucu ortaya çıkan hastalık. |
Parenkim
Organın kendine özel doku yapısı. |
Parenkima
Organlann kendilerine özgü işlevleri yerine getirecek biçimde özelleşmiş hücrelerini içeren doku- Organdan organa değişen bu özgül dokuya organlara destek sağlayan ve stroma denen bağdoku eşlik eder. |
Parenteral
İlaç veya serumların ağız yolu ile değil damar yolu, adele içi gibi yollarla verilmesi. |
Piyoperikardiyum
irinli perikardit sırasında perikart boşluğunda oluşan iltihap birikimi. |
Parenteral beslenme
Çeşitli patolojik nedenlerle doğal biçimde beslenmenin engellendiği ya da zorlaştığı durumlarda besleyici maddelerin başka yollardan verilmesi. |
Parestezi
Uyuşma, karıncalanma veya yanma hissi gibi duyusal bozukluklar. |
Parezi
Belirli bir kas grubunda istemli hareketin azalması. |
Parietal kemik
Kafatasının her iki yan tarafındaki kemiklere verilen isim. |
Parmak
El ve ayak uçlarım oluşturan boğumlu uzantı. |
Parmakpulpası
Yağ dokusu ve deri kıvrımlarından oluşan, parmak uçlarının alt yüzünde bulunan küçük çıkıntı. |
Parodontit
Diş çevresi dokulannda iltihaplanma. |
Plantar fasiit
Topuğun plantar (ayak tabanına ait) ve mediyal (merkezi bölgeye ait) yüzlerinde sık olarak ağrıya neden olan bir durum, erkeklerde daha sık görülür. Ayrıca bkz. Aşil tendiniti. |
Parodontopati
Paradontumun yapı ve işlevini bozan, korumasız bıraktığı dişin düşmesine yol açan hastalık. |
Parodontoz
Diş çevresi dokularının iltihaba bağlı olmayan yozlaş-masıyla ayırt edilen hastalık. |
Parodontum
Diş kökünün çevresini saran diş çevresi bağı. |
Paroksismal
Ani ve geçici krizler halinde gelen. |
Parosmi
Yanlış algılama biçiminde ortaya çıkan koku alma bozukluğu |
Parotidektomi
Parotis bezinin alındığı cerrahi girişim. |
Parotis (kulakaltı tükürük bezi)
Dışkulak yolunun altında, altçene köşesinin gerisindeki büyük tükürük bezi. |
Parotis bezi
Kulak altı tükrük bezi. |
Parsiyd tromboplastîn zamanı
Sodyum sitratlı kana, kalsiyum iyonu ve fosfolipit gibi etken maddenin eklenmesinden sonra pıhtı oluşumu için geçen zaman. |
Parsiyel
Bütününü kapsamayan, tam olmayan, kısmi. |
Partenogenez
Yumurtanın döllenme olmaksızın gelişerek yeni canlı meydana getirmesi. |
Psikosomatik hastalıklar
Vücudun çeşitli organ ya da sistemlerinde ruhsal etkilere bağlı olarak ortaya çıkan hastalıklar. |
Paryetal bölge (yankafa bölgesi)
Kafatasının tavanında simetrik olarak çift yanlı ara bölümü oluşturan anatomik bölge. |
Paryetal kemik (yankafa kemiği)
Kafatasının yan ve üstünün büyük bölümünü oluşturan, dörtgen biçimli kemik. |
Psöriyatik artrit
Bazen psöriyazisli hastaları etkileyen (%10'dan az hastada görülür) özel bir artrit tipi. Sıklıkla küçük eklemleri tutar ve ağrılı olabilir. |
Pulmoner arter
Akciğerin büyük besleyici arteri. |
Pnömoperikardiyum
Kalp dış zan (perikart) boşluğunda gaz bulunması. |
Poliarteritis nodoza (pan)
Nedeni bilinmeyen nadir bir vaskülit şekli, özellikle orta boy ve küçük arterlerin inflamasyonu söz konusudur ve bu arterlerin kan taşıdığı dokularda dolaşım bozulur. |
Retroperiton
Arka karın zarının iç yaprağı ile arka karın boşluğu arasındaki boşluk. |
Rabdomiyosarkom
Az ya da çok farklılaşmış ya da bütünüyle atipik çizgili kas hücrelerinden kaynaklanan ve ender rastlanan kötü huylu bir tümör. |
Radarterapi (kısadalga tedavisi)
Radar aygıtında kullanılanlara benzer 2GHz frekanslı çok kısa elektrik dalgalarının uygulanmasına dayanan elektrik tedavisi tekniği. |
Revaskülarizasyon
Yeniden damarlanma. |
Radyoaktif sular
Litrede en az 50 ünite Mache düzeyinde uranyum, radyum, radon, toryum, aktinyum gibi eser radyoaktif maddeler içeren madensuları. |
Riketsiyalar
Yüzyıl başında Ricketts ve Prowazek'in çalışmalarıyla ortaya çıkarılan mikroorganizma grubu. |
Renal arter
Böbrek arteri. |
Rinofarinks (burun-yutak)
Kafa tabanıyla yumuşak damak arasında yer alan yutağın üst bölümü; burun kanalının yutağa bağlandığı bölge. |
Respiratuvar sistem
Solunum sistemi. |
Rla (rahim içi araç)
Dolyolundan girilerek dölyatağı içine doğum kontrolü amacıyla yerleştirilen araç. |
Romatizmal hastalıklar
Tüm artrit ve romatizma tiplerini ifade eder |
Reaktif artrit
Sık rastlanan artrit şekillerinden biri. Eklemlerin yanısıra, tendonları ve dokuları da tutabilir. Reiter sendromu ya da Reiter hastalığı olarak da anılabilir ve Seronegatif artritler"" ya da ""Spondilartritler"" başlığı altında sınıflanan bir hastalık grubunda yer almaktadır. Romatoid artrit ve osteoartritten oldukça farklıdır. Sık rastlanan nedenleri cinsel yolla geçen hastalıklar, akut infeksiyöz diyare ve besin zehirlenmesidir. |
Romatoid artrit
Eklemlerin sık rastlanan bir inflamatuvar hastalığı. Çok değişken bir hastalıktır. Tutulan eklemlerin sayısı ve tipinin yanısıra, hastalığın şiddeti ve süresi de hastadan hastaya değişir. Ağır fiziksel özürlere en çok neden olan romatizmal hastalıktır ve kadınlarda 3 kat daha sık görülür. RA eklemi döşeyen zarda (sinoviyum) inflamasyona neden olur. İnflamasyon belirtileri osteoartrittekinden daha şiddetlidir ve tutulan eklemlerde ağır hasara yol açabilir. |
Retikülum hücreli sarkom (retikülosarkom)
Çoğunlukla lenf dokularından kaynaklanan kötü huylu tümör. |
Romatoidartrit
Vücuttaki tüm kemikler birbirlerine eklemlerle bağlıdır. Sayısı 327'yi bulan eklemlerde meydana gelen birtakım hastalıklar vardır.Osteoartrit süregen bir eklem hastalığı olup, eklem kıkırdağı ve komşu kemik dokularda bozulma ile karakterize eklem ağrısına ve tutukluğuna neden olan bir hastalıktır.
Belirtiler
Romatoid artrit (RA) geleneksel biçimde, bağışıklık sisteminin eklemlere saldırmasına yol açan kronik, enflamatuvar bir otoimmün bozukluk olarak tanımlanmıştır. Engelleyici ve ağrılı bir enflamatuvar durumdur, ağrı ve eklem aşınması sebebiyle önemli oranda hareket kaybına yol açabilir. Hastalık sıklıkla vücuttaki deri, kan damarları, kalp, akciğer ve kaslar gibi birçok eklem dışı dokuyu da etkilediği için sistemiktir. Multifaktöryel bir mekanizmayla ortaya çıktığı düşünülse de kesin nedeni ortaya konamamıştır.
Hastalık ilerledikçe; Kemik ağrıları belirginleşir. Eklem hareketleri kısıtlanır. Krepitasyon denilen eklem hareketi sırasında tıkırtı sesi gelir ve giderek eklem açılmaz olur. Parmaklarda en uç eklemlerde çıkıntılar oluşabilir. Bazı eklemlerde ise eklem bağları gevşeyerek eklem stabilitesi bozulur. Sırt ağrısı Bazen boyun ya da alt omurgada tutulum Osteofitlerin (kemik çıkıntıları) sinirlere baskısı sonucu uyuşma Kol ve bacaklarda güçsüzlük ve benzeri nörolojik sorunlara da yol açabilir.
Romatoid artrit hastalığının belirtileri eklemlerde iltihaplanma, şişme, harekette zorluk ve ağrıdır. Hastalık sürecinde gözlenen diğer belirtiler ise:
İştah kaybı
Ateş
Güç kaybı, yorgunluk
Kansızlık
Elleri kullanmada zorluk
Bazen deri altında doku yumruları
Hastaların 70inde hastalığın ilerleyişi yavaş olurken 10-15inde daha hızlı bir gidiş söz konusudur. En fazla etkilenen eklemlerse eller, ayaklar, dizler, omuzlar ve dirseklerdir.
Tanı
Doktorlar hastalığın teşhisini, belirtilere, hastaların tıbbi geçmişine, muayene sonuçlarına ve yapılan tahlillerin neticelerine göre koyar. Romatoid artrit teşhisi koymada dikkat edilen yedi nokta vardır:
1. Sabah sertliğinin olması; hastalar uyandıktan sonraki en az bir saat boyunca ellerini rahatça kullanamazlar. Hastalara sabahları avuçlarını yumruk yapıp yapamadıkları sorulur.
2. Üç ya da daha fazla eklem bölgesinde aynı zamanlı artrit eklem iltihabı
3. El eklemlerinde artrit
4. Artritin görüldüğü eklemlerin vücudun her iki tarafında da simetrik olması
Bu dört kriterin en az 6 hafta boyunca devam etmesi gerekmektedir.
Ayrıca
5. Doku yumruları
6. Kan tahlillerinde RF romatid faktör bulunması
7. Röntgende eklemlerde değişikliklerin gözlenmesi
Bu yedi kriterden en az dört tanesinin var olması durumunda romatoid artrit teşhisi konabilir.
Tedavi
Hastalığın oluşma biçimi yeterince aydınlanamadığından nedene yönelik bir tedavisi yoktur. Ancak gidiş romatoid artrit kadar alevli değildir. Hastalara egzersiz, parafin banyoları, fizyoterapi, destek araçlar, ilaç tedavileri ve gerekirse cerrahi girişim gibi tedaviler uygulanır.
Öneriler
Aşırı kilolarınızdan kurtulunuz
Fazla ayakta kalmayınız
Bağdaş kurmayınız
Çömelmeyiniz
Risk taşıyorsanız ortopedik ayakkabı tercih ediniz |
Röntgen ışınları (x ışınları)
Çıplak gözle görülemeyen, 10 İle 0,1 Â dalgaboyu arasında yer alan elektromagnetik ışınlar. |
Saç ve sakal ağarması
Yaş ilerledikçe saça ve sakala rengini veren maddenin yapımı azalır, bir süre sonra da tamamen kesilir. Kumral ve kızıl saçlar, daha erken beyazlaşır. Genç yaşlarda görülen beyazlaşmalar ise, ırsidir. Tedavisi yoktur. |
Saçların kepeklenmesi
Kafatası derisi üzerinde meydana gelen gevşek pul şeklindeki kabuklara kepek denir. Kuru ve yağlı olmak üzere iki çeşidi vardır. Yağlı sarımtırak görünüşteki kepeklenmeye, tıp dilinde sebore denir.Nedeni, derinin en üst kısmında bulunan tabakanın, ürettiği fazla parçalardır. Bunlar, çoğunlukla saçlar tarandığı zaman dökülür.Tedavinin ilk şartı; temizlik ve fazla miktarda unlu şeyler yememektir. |
Safen toplardamarı
Bacağın büyük ve küçük iki yüzeysel ana toplardamarı. |
Sezaryen ameliyatı
Karın ön duvarı ve dölyatağı duvarında açılan bir kesiy-le bebeğin ve etene, göbek kordonu, amniyon zan gibi eklerinin çıkarılmasına dayanan cerrahi girişim. |
Safra taşları
Safra koyulaşması sonucu meydana gelen taşlara halk arasında safra taşı, tıp dilinde ise kolelitiasis denir. Yapılarında kolestrin bulunur.Bazı safra taşları, rahatsızlık vermez. Bazıları da safra kanalını tıkar. Çok şiddetli, batıcı bir ağrı, bulantı ve kusma yapar. Hasta yerinde duramaz olur. Bu olayların hepsine birden safra kesesi krizi denir.Düşmeyen veya alınmayan safra taşları, safra kesesinin iltihaplanmasına da neden olur. Safra taşlarının neden olduğu rahatsızlıkları gidermek için doktor müdahalesi gerekir. |
Safra tuzları
Safra kesesinden ince bağırsağa salgılanan ve yağların misellere (küçük partiküller) dönüşümünü sağlayan biyokimyasal maddeler. |
Solunum kasları
Kasılıp gevşeyerek göğüs kafesinde hacim değişikliğini, böylece havanın akciğerlere giriş-çıkışını sağlayan kaslar. |
Sıcak çarpması
Çevredeki sıcaklığın aşın düzeye çıkması ve vücudun ısı kaybı süreçlerinin bozulması nedeniyle gelişen hastalıklı durum. |
Sık sık idrara gitme
Günde 4 veya 6 kez idrara gitmek normal sayılır. Bu sayı, içilen su miktarına göre değişir. Toplam idrar miktarı, 8 su bardağı kadardır. Bu miktarda ve idrara gitme sayısında fazlalık olduğu zaman gençlerde şeker hastalığı, ihtiyarlarda böbrek hastalığı veya prostat büyümesi düşünülebilir. |
Sıkı sargı
Deriye ve alttaki organlara baskı yapmak için kullanılan sargı. |
Sakkaraz (invertaz)
Sakkarozun bağırsaktaki sindiriminde rol oynayan enzim. |
Sakkaroz
Şekerkamışı ya da şeker pancarından elde edilen sıradan şeker. |
Sigara
Sigara, kağıda sarılmış tütün içeren ve genellikle 85-100 mm uzunluk ve 4-8 mm genişliklerinde üretilen keyif verici madde. Öfori etkisi için içilen sigara bir süre sonra fiziksel bağımlılık ortaya çıkarır.
Sigara içindeki nikotin'in bağlandığı doğuştan vicutta olan nikotinik reseptörler sigara içildikçe artar ve zamanla bunları rahatlatmak için içilen miktarda artmaya başlar. Sigara bırakılınca bu reseptörler rahatsız olur ve bir süre yoksunluk sendromu belirtileri görülür. Ancak zaman ile bu reseptörlerin sayısı azalmaya başlar ve yoksunluk sendromu belirtileri azalır.
Sigara'nın kullanan kişiye ve çevresine verdiği zarar bir çok kanıtla sabittir. Ancak fiziksel bağımlılık bırakmayı zorlaştırır. Yardımcı yöntemler olsa da en etkili bırakma yöntemi kişinin birden bire iradesi ile sigarayı terk etmesidir.
Sigaranın içerisindeki zehirli maddeler |
Siliyer (kirpiksi) arter
Göz atardamarının kollarına verilen ad. |
Sara
Bir çeşit sinir hastalığıdır. Nedeni beynin çalışmasında görülen bir anormalliktir. Tıp dilinde epilepsi denir. Grand mal ve petit mal olmak üzere iki çeşidi vardır. |
Sarcoptes scabiei
Uyuz hastalığının etkeni olan akar. |
Sargı
Travmaya uğramış ya da iltİhabi lezyonlar oluşmuş vücut bölgelerinin dış etkenlerden korunması ya da sabit-leştirilmesi amacıyla kapatılmasında kullanılan bez. |
Sarhoşluk
Aşın içkiyle alınan etil alkolün vücutta yol açtığı akut zehirlenme durumu. |
Sinartroz
Kemiklerin eklem yüzeyleri arasına kıkırdak dokusunun (sinkondroz eklemlerde olduğu gibi) ya da lifsi bağdokunun (sütür ve simfizlerde olduğu gibi) girdiği eklem tipi. |
Sarılık
Safranın kana karışıp, bütün dokuları hatta göz aklarını bile sarıya boyaması ile ortaya çıkan bir hastalık belirtisidir. Tıp dilinde ikter denilen sarılığın üç çeşidi vardır. |
Sarılık (ikter)
Kandaki bilirubin düzeyinin yükselmesine bağlı olarak mukoza ve derinin sararması. |
Sarkoidoz
Başlıca iki tipi vardır: Akut, nisbeten iyi huylu olan sarkoidoz ani başlar ve genellikle ateş, ciltte inflamasyon ve poliartrit ya da poliartraljiyle karakterizedir; kronik sarkoidoz ise daha nadir bir şeklidir ve tipik olarak daha yavaş başlar, ilerleyicidir ve sonuçları değişiktir, örneğin, akciğerlerin girişindeki lenf nodları büyür. |
Sarkolemma
Kas telini saran zar. |
Sindirim sistemi kanamaları
Gerçekleşme yerine göre üst, alt ve tüm sindirim sisteminin kanamaları olarak nitelenen kanamalar. |
Spondilartrit
Ankilozan spondilit gibi Seronegatif""leri tanımlayan daha kesin ve betimleyici bir kelimedir. Ayrıca spondartropati, spondilartrit, spondilartropati ve spondiloartropati olarak da bilinir. Bkz. Seronegatif. |
Sarkom
Yağ dokusu, bağ dokusu, kıkırdak, kemik, lenf ve kas damarları, düz ve çizgili kaslar, |
Spondilartroz
Omurganın tamamı boyunca ya da yalnızca bazı bölgelerinde artrozunf*) bulunduğunu belirtmek için kullanılan terim. |
Sarkoplazmik retikulum
Çizgili kas lifinin endoplazmik retikulumdan (sitoplaz-ma içi zarsı ağyapı) gelişen kesecikler ağı. |
Sartoryus kası (terzi kası)
Uyluğun ön bölümünde yer alan çizgili kas. |
Savunma mekanizmaları
İmmünolojide, vücudun bakteri, virüs, organik madde gibi yabancı etkenlerin saldırısından korunmak için harekete geçirdiği süreçler. |
Scarpa üçgeni
Kasık bağı (Ügamentum inguinale), sartoryus(*) kası ve uzun uzaklaştırıcı kas (adduktor longus) arasındaki, içinden uyluk atar ve toplar damarının geçtiği ve uyluğun Ön üst bölümünde yer alan anatomik bölge. |
Sinirsel ağrılar
Bu çeşit ağrılar, genelikle küt ağrı şeklindedir. Vücudun her yerinde hissedilebilir. Ama, çoğunlukla kalp çevresindeki ağrılardan şikayet edilir. Bazı kimseler de başlarını tıpkı bir çember gibi sıkan baş ağrılarından şikayet ederler. İşte bu çeşit ağrılar, bedeni bir arızadan kaynaklanmıyorsa, sinirsel ağrılardır. |
Schultz-charlton testi
Kızılın tanısına kesinlik kazandıran test. |
Sedimantasyon (alyuvar çökme hızı)
Deneysel ortamda pıhtılaşmaz hale getirilmiş bir miktar kandaki alyuvarlarının dibe çökme hızı. |
Sirkumdüksiyon (dairesel hareket)
Kol ya da bacak gibi bir organın, tepesi eklem noktasında ve tabanı organın serbest ucunda kalmak üzere havada bir koni çizme hareketi |
Siroz karnen
Karaciğerde siroz zemininde gelişen kötü huylu tümör. |
Steroit hormonlar
Progesteron ve östrojen gibi dişilik hormonlan, testosteron ve dihidrotestosteron gibi erkeklik hormonlan ve kortizon gibi böbreküstü bezi kabuğu hormonlarını içeren hormon sınıfı. |
Semblefaron
bulbar ve palpebral konjonktivanın birbirine yapışması |
Stimulus (uyaran, uyan)
Herhangi bir canlı nesnede (hücre, doku, organizma) etki yaratan ya da tepkiye yol açan ortam değişikliği |
Sisterna (sarnıç)
Dolaşan sıvıların döküldüğü ve içinde toplandığı farklı anatomik yapılara verilen ortak ad. |
Septik artrit
Eklemin mikrobik iltihaplanması. Çoğunlukla nedeni bakteriyel infeksiyonlardır ve romatoid artritin bir komplikasyonu olabilir. Bununla birlikte, diğer artrit tipleri de bireyi septik artrite yatkın hale getirebilir. Semptomlar akut ağrı ve şişlik olabilir, çoğunlukla tek bir eklemi etkiler ama aynı anda bir kaç eklem de tutulabilir. Pnömoni (zatürree) veya cilt infeksiyonu da bu hastalığın özelliğidir. Genel olarak erkeklerde daha fazla görülür. |
Subkarinal
Karinanın altında. (Karina: Trakea'nın ikiye ayrıldığı yere verilen isim) |
Skalen kaslar
Boynun yan bölgesinde yer alan çizgili kaslar. |
Süppozituvar (fitil)
ilaçların anüsten vücuda verilmesi için kullanılan pre-parat türü. |
Skarifîkasyon
Tedavi ya da aşılamada olduğu gibi hastalıkları önleme amacıyla derinin en yüzeysel bölgelerinde küçük bir yara açılması. |
Seröz zar
Bazı iç organlan örten, parlak görünümlü, gri-pembe ya da parlak beyaz renkte, damarlı, esnek ve ince zar. |
Süspansuvar
Erbezi ve epididimin iltihaplı hastalıklarında (epididi-mit, orşit, varikosel) erbezi torbasını tutmak için kullanılan gereç. |
Süt kabukları
Bazı süt çocuklarında, besinler başta olmak üzere deği-Şik maddelere karşı (örneğin süt yağlan) ortaya çıkan aşın duyarlılığın ya da alerjinin belirtisi olarak, deride görülen oluşum. |
Sklerozanlar
Genişlemiş toplardamarları tıkamak amacıyla enjekte edilen, tahriş edici etkili kimyasal maddeler. |
Şahdamarı
Boyun ve baş bölgesine kan taşıyan büyük atardamar. |
Şarbon
Halk arasında karakabarcık da denilen bu hastalık daha çok kasap, çiftçi veya veterinerlerde görülen ve hayvanlardan, insanlara geçen mikrobik bir hastalıktır. Daha çok yüz, boyun veya kolda bir çıban çıkıp daha sonra patlar. Etrafında da siyah bir kabuk meydana gelir. Öldürücü bir hastalık olduğu için vakit kaybetmeden doktora başvurmak gerekir. |
Şigellozun laboratuvar tanısı
Shigella grubundan çeşitli bakterilerin oluşturduğu hastalıkların tanısına yardımcı olan laboratuvar verileri. |
Şarbon basili
Şarbon ya da antraks denen hastalığın etkeni olan bakteri. |
Şilomikronlar
Çok küçük (yaklaşık l mikron çaplı) trigliserit, kolesterol ve fosfolipit damlacıklarından oluşan Hpoproteinler; |
Şilöz damatlar
Bağırsak kanalının lenf damarları. |
Tıbbi müstahzar
Sağlık yetkililerinin izin verdiği kuruluşlarda üretilen, bileşimi önceden saptanmış ilaç ürünleri. |
Takata-ara testi
Kan plazması ya da beyin-omurilik sıvısında albümin ile globülin arasındaki oran değişikliklerini İncelemeye yönelik test. |
Tam idrar tahlili
îdrar sedimentinin fiziksel, kimyasal ve mikroskopik özelliklerinin incelemesi. |
Timpanik parasentez
Kulak zarının keskin bir cerrahi gereç yardımıyla çizilmesi. |
Tansiyon
arteriyel hipertansiyon; arteriyel hipotansiyon |
Tarama
Bir toplulukta epidemiyolojik araştırma amacıyla ya da erken tanı koyup zamanında etkili tedaviye başlamak için, belirli bir hastalığa tutulmuş kişilerin sistemli olarak araştırılması. |
Taşiaritmi
Kalp atımlarının mutlak düzensizliğiyle ortaya çıkan kalp ritim bozukluğu. |
Taşikardi
Hızlı kalp atışı |
Tatlandırıcılar
Şekerli tat veren maddeler. |
Tavukkarası
Az aydınlık yerlerde, görememek şeklinde ortaya çıkan bir çeşit göz hastalığıdır. |
Tekrar bölgesi*
Tekli, ikili veya daha fazla DNA nükleotid dizinlerinin peşpeşe tekrarlarının bulunduğu bölge (Ör. CAG tekrar bölgesi: .....CAGCAGCAGCAGCAGCAG...................) |
Telekardiofon
Kalp seslerini hastadan uzakta dinleten alet. |
Telekardiyografi
Göğüs kafesinin ön-arka düzlemde radyolojik olarak incelenmesi. |
Trokar
Saplı, ucu keskin bir çubuk ile daha kısa metal bir kılıftan oluşan, çeşitli boylardaki büyüklükte cerrahi alet. |
Temporal arterit
Aynı zamanda serebral arterit, kraniyal arterit, dev hücreli arterit ve bazen de granülomatöz arterit olarak da adlandırılır. Kafadaki kan damarlarının (arterlerin) ağrılı inflamasyonu söz konusudur; şakaklar genellikle dokunmakla hassastır ve baş ağrıları sıktır. Polimiyalji romatika (PMR) ile de sık görülür. Nedeni bilinmeyen bir vaskülit formudur, özellikle 50 yaş üzerindeki kişileri etkiler ve kadınlarda daha sık görülür. |
Temporal kemik (şakak kemiği)
Artkafa (oksipital), yankafa (paryetal) ve sfenoit kemikler arasında yer alan çift ve simetrik kafatası kemiği; üç değişik bölümün kaynaşmasından oluştuğundan çok düzensiz bir biçimi vardır. |
Tromboendoarteriyektomi
Atardamar içindeki pıhtıya bağlı hastalıklarda uygulanan cerrahi girişim. |
Toplardamar (ven)
Çevre dokulardan kalbe kan taşıyan damarları tanımlayan terim. |
Total kızamıkçık antikorları
Kızamıkçık virüsüne karşı oluşan antikorlar. |
Tpn (total parenteral nutrıtıon) uygulaması
Damardan besleme şeklidir. Şeker, protein, yağ, mineraller ve vitamin içerir. |
Transaminazlar
Bir aminoasitteki amin grubunun bir keto asite aktarılarak başka bir aminoasit oluşturulması tepkimesinde rol oynayan enzimler. |
Uyarılma
Bir uyarının etkisinden sonra harekete geçen hücre, doku ya da organizmanın durumu. |
UYKU BOZUKLUKLARI
UYKU BOZUKLUKLARI |
Uyku varsanısı
Uyku Öncesindeki uyuklama durumu |
Uyuma yönelik davranışlar
Fiziksel ve sosyal çevre koşullannın değişmesine kişinin uygun bir yanıt vermesini sağlayan tüm davranışlar. |
Uluslararası birim (ıu, biyolojik ünite)
Bİr maddenin biyolojik yöntemlerle ölçülen, farmakolojik olarak etkin miktan. |
Unipolar
Tek kutuplu olma durumu.Bazı sinir hücreleri yanlız tek bir uzantıya sahip olabilir (unipolar sinir hücresi). |
Uveoparotidit (uveoparotit)
Uvea(*) ile parotiste (kulakaltı tükürük bezi) yerleşen kronik granülomatoz iltihap. |
Uyuşturucular
Merkez sinir sistemi üzerinde etki gösteren çeşitli yapıdaki doğal ya da yapay maddelerin ortak adı. |
Üreter (idrar borusu)
Böbrek havuzunu idrar kesesine bağlayan 25-30 cm uzunluğunda tüp biçimli kanal. |
Viral artrit
Viral artritin nedeni kızamıkçık, kabakulak, su çiçeği, çiçek gibi bazı çocukluk çağı hastalıkları olabildiği gibi, tifo ve infeksiyöz hepatit de olabilir. (Bu hastalıklar ile grip gibi kol-bacak ağrısı ya da eklem ağrısına neden olan diğer viral infeksiyonlar ayrı tutulmalıdır). Tanımlanamayan virüslerin neden olduğu infeksiyonlar cilt döküntüsü, ateş ve geçici eklem rahatsızlıklarının olduğu bir sendroma neden olabilirler. |
Vajinal akıntılar
Dölyolu salgılannın artışıyla belirlenen patolojik durum. |
Vejetaryenlik
Et yemeden, yalnızca bitkisel besinlere dayalı olarak beslenme. |
Vektokardiyografi
Kalbin elektriksel etkinliğini inceleme yöntemi. |
Varikosel
Erkeklerde spermatik kordon venlerinin genişlemesi sonucu torbalar içersinde varis oluşumu. |
Variolasyon
Çiçek hastalığına karşı yapılan bağışıklama |
Varis
Damarların büyümesi ve şişmesine varis denir. Çoğunlukla bacağın alt kısımlarında görülür. Nedeni ayakta fazla durmak, şişmanlık, kan damarlarındaki kapakların düzensiz çalışması veya jartiyer kullanmaktır.Belirtileri, deri yüzeyindeki damarlar eğri, büğrü olup şişerler. Deri rengini kaybeder. Akşam saatlerinde de ayak bilekleri şişebilir. Banyodan sonra, aybaşı halinde, sıcak havalarda veya uzun süre ayakta kaldıktan sonra, yorgunluk, bacaklarda ağrı, karıncalanma ve dolgunluk hissedilir. |
VARİS
Normalde atar damarlar tarafından hücrelere kadar taşınan oksijenli kan, kullanıldıktan sonra ven adı verilen toplar damarlar tarafından kalbe taşınır. Her organın kendine ait, kirli kanı taşıyan bir toplar damarı bulunur. Hepsinde olmasa da genelde bu damarlarda kanı kalbe doğru yönlendiren ve geri kaçmasını engelleyen kapakları var.
Vücudun tüm yükünü taşıyan bacaklardır. Kanın yerçekimine karşı ayak parmaklarından başlayarak yukarı doğru kalbe geri dönmesi, bir nehirin tersine akması kadar zor. Atardamarlarda kanı pompalayan kalptir. Bu görevi bacaklarda kas pompası adını verdiğimiz baldır adeleleri üstlenir. Özellikle dizaltındaki baldır adeleleri yürürken kasılarak kirli kanın büyük kısmını taşıyan kaslar arasındaki iç toplar damarları sıkıştırarak kanın kalbe doğru ilerlemesini sağlarken, kapaklarda kanın geri kaçmasını engeller.
Tıpta kronik venöz yetmezlik adı verilen varisler (özellikle bacaklarda) bu mekanizmanın bozulması sonucunda toplar damarların belirginleşerek, genişlemesi ve kıvrımlaşmasıdır.
Varisler tedavi edilmezse başka sorunlara yol açar mı?
Varis tedavi edilmezse ciltte çeşitli ödemlere sebep olabilir. İlerleyen varis kan dolaşımında da önemli problemlere yol açabilir. Bu yüzden varislerin ilerlemesine engel olmak gerekir.
GÖRÜLME SIKLIĞI NEDİR?
Türkiye’de bu konuda bir rakam yok. ABD’de varis sıklığı yüzde 27 olarak bildiriliyor. Sadece varis yaralarının tedavisi için bu yılda 1 milyar dolar dolayında para harcanıyor.
AİLESEL YATKINLIKTAN SÖZETMEK MÜMKÜN MÜ?
Ailesel yatkınlık varisin en önemli nedeni. Ayakta fazla kalmanın yanında hareketsiz uzun süreli oturmayı gerektiren işler de varise neden olabilir. Bunun yanında şişmanlık ve yaşlılık da risk faktörleri arasındadır. Hamilelik sırasında aşırı kilo alımı ve hormonal değişiklikler de varisin oluşmasında etkilidir.
KADINLARDA DAHA SIK GÖRÜLMESİNİN DENENİ NEDİR?
Kadınlarda daha sık rastlanmasının nedeni hormonal etkenlerin yanında, gebelikler ve uzun süre kullanılan doğum kontrol ilaçlarıdır.
VARİS SORUNU İÇİN NELER YAPMALI?
Uzun süre ayakta durmayı ya da oturmayı gerektiren işlerde çalışan kişilerin (özellikle kadınların), fırsat buldukları her an ayaklarını yukarı kaldırarak dolaşımlarını rahatlatmaları önerilir. Bunu yapamadıkları zamanlarda ise ayaklarını ileri-geri hareket ettirerek baldır kaslarını çalıştırmaları gerekir.
Özellikle yürüyüş ve yüzme gibi sporlar varislerin gelişimini önlemede önemli bir role sahiptir.
Her fırsatta bacaklarınızı kalp seviyesinin üzerinde olacak şekilde uzatıp dinlenmeye gayret edin. Mümkün olduğunca hareketli bir yaşam tarzını benimseyin.
KAÇINMALARI GEREKEN DAVRANIŞLAR?
Varisten korunmak için uzun süre hareketsiz oturmaktan ve ayakta kalmaktan kaçınmak, düzenli olarak egzersiz yapmak, kilo almamaya dikkat etmek ve sigara, alkol tüketimini azaltmak gerekir.
Çok sıcak suyla banyo yapmak da varislerin ilerlemesini hızlandırır. Bu nedenle kaplıca, sauna gibi sıcak ortamlardan uzak durmak büyük önem taşır.
Dar pantolonlar da zararlıdır.
Baldır kaslarını çalıştırdığı için yüzmek iyi gelir. Ancak sabah ve akşam saatleri tercih edilmeli, sıcak kum ve güneşten uzak durulmalıdır.
Her akşam yatmadan önce bacaklara soğuk suyla yapılan duş masajı ve sırtüstü yatar vaziyette bisiklet çevirme egzersizi ertesi gün için rahatlık sağlar. Ayrıca yatağın ayak kısmını mümkünse yüksektmek gerekir.
TEDAVİ NASIL YAPILIR?
Varis tedavisinde yıllardır uygulanan varis çorapları güncelliğini hala yitirmedi. Ailesinde varis bulunan ya da yukarıda belirtilen risk faktörlerini taşıyan kişilerin en azından koruyucu düzeyde, düşük basınçlı varis çorabını günlük yaşamlarında kullanmaları tavsiye edilir. (Sabah yataktan kalkmadan, ayaklar yukarı kaldırılarak dinlendirilmeli ve bu konumdayken çoraplar giyilmeli. Ancak yatarken çıkarılmalı.)
Varis tedavisinde çok değişik yöntemler var. Artık yara oluşmuş olgularda tedavi çok komplekstir. Hangi yöntem uygulanırsa uygulansın, yeniden varis oluşumu özellikle ailesel yatkınlık olan hastalarda sözkonusudur.
Son yıllarda lazer yöntemi ile varis tedavisinde büyük gelişmeler kaydediliyor.
|
Varis ülseri
Daha çok, bacağın alt kısmında görülen yuvarlak bir yaradır. Nedeni, varisli yerde meydana gelen herhangi bir yaralanmadır. Hastalık bacağın alt kısmında, bileğe yakın bir yerde yuvarlak bir yara olarak ortaya çıkar. Ayak bileği şişer, deri esmerleşir ve bazen de ağrı hissedilir. Doktor tedavisi şarttır. |
Varis ülseri
Varisli kişilerde bacak derisinde ortaya çıkabilen madde kaybı. |
Variyoloit
Çiçek hastalığının özel bir biçimi. Klinik olarak son derece hafif seyrer. |
Volhard testi
Böbreğin idran yoğunlaştırma düzeyini değerlendirmeye yarayan böbrek fonksiyon testi. |
Varol köprüsü (pons)
Soğanilik ile mezensefalon arasındaki beyin bölümü. |
Varsanı (halüsinasyon)
Gerçek ortamda belirli bir duyuma neden olabilecek hiçbir uyan yokken, kişinin bunu duyumsadığına inanması. |
Varus
Bir organın ya da organ bölümünün anormal biçimde içeri bükülmesiyle ortaya çıkan durumu belirtmek için kullanılan terim. |
Varus deformitesi
Bir organın iskeletinde birbirini izleyen iki bölümden alttakinin içe doğru bükülmesiyle ortaya çıkan ve organın uzun ekseninde bu yönde sapmalara yol açan patolojik durum. |
Varyasyon
Bir türün bireylerindeki aynı karakterin farklı şekilleri, değişiklik, çeşitlilik. |
Vaskular sistem
Ksilem ve floemden oluşan bitki dokularında, ksilem tarafından su ve suda erimiş maddelerin, floem tarafından fotosentez ürünlerinin taşınmasını sağlayan iletim sistemi. |
Vaskülarizasyon
Vücudun belirli bir bölümüne kan akımını sağlayan damarların tümünü belirten terim. |
Wrisberg ara siniri
VII. kafa çiftinin (yüz siniri) bir dalı. |
Yara
Mekanik etkenlerle deride ya da vücudun yumuşak dokularında sürekliliğin bir süre için bozulması. |
Yaralar
Herhangi bir kaza sonucu deride meydana gelen yarılma, kesilme, ezilme veya parçalanmalara yara denir. Birçok çeşidi vardır. Ateşli silahlar, batıcı veya delici aletler, yakıcı maddeler veya hayvan ısırmaları sonucu meydana gelen yaraların, hiç vakit kaybetmeden tedavi edilmesi gerekir.Yaralar, temizlik şartlarına uyulmayıp da, mikrop kapacak olursa, yara yerinde şişme, kızarma, ateş ve ağrı görülür. Bu da, yaranın iltihaplandığına işarettir. Bu durumdaki yaralar, gereği gibi tedavi edilmeyecek olursa, yaradan dağılan mikroplar vücudun diğer tarflarına da yayılıp çok tehlikeli hastalıkara yol açabilir.Yaralanmalarda yapılacak ilk iş; akan kanı durdurmaktır. Kanı durdurmak için, kanayan yerin üstüne gaz bezi veya temiz bir bez parçası konup, iyice bastırılır. Kan bir süre sonra durur. Kanama durduktan sonra bez kaldırılır, yaranın üzerine bir parça tentürdiyot sürülüp, yara temiz bir gaz bezi ile sarılır.Kan fışkırarak akıyorsa, yaranın üzerine gaz bezi yea temiz bir bez parçası bağlandıktan sonra, kanayan yere bastırılır. Sonra ipin uçları, bir parça çubuğa bağlanıp, döndürüle döndürüle iyice sıkılaşması sağlanır. Ve hiç vakit kaybetmeden hastaneye götürülür. |
Yardımcı ve baskılayıcı t lenfositleri
B lenfositlerinin antikor yapımını kontrol etmesini sağlayan lenfosit grubu (bak. akyuvarlar). |
Yargı
Zekânın belirleyici öğelerinden biri. |
Yarım daire kanatları
Içkulakta yer alan denge organları. |
Yağlar
Yağ asidlerinden oluşan bir grup organik bileşik. Yağlar doymuş ya da doymamıştır. |
Yassısolucanlar
En basit yapılı solucan türlerini içeren geniş omurgasız hayvan grubu. |
Yalancı eklem (psödoartroz)
Bir kemik kırığının kaynamasını sağlayan kallus oluşumunun yetersizliği nedeniyle kırık uçlarının arasının lif-si bağdokuyla dolması sonucunda kemiğin bu bölgesinde normalde bulunmayan bir hareketliliğin ortaya çıkması. |
Yaşlılık Hastalıkları
YAŞLANMA VE SAĞLIK
Dünyada 65 yaş ve üzerindeki insanların sayısı hızla artmaktadır. Son yıllarda tıbbın gelişmesi, bireyin kendine ve yaşamına daha fazla değer vermesiyle birlikte ortalama insan ömrü uzamıştır. Ülkemizde yaşlı nüfusun toplumdaki oranı yaklaşık % 4.5 iken 2030’larda bu oranın %6 olması beklenmektedir. Yaşlılık, yaşam sürecinin; çocukluk, gençlik, erişkinlik gibi doğal bir çağıdır. Yaşlılık dönemi üçe ayrılır:
Genç yaşlılar (65-74 yaş)
Orta yaşlılar (75-84)
İleri derecede yaşlılar (85 yaş ve üzeri)
Yaşlanma; zamanın geçişine bağlı olarak, bireyde görülen anatomik ve fizyolojik değişiklikleri tanımlar. Yaşlanma çok erken dönemlerde, 17-18 yaşlarında başlar. Yaklaşık 35-40’lı yaşlardan itibaren vücutta iş gören hücre grubunda kayıplar başlar. Zaman içinde devam eden bu hücre kayıplarına bağlı olarak hücrelerin yaptığı görevlerde aksamalar görülür.80’li yaşlardan sonra vücut bu kayıplara karşı iç dengesini koruyamaz ve bunun ilerlemesiyle ölüm ortaya çıkar.
Yaşlanmaya bağlı olarak fiziksel aktivitede bazı değişiklikler görülür. Genel olarak kas dokusunda bir azalma olur. Kadınlarda özellikle menopozdan sonraki dönemde yoğun bir şekilde kemik kayıpları ortaya çıkar. Bu kayıplara bağlı olarak boy kısalmaları, omurlarda çökmeler, hatta kırıklar olabilir.
Yaşlanmayla birlikte zihinsel değişiklikler de ortaya çıkar. Algılamada ve yaratıcı yeteneklerde yaşlanmayla birlikte bir azalma, dikkatsizlik ve düşünme hızında yavaşlama görülebilir. Öğrenme yeteneğindeki azalmaya, hareketlerdeki yavaşlama da eşlik edebilir. Yaşlılarda daha önce edinilen bilgiler sağlam kalır ve yeni öğrenilen bilgiler çabuk unutulur.
Demans (bunama) sıklıkla yaşlılarda görülen bir rahatsızlıktır. Hastanın bilinci yerinde olmasına rağmen hafızada zayıflama ve bazı zihinsel yetilerde azalma olur. Kişi çevresinde olanlara ilgisini yitirmeye başlar. Yeni bilgiler öğrenmede ve bunları hatırlamada, konuşma sırasında doğru kelimeleri bulmada, günlük yaşantıya ait sorunları çözmede yavaşlama zamanla belirginleşir. Bellekte zayıflama öncelikle telefon numaralarını, isimleri, yaşanan günlük olayları tam olarak hatırlayamama şeklindedir. Dikkat kolayca dağılır. Çevreyle kurulan ilişkiler sınırlanmaya başlar. Sosyal yetersizlik belirginleştikçe yalnızlık derinleşir. Kişi huzursuz ve kederlidir. Daha kırılgan, öfkeli ya da şüpheci olabilir. Zamanla geçmişe ait anılar da silinmeye başlayabilir.
Alzheimer hastalığı, yaşlılıkla beraber ortaya çıkan ve başta unutkanlık olmak üzere çeşitli zihinsel ve davranışsal bozukluklara yol açan ilerleyici bir beyin hastalığıdır. 65 yaşın üzerinde yaklaşık her 10 kişiden birinde; 85 yaşın üzerinde ise yaklaşık her iki kişiden birinde görülür.
Yaşlılıkta; tansiyon yüksekliği, damar sertliği, şeker hastalığı gibi kronik hastalıklar zihinsel faaliyetlerde azalmaya yol açar. Yaşlılıkla birlikte ruhsal durumda oluşabilecek bir çöküntü, depresyon zihinsel fonksiyonları olumsuz yönde etkileyebilir. Özellikle fizik aktivitesi az olan, sosyal yaşam içerisine girmeyen kişilerde, sigara ve alkol kullananlarda yaşlılıkta zihinsel faaliyetlerde azalma görülür. Boş vakitlerde bulmaca çözmek, okumak, çevrede olup bitenlerle ilgilenmek, toplumun bir parçası olduğunu hissetmek ve hissettirmek, beden egzersizlerine önem vermek yaşa bağlı bu olumsuz etkilere karşı zihinsel fonksiyonların korunmasında etkili olabilecek önlemler arasında yer alır.
Yaşlılıkta zihinsel değişikliklere paralel olarak, kişilikte de bazı değişiklikler oluşabilir. Yeni durumlara uyum sağlayabilme, yeni düşünceleri kabul etmede güçlük yaşanabilir. Çevreye karşı daha az ilgili, kendi bedenine ve kendine karşı daha ilgili olup, ilişkilerde daha derin ve seçici olabilirler. Yeniliklerden ürkebilirler ve eski yaşamlarını özlerler. Sağlıklarına aşırı önem verirler. Aşırı tutumluluk, kişisel eşyalarına karşı bağımlılık gelişebilir.
Yaşlılık döneminde özellikle depressif belirtiler görülebilir. Yaşlılık; fiziksel sağlığın, arkadaşların ve sosyal konum gibi bir takım kayıpların olduğu bir dönemdir. Bütün bu kayıplar birleştiği zaman kişide depresif belirtiler ortaya çıkabilir.
İleri yaşlarda gözlenen anksiyete kişinin yaşamakta olduğu başka bir fiziksel ya da ruhsal bozukluğa bağlı olarak da ortaya çıkabilir. Yaşlanmaya bağlı fiziksel yetersizlikler ile çevrenin yardımına gereksinim duymak, sosyal konumun sınırlanarak daha izole yaşama zorunluluğu, tedaviye az yanıt veren hastalıkların ortaya çıkması, sevilen bir kişinin kaybı ya da kayıp tehdidi anksiyeteye neden olur. Günlük yaşantısına egemen hale gelen anksiyete, kişinin yaşam kalitesini düşürür.
Yaşlılığa kişi gençken hazırlanmalıdır! Ailede damar sertliği, tansiyon yüksekliği, şişmanlık ve şeker hastalığı varsa, kişi çok daha erken yaşlarda sağlıklı bir beslenme tarzı oluşturmalı ve buna ileriki yıllarda da devam etmelidir. Yaşlanmayla koku ve tat alma duyularında azalma olur. Çene kemiklerinde ve dişlerde olan değişiklikler de çiğneme fonksiyonunu bozar. Böylelikle kötü beslenmeye doğru bir yöneliş olur.
“Akdeniz tipi beslenme” denilen sebze, salata, meyve, zeytinyağı ağırlıklı ve mümkün olduğunca kırmızı etten uzak bir beslenme, kalp damar hastalıklarının oluşumunu belirgin şekilde azaltır. Önemli olan değişik besinlerden yararlanabilmek ve mümkün olduğu kadar kilo almamaktır.
+ |
Yumurtalık hormonları
Yumurtalıklarda üretilen steroit yapısındaki üç hormon; östrojenler, progesteron ve androjenler. |
Yalancı varsam
Ruhsal-duyusal varsam ya çok benzemesine karşın, onun bütün Özelliklerini taşımayan, ruhsal ve simgesel bir öğenin öne çıktığı ruhsal olgu. |
Yumuşatıcılar (emolyan)
Zedelenmiş ve iltihaplı dokular, özellikle de mukozalar üzerinde koruyucu etki gösteren ilaçlara verilen genel ad. |
Yuvarlak pencere
Ortakulak (timpan) boşluğunun derin iç yüzeyinde bulunan küçük açıklık. |
Yanıklar
Sıcak bir şeyin veya yakıcı bir maddenin etkisiyle vücudun herhangi bir yerinde meydana gelen hücre ve doku bozulmasına yanık denir. Yanıklar ikiye ayrılır: |
Yuvarlaksolucanlar
Tür sayısı 30 bini aşan omurgasızlar filumu. |
Yenilmesinde sakınca olmayanlar
un veya sebze çorbaları, yağsız ızgara etler, yoğurt, patates püresi, pilav, beyaz peynir ve sebze yemekleri. |
Zar
Anatomide makroskopik ya da mikroskopik boyutlu, az ya da çok farklılaşmış ya da karmaşık yapıda, geniş ve yassı katman biçimli oluşumların genel adıdır. |
Zar potansiyeli
Canlı hücrenin içi ve dışı arasında, yani hücre zarının İki yanında bulunan potansiyel farkı. |
Zedoari yağı
Cilde tahriş edici etkileri olan kokulu bir yağ. Buna rağmen, bu yağın antioksidan ve tahriş/iltihap giderici etkileri olduğunu gösteren çalışmalar da vardır. | << Geri
| |
|